(Görseldeki logo Teşkilât-ı Mahsusa'nın temsili logosuydu. Daha sonra bu motif çeşitli yüzüklerin tasarımında kullanıldı)
Osmanlı Devleti son yıllarında Balkan Savaşları'ndan da hüzünle ayrılmış ve iyice umudu kesmişti. Devletin bazı ileri gelen isimleri de farklı akımlar üzerinden ilerleyerek hala devletlerini ayakta tutmak ve yabancıların baskılarından kurtulmak için çalışmalarda bulundu. Bunlar Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık gibi akımlardı. Bunun ışığında bazı gizli teşkilatlar da kurulmaya başladı.
Teşkilât-ı Mahsusa'nın gayesi;
"Bu teşkilatın gayesi, bir taraftan bütün İslamları bir bayrak altında toplamak, bu suretle Panislamizme vasıl olmaktır. Diğer taraftan da Türk ırkını siyasi bir birlik içinde bulundurmak, bu bakımdan da Pantürkizmi hakikat sahasına sokmaktır. "
Resmi olarak olmasa da 30 Kasım 1913'de Trakya ve Balkanlardaki olayların getirdiği mecburiyetler sonrası kurulan teşkilat 1914'de geniş ölçekli faaliyetler yürütme amacı taşımasıyla birlikte Harbiye Nezareti'ne alındı ve Teşkilât-ı Mahsusa adıyla resmi olarak örgüt ismine kavuştu. Teşkilatın kurucusu İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden tanıdığımız Enver Paşa tarafından kuruldu. İlk başkanı ise Süleyman Askeri Bey oldu.
(Üstteki görselde Teşkilât-ı Mahsusa'nın yapısını görüyorsunuz)
Yabancı ülkeler tarafından yıpratılmış ve yanlış politikalarla topraklarını kaybederek en sonunda hasta adama dönen Osmanlı Devleti artık yıkılma sürecindeydi. Bunu teşkilatı kuranlardan en basit vatandaşa kadar herkes farkındaydı. Artık batıdan ümidini kesen Enver Bey ve arkadaşlarının amacı bu teşkilat sayesinde Ortadoğu üzerine odaklanmış yabancı haber alma ve iletişim faaliyetlerini izleyebilmek ve orada yeni bir üs kurarak kendi haber alma teşkilatını kurmak olmuştu.
Ortadoğu'da olmasının sebebiyse daha fazla müslümana ulaşmaktan geçiyordu. Asıl amaçları bir nevi buydu diyebiliriz.
Enver Bey ya da Enver Paşa, bir dönem Almanya sempatizanlığı ve Sarıkamış'daki hazin olayların sorumlusu olarak gösterilse de başta İttihat ve Terraki cemiyetinin önderlerinden ve vatanseverlik adı altında birçok elçiliğe yapmış olduğu baskınlar ve I. Dünya Savaşından sonra Türkleri bir arada tutma politikalarıyla Osmanlı'nın son dönemdeki en aktif rol oynayan askerlerinden biriydi.
1884'de Kosova'nın güneyinde bulunan Prizren'de doğan Süleyman Askeri Bey, Teşkilât-ı Mahsusa örgütünün ilk başkanı olma şerefine nail oldu. 1905'de Harp Akademisinden mezun olduktan sonra kendisini savaş meydanında bulan Askeri Bey, Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında etkin rol oynadı.
Ölümü ise kendi elinden oldu... 1914'de Irak genel komutanlığına atanan Süleyman Askeri Bey, I. Dünya Savaşında İngilizlere karşı savaştı. İleri harekatı durdurmak adına çarpışan Askeri Bey, İngilizler tarafından iki bacağından vurulsa da esir düşmeden kaçabilmeyi başardı. En sonunda 1915'de Şuayyibe Muharebesinde yaralandıktan sonra sıhhiye arabasında kendisini vurarak intihar etti.
**Kuşçubaşı Eşref
**
Çalışkan, cesur, sadık ve teşkilatçı yapısıyla tanınan Kuşçubaşı Eşref, 1873'de dünyaya geldi. İsminin kuşçubaşı olmasının sebebiyