Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır
Oruç, tan yerinin ağarmasından akşama kadar, Allah rızası için yemeyi içmeyi ve cinsel ilişkiyi terk etmektir. Eskiden doğu ufkunda kızıl ve beyaz ışık yoğunlaşıp alttaki siyah kuşakla birlikte üst üste bir yapı oluşturuncaya kadar yemeye içmeye devam edilirdi. Artık gözlemin yerini takvimler aldı. Takvim hazırlayanlar büyük hatalara neden oldular. Akşamın alacakaranlığını akşam ve yatsı vakti olarak ikiye böleceklerine sadece akşam namazının vakti yaptılar ve yatsıyı gecenin ortasına kaydırdılar. Sabahın alacakaranlığını da seher vakti yani fecr-i kazib ve sabah namazı vakti olarak ikiye böleceklerine tamamını sabah namazı ve imsak vakti yapıp orucu ve namazı gecenin ortasına çektiler. Böylece fecr-i kazib ve seher vakti kayboldu. Oruç çok erkene alındı. İnsanlara uyku ve dinlenme vakti bırakılmadı.
**Web Sayfalarınıza İmsak ve İftar Saatlerini gösteren widget eklemek isterseniz TIKLAYIN!
**
**MYNET RAMAZAN SAYFAMIZI GÖRDÜNÜZ MÜ?
**
Seher Vakti (Fecr-i Kâzib)
Arapçada seher, gündüzün ilk ışıklarının gecenin karanlığına karışmasına denir. Süleymaniye Camii’nin bahçesinden seher vaktinin (fecr-i kâzib) sonu. Allah’ın elçisi şöyle demiştir: “Yiyin, için; yukarı tırmanarak yayılan aydınlık sizi etkilemesin; enine yayılan kızıllığı görünceye kadar yiyin, için.” (Ebu Davud, vakt’us-sahûr, hadis no 2348)
Seher vakti, Güneş ufkun 18 derece altına gelince başlar. Uzak yıldızlar kaybolur. Astronomlar gözlemi bırakırlar. Bu saatte sahur yemeği yenir.
Sabah Namazı ve İmsak Vakti
Güneşin doğu ufkuna -9 derece yaklaşınca sabah namazı vakti girer ve oruç yasakları başlar. Bu sırada seher ışıklarının büyük bir kubbeye benzeyen aydınlığı enlemesine uzanan, üstü beyaz ve altı siyah bir kızıl ışık kümesiyle bölünür. Nebimiz şöyle demiştir:“Cebrail Kâbe’nin yanında bana, sabah namazını kızıllığın parıldadığı, oruç tutana yemenin içmenin yasak olduğu saatte kıldırdı.”(Tirmizî, Mevâkît, 1)
“Ufukta yukarıya uzayan aydınlık fecr değildir. Fecr, enlemesine yayılan kızıllıktır.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned)
“Size göre kızıllık enlemesine yayılıncaya kadar yiyin, için”(Ebu Davud Savm, 17) Konuyla ilgili âyet de şöyledir: “Fecrden (kızıllık tarafından) kara çizgi ak çizgiden sizce tam ayırt edilinceye kadar yiyin, için.”(Bakara 2/187)
1 saat 19 dakikalık fark
Takvim yapanlar, bu ayet ve hadislere uymadıkları için bu günlerde oruca çok erken başlanmaktadır. Mesela Ramazan’ın ilk günü olan 9 Temmuz 2013’te Diyanet Takvimine göre oruca 03.35’te başlanırken bizim hazırladığımız Süleymaniye Vakfı takvimine göre 4.54’te başlanmaktadır. Arada tam bir saat 19 dakika fark vardır.
Lütfen bir sabah imsak vaktinde doğu ufkuna bakın ve yukarıdaki ayet ve hadislerde anlatılan şartlara hangi takvimin uyduğunu gözlerinizle görün.
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
Kâfir Kimdir?
Kâfir Allah’a inanmayan kişi olarak bilinir. Oysa öyle değildir. Kâfirin sözlük anlamı bir şeyi örten kişidir. Onun örttüğü, kendinde olan imandır. Dolayısıyla doğru bir imana sahip olmayan kişinin kâfir olması mümkün değildir. Allah Teâlâ şöyle diyor:
“Kendilerine açık âyetler geldikten sonra ilgisiz davranan ve ihtilaf çıkaranlar gibi olmayın. Böylelerinin payına düşen büyük bir azaptır. O gün nice yüzler ak çıkar, nice yüzler de kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: Siz inandıktan sonra kâfir oldunuz, değil mi? Kâfir olmanıza karşılık, tadın şu azabı!”
Yüzleri ak çıkanlar ise Allah’ın ikramı içinde olacaklardır. Onlar o ikramı sürekli göreceklerdir. İşte bunlar Allah’ın ayetleridir, bunları sana bütün gerçekliğiyle okuyoruz. Allah kimseye haksızlık yapılmasını istemez.”(Al-i İmran 3/105-108)
‘Kendilerini aldatırlar’
Demek ki, kâfir; kendinde olan doğru inancı gizleyen kişidir. Allah’a inanmayan kişi, onu yok sayan kişi değildir; ona gereği gibi güvenmeyen kişidir. Bazı sözlerini doğru saysa bile bütün sözlerini yerinde ve doğru görmez. Allah’a tam teslim olamaz. “Allah ne diyorsa odur”, diyemez. Yani Müslim olamaz. Çünkü Müslim, Allah’a teslim olan kişi demektir. Biz ona müslüman diyoruz. Kâfir diye nitelenen kişilerin, “benim kalbim temiz, Allah içimi biliyor, kimse bana kâfir diyemez” şeklindeki tepkileri bundandır. Bunlar gizledikleri imanı kendileri bildiği için onunla kendilerini aldatıyorlar. Allah’ın yanında kendilerini veya bir başkasını da söz sahibi saydıkları için hem müşrik hem de kâfir oluyorlar.
