Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde (ORSAM) düzenlenen "Doğu Akdeniz'de Enerji Mücadelesi" konulu panelde Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve yetki alanları tartışıldı.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Develi moderatörlüğünde ORSAM'da düzenlenen "Doğu Akdeniz'de Enerji Mücadelesi" paneline, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Şahin ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Emete Gözügüzelli konuşmacı olarak katıldı.
Karagöl, panelde yaptığı konuşmada, oldukça önem arz eden Doğu Akdeniz ve enerji konularının son yıllarda daha fazla tartışıldığını görmenin memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin bölgedeki konumu nedeniyle enerji ticaret merkezi olmayı hedef belirlediğini söyleyen Karagöl, "Bu coğrafyanın verdiği avantajlar neticesinde, kaynaklara sahip olan ülkeler ne kadar önemliyse kaynakların transferine aracılık etmek de o kadar önemli." dedi.
Karagöl, Türkiye'nin enerji transferinde önemli bir konuma sahip olduğuna işaret ederek, "Bizim ilk önceliğimiz kendi enerji ihtiyacımızın sağlanması ancak arz güvenliği ne kadar önemliyse talep güvenliği de o kadar önemli." diye konuştu.
Türkiye'nin coğrafi konumu açısından da önemli bir avantaja sahip olduğunu belirten Karagöl, Doğu Akdeniz'de ortaya çıkan yeni kaynaklar ve aktörlerle Türkiye'nin konumunun daha da güçlendiğini sözlerine ekledi.
- "Kıbrıs enerji bağlamında jeostratejik öneme sahip"
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin de Kıbrıs'ın enerji bağlamında jeostratejik öneme sahip olduğunu vurgulayarak, Kızıldeniz üzerinden Avrupa'ya taşınan enerjinin güvenliği açısından Kıbrıs'ın önemli bir ada olduğuna işaret etti.
Kıbrıs'ın etrafında petrol ve doğal gaz olabileceğine ilişkin ilk tartışmaların 1970'lere dayandığını hatırlatan Şahin, 2007'den itibaren ise bu konunun uluslararası boyuta taşındığını belirtti.
Şahin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesinden biri olan Çin'in, 2013'te ortaya koyduğu "Bir Kuşak Bir Yol" ve "21. Deniz İpek Yolu" projeleri kapsamında Kıbrıs'ın öneminin daha da arttığını kaydetti.
Çin'in Kıbrıs ile yakından ilgilendiğinin altını çizen Şahin, "Çin'in Kıbrıs'tan en büyük talebi Limasol'da büyük bir deniz üssü kurma yönünde." dedi.
BMGK'nin bir diğer üyesi Rusya'nın da Akdeniz politikalarının başında Kıbrıs ile yakından ilgilenmek olduğunu belirten Şahin, "Rusya, Suriye kriziyle Akdeniz'e tamamen yerleşmiş durumda." diye konuştu.
Şahin, Akdeniz'in önemli ülkelerinden Fransa'nın da Kıbrıs'a özel bir önem atfettiğinin altını çizerek, Fransa'nın enerji jeopolitiğini Almanya'dan kendisine doğru kaydırma niyeti taşıdığına dikkati çekti.
Fransa'nın böylelikle Doğu Akdeniz gazını Afrika'ya pazarlama arzusu olduğuna da işaret eden Şahin, İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki diplomatik ilişkilerin de son yıllarda birden hızlandığına vurgu yaptı.
- "Türkiye'nin deniz yetki alanlarının gasp edilmesi söz konusu"
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gözügüzelli de Doğu Akdeniz'de enerji ve yetki alanları sorununa ilişkin, konunun, "deniz yetki alanları üzerindeki egemenlik haklarının korunması" meselesi olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.
Doğu Akdeniz'de, enerji ticaret merkezi olma yönünde, ülkeler arasında rekabet olduğuna dikkati çeken Gözügüzelli, "Doğu Akdeniz'de Batılı unsurların, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve İsrail gibi ülkeleri öne sürerek, Yunanistan'ın da dahil olmasıyla Türkiye'nin deniz yetki alanlarının gasp edilmesi söz konusudur." dedi.
Gözügüzelli, GKRY'nin, 2007'de tek yanlı uluslararası hukuka aykırı olarak, Türkiye ve Kıbrıs'ın haklarını ve yasal meşruiyetini görmezden gelerek başlatmış olduğu ilk ruhsatlandırma çalışmalarını 2012'de ikinci tur ihale ile devam ettirdiğini de sözlerine ekledi.