George Bush yönetiminin, 17 aylık iktidarı boyunca, kamuoyunu Irak'a karşı bir askeri harekat için hazırlama yönündeki tüm çabalarının başarısız olduğunu iddia eden siyasi gözlemciler, dost hükümetleri ve müttefikleri ikna etme çabalarından da daha iyi bir sonuç alınamadığını öne sürüyor. Yurtdışında ABD hedeflerine yönelik terör saldırıları ve şarbon saldırısı tehdidinin Irak ile bağlantısının kurulamadığını ifade eden siyasi gözlemciler, El Kaide-Irak bağlantısına, Kuzey Irak'ta istikrarsızlık oluşturmak amacı ile faaliyet gösterdiği belirtilen Ensar El İslam adlı örgütün eğitimi ve bu örgüte herhangi bir Bağdat desteğine dair bir delil de olmadığını bildiriyor.
'11 Eylül'ün meydana getirdiği kaos ortamında Ortadoğu'nun siyasi görünümünün bir hayli değiştiğini kaydeden gözlemciler, Filistin-İsrail çatışmasında ABD'nin uyguladığı çifte standardın, bir hayli yara aldığını savunuyor. Mart ayında Beyrut'ta yapılan Arap zirvesinde, katılımcı 22 ülke yönetiminin de Irak ile aralarındaki çelişkileri giderme sinyalleri verdiklerini belirten gözlemciler, Suudi Arabistan ve Irak'ın, bu zirveden sonra Arar'daki sınır kapılarını tekrar açtıklarını, Suudi işadamlarının artık, mallarını Bağdat'ta satabildiğini, Irak'ın, Kuveyt'in ulusal arşivlerini geri vermeyi ve kayıp Kuveytliler konusunu tartışmayı kabul ettiğini, Irak ve İran'ın, karşılıklı olarak mültecilerin değiş tokuşunda anlaştıklarını bildiriyor.
Suriye'nin de Irak ile ilişkilerini normalleştirdiğini ve Lübnan'ın da aynı şeyi yaptığını ifade eden siyasi gözlemciler, "Türk ve Ürdünlü işadamları ve resmi görevlilerinden bir heyetin Bağdat'ı ziyaret etmediği bir hafta yok gibi. Ürdün'ün ulusal havayolu, Bağdat ile Amman arasında haftada 5 gün sefer yapıyor. Şam ve Bağdat arasında da havayolu seferleri başladı. Irak Kürdistan'ı, Bağdat ile bilimsel, kültürel ve sportif düzeyde temaslar kuruyor ve sorunlu da olsa, mevcut istikrarını korumaya çalışıyor. Irak'ın, Ortadoğu'daki siyasi ve ekonomik yalnızlığı tamamen ortadan kalkmış durumda" görüşünde birleşiyor.
'Irak sorununun sadece askeri yönden çözüleceği' görüşü ile ilgili olarak Avrupa'nın rahatsızlığının giderek arttığını kaydeden siyasi gözlemciler, değişen oranlarda, Ortadoğu'daki diğer yönetimlerin de rahatsızlığının söz konusu olduğunu bildiriyor. Gözlemciler, Suudi Arabistan'ın, Riyad yakınlarındaki Sultan Hava Üssü'nün kullanılamayacağı konusunda ABD'ye uyarıda bulunduğunu hatırlatırken, Washington yönetiminin yoğun baskısı sonucu, Katar'ın, Suudi Arabistan üzerinden yapılan lojistik aktarımının, kendi üslerinden yapılmasını kabullendiğini belirtiyor.
ABD'nin, Irak'a karşı muhtemel bir operasyonda Ürdün'ü de üs olarak kullanma konusundaki taleplerinin, bu ülkede de siyasi sorun doğurduğunu öne süren gözlemciler, Türkiye'de de eğer Başbakan Bülent Ecevit görevinden ayrılır ve yeni seçimler yapılırsa, böyle bir sorun yaşanmaya başlanacağını ileri sürüyor.
'Irak'ın, bulunduğu bölgeye karşı, hele ki ABD'ye yönelik olarak hiç tehdit oluşturmadığını', ABD Savunma Bakanlığı'nın da çok iyi bildiğini kaydeden gözlemciler, Bağdat yakınlarında El Fallujah bölgesinde tarım ilaçları yapan ve El Dora bölgesinde şap hastalığını karşı ilaç üreten tesislerin, artık tamamen imha olmuş durumda ve çalışamadığını bildiriyor.
Birleşmiş Milletler'in, El Dora'daki tesiste daha önce kimyasal ve biyolojik silahlar üretildiğini ortaya çıkardığını, ancak 1996 yılında bu tesisin tamamen imha edildiğini vurgulayan siyasi gözlemciler, El Fallujah tesisinin de, hem 1991 yılındaki savaş sırasında hem de 1998 Aralık ayındaki bombardıman sırasında tahrip edildiğini ifade ediyor. Gözlemciler, bu arada, BM silahsızlandırma heyetlerinin de kitle imha silahları üretme kapasitesine sahip tüm tesisleri işlev yapamaz hale getirdiğini hatırlatıyor.