Orta kulak iltihabının, 6 ay-7 yaş grubu arasındaki çocuklarda sıklıkla görüldüğünü belirten Karaşen, "Çocukların yüzde 90'ı, yaşamının bir döneminde bir sefer de olsa orta kulak enfeksiyonu ile tanışır" dedi. Karaşen, küçük yaşta ortaya çıkan ve tedavi edilmeyen orta kulak iltihabında, bir süre sonra kulak zarının kendiliğinden delinebileceğini ifade ederek, "İltihap akmaya başlar ve gerekli müdahaleler yapılmazsa, o delik kalıcı hale gelir, hastalık kronikleşir ve kalıcı işitme kayıpları yaşanabilir" uyarısında bulundu.
Orta kulak iltihabında, hava basıncını ayarlayan veya orta kulaktaki sıvıyı dışarıya atmaya yarayan östaki borusunun etkili olduğunun altını çizen Karaşen, "Bebek ve çocuklarda, östaki borusunun tam gelişememesi ve erişkinlere oranla daha kısa ve yatay pozisyonda olması nedeniyle, bakteriler burun ve boğazdan orta kulağa daha çabuk geçiyor" dedi.
Karaşen, anne sütünün, bir çok hastalıkta olduğu gibi orta kulak iltihabından korunmada da çok etkili olduğunu söyledi. Bebeğin, anne sütüyle en az 2 sene beslenmemesinin, hastalığa yakalanma riskini artırdığına işaret eden Karaşen, anne sütünün içindeki alerjen miktarının az, besleyici ve koruyucu özelliğinin ise çok fazla olduğunu anlattı.
Karaşen, bebeğin çene gelişimine bağlı olarak östaki ve orta kulak yapılarının etkilendiğine dikkati çekerek, "Bebeğin, çenesi, en ideal anne sütü emerken gelişir" diye konuştu. Anne sütünün erken kesildiği, biberon ya da yalancı meme kullanıldığı durumlarda çene gelişiminde sorunlarla karşılaşılabildiğini ve dolayısıyla östaki borusunda işlevsel sıkıntılar olabileceğini ifade eden Karaşen, bu tür çocuklarda orta kulak iltihabının daha sık görüldüğünü söyledi.
Geniz etinin de orta kulak iltihabına neden olabildiğini belirten Karaşen, "Genizde var olan koruyucu dokular büyüyor, orada mikroplar tutunup çoğalabiliyorlar ve çevre organlarda enfeksiyona sebep olabiliyorlar. Mikrobun gönderildiği organlardan biri de orta kulak oluyor. Dolayısıyla, geniz eti olan veya geniz eti büyümüş çocuklarda
orta kulak iltihabı sıklıkla karşımıza çıkıyor" dedi.
Çocukların, denize ve havuza girmelerinin de hastalık riskini artırdığına işaret eden Karaşen, "Gün içerinde havuza ve denize uzun süreli giren ve suya dalan çocuklarda, basınca bağlı olarak orta kulakta sıvı toplanması görülebilir" diye konuştu. Karaşen, havuzların ve deniz suyunun kirliliğine bağlı olarak dış kulak enfeksiyonlarının görüldüğüne dikkati çekerek, hastalığın kulak tıkanması,kulakta şişme ve şiddetli kulak ağrısı ile kendisini gösterdiğini anlattı.
Enfeksiyona yatkın çocukların uzun süre su içinde bırakılmamasını da tavsiye eden Karaşen, "Kulak sağlığı için sık sık dalınmamalı ve sudan çıktıktan sonra basit dış kulak yolu temizliği yapılmalı" dedi.
(AA)