Temel Dini Bilgiler
Kimler oruç tutmakla yükümlüdür?
İslam’ın diğer emirleri gibi oruç da aklı başında ve erginlik çağına girmiş tüm insanlara farzdır. Ancak iman etmeden diğer ibadetlerin bir anlamı olmayacağından öncelikle oruç tutacak kişinin İslam’ın istediği doğrultuda iman etmiş olması gerekir. Dolaysıyla aklı başında, büluğ (erginlik) çağına ulaşmış olan, yolcu veya hasta olmayan her müslüman oruç tutmakla yükümlüdür. Erginlik çağına ulaşmamış çocuklara, alışkanlık kazandırmak için oruç tutturulabilir. Bu amaçla hediyeler verilebilir. Ancak oruç tutmadıkları takdirde tehdit, azarlama ve hatta cezalandırma yoluna gidilemez.
Oruç nasıl tutulur?
Öncelikle Ramazan ayının başında bu ayı oruçlu geçirmek üzere içten karar verilir. Bu karar Yüce Allah’a verilen bir sözdür ki dini literatürde adı niyettir. Her sabah imsak vaktinden başlayıp iftar vaktine kadar yeme, içme ve bu anlama gelebilecek her türlü davranıştan uzak durulur. Ayrıca kişi her türlü cinsel içerikli davranışlardan da kaçınır. Bu kurallara uyup iftar vaktinde orucunu açtığında o günü oruçlu geçirmiş sayılır.
Oruçluya yasak olan şeylerin Kur-an’da dayanağı var mıdır?
Evet vardır. Zaten temeli Kur-an’da olmayan hiçbir şeyin dinimizde yeri yoktur. Bakara suresinin 187. Ayetinde şöyle buyurlur: Oruçlu günlerin gecelerinde kadınlarınızla ilişki size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah, kendinize olan güveninizi sarsıcı işler yapmakta olduğunuzu bildi de tevbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Bu vakitte onlarla birleşin ve Allah’ın sizin için yazdığını arayın.
Kızıllığın ak çizgisi kara çizgisinden sizce, tam seçilinceye kadar yiyin için. Sonra orucu akşama kadar tamamlayın. Mescitlerde îtikâf halinde iken kadınlarınızla birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlara böyle açıklar; belki çekinirler. (Bakara 2/187)
SORU CEVAP
Soru: Ramazan orucuna ne zaman ve nasıl niyet edilir?
Cevap: Ramazan günü hasta ve yolcu olmayanların oruç tutmaları Allah’ın kesin emridir. Bu sebeple niyet etsin veya etmesin, her müslüman tan yerinin ağarmasından Güneşin batmasına kadar bir şey yiyip içemez ve eşiyle cinsel ilişkiye giremez. Müslümanım diyen bir kişinin oruç tutmaması diye bir şey olamaz.
Soru: Ağda yapmak orucu bozar mı?
Cevap: Ağda yapmak orucu bozan şeylerden olan yemek, içmek ve cinsel ilişkiden hiçbirine girmez. Dolayısıyla orucu da bozmaz.
Soru: Oruçlu iken parfüm, deodorant, kolonya sürmek veya koklamak orucu bozar mı?
Cevap: Oruç tutanların deodorant, parfüm veya kolonya kullanmaları, bunları koklamaları caizdir. Bunlar yemek ve içmek sınıfına dâhil olmadığı için orucu bozmaz.
KUR-AN’A SORALIM
Allah Teâlâ, tüm insanlığa elçi olarak gönderdiği son Nebî Muhammed Aleyhisselam’a, doğruluğunda hiç şüphe olmayan ve sözlerin en güzeli olan Kur-ân’ı her şeyi açıklamak için indirmiş, ona uymayı ve onu tebliğ etmeyi emretmiştir. Ayrıca Kur-ân’ı tebliğ etmezse elçilik görevini yerine getirmemiş sayılacağı konusunda uyarmıştır.
Nebîmiz son ayetin indirildiği gün tüm insanlara hitap ederek, “Ben size Allah’ın kitabı olan Kur-an’ı bırakıyorum. Ona sımsıkı sarılırsanız azgınlığa düşmezsiniz” demiş, tüm insanlara Kur-an’ı bıraktığını ilan etmiş ve kısa bir süre sonra vefat etmiştir.
Allah Teâlâ, indirdiği son ayetinde şöyle buyuruyor:
“Bugün, dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve din olarak size İslam’ı uygun gördüm.” (Maide 5/3)
Kur-ân’ın son ayetinin indirilmesiyle dinimiz tamamlanmıştır. Allah Teâlâ, Nebimizi kıyamete kadar tüm insanlara elçi olarak gönderdiği için ona indirdiği kitap olan Kur-an’ın mucizeliğini ve rehberliğini de kıyamete kadar koruyacağını garanti etmiştir. Nebimizden sonra Kur-an’ı insanlığa ulaştırma görevi müslümanların omzundadır.
Allah Teâlâ tüm insanlığa şöyle seslenmektedir:
“Rabbinizden size ne indirilmişse ona uyun, Allah ile aranıza koyduğunuz velilere uymayın. Ne kadar az tezekkür ediyor; bilgilerinizi ne kadar az kullanıyorsunuz.”(Araf 7/3)
“İşte bu, indirdiğimiz bereketli Kitaptır. Ona uyun ve kendinizi koruyun ki ikram göresiniz.”(En’âm 6/155)
milliyet