Oscar ödüllü yönetmen Sam Mendes'in son filmi 1917, bu yılki Oscar Ödülleri'ne 10 dalda aday gösterildi. Oscar Ödülleri'nin en iddialı yapımlarından biri olan 1917, Birinci Dünya Savaşı sırasında iki genç erin bin 600 İngiliz askerini Almanya'nın kurduğu tuzaktan haberdar etmek için yüklendikleri misyonu anlatıyor.
George McKay'in canlandırdığı Erbaş Schofield ve Dean Charles Chapman'ın oynadığı Erbaş Blake, çok geç olmadan, düşman hattını aşarak tuzak haberini dışarıyla bağlantısı kesik alaya iletmekle görevlendiriliyor.
Yönetmen Sam Mendes, bu filminin çocukluk hayali olduğunu, ”Bu filmi yapma fikri daha çok küçük bir çocukken aklıma gelmişti. Dedem Birinci Dünya Savaşı'nda çarpışmış. Adı Alfred Hubert Mendes. Savaşa 1917'de gitmiş. Cephenin ön saflarında ulakmış. Bir noktadan diğerine haber götürmekle görevliymiş. Bu filme aklımdaki bu kesitle başladım” sözleriyle anlatıyor.
Oscar ödüllü yönetmen, izleyicileri filmin içine çekmek için askerlerin serüvenini gerçek zamanda tek bir çekim izlenimi verecek şeklinde filme aldığını söylüyor.
Sinema tarihçisi Steven Jay Rubin'e göre Steven Spielberg'in 1998 tarihli Oscarlı ”Er Ryan'ı Kurtarmak,” adlı filmi, yakın plan çekimlerle izleyiciyi sarmalayan ve gerçeklik izlenimi veren ilk yapımdı. Ancak Er Ryan'ı Kurtarmak, izleyicilerin hafızalarında ve yüreklerinde çok daha taze olan İkinci Dünya Savaşı'nı konu alıyordu. 1930'lu yılların Oscarlı yapımlarından ”Batı Cephesi'nde Yeni Bir Şey Yok” ya da Stanley Kubrick'in 1957 yapımı ”Zafer Yolları” ise daha eski bir savaş olan Birinci Dünya Savaşı'nı konu alan, uzun yıllar önce çekilmiş filmler.
Mendes, sıra dışı hikaye anlatımı ve son teknoloji ürünü sanat prodüksiyonu yoluyla izleyicileri Birinci Dünya Savaşı'na götürmek istediğini belirtiyor.
Mendes, ”Kameranın dansının ve tüm mekaniğin aktörün hareketleriyle uyumlu olması gerekiyor” derken Erbaş Schofield'ı canlandıran George McKay, ”Her sahnede bir parça tiyatro var. Bir kere başladığında bir daha durmuyor. Eğer çekim sırasında bir aksaklık yaşanırsa devam etmek zorundasınız”şeklinde konuşuyor.
Ekip, sadece film için kazılan birkaç kilometre uzunluğundaki siperlerde uzun süren çekimler yapmış.
”Bir bakıma klostrofobik bir deneyim. Çıkış noktanız yok. Geniş açı çekim yapamıyorsunuz” diyen Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Roger Deakins, sahneleri aydınlatmanın zorluğunu anlatıyor. Askerlerin hareketlerini açık havada tek bir çekimle yakaladıklarını söyleyen Deakins, ışıkları koyacak yer olmadığını, bu nedenle bulutlu havada çekim yaptıklarını söylüyor. Güneş ışığının bulutların arasından süzülmeye başladığı sahnelerse yeniden çekilmiş.
1917, Oscar’ın habercisi sayılan Altın Küreler’de drama dalında en iyi film ödülünü kazandı. En iyi yönetmen ödülü de Sam Mendes’e gitti. Oscarlar da 9 Şubat’ta sahiplerini bulacak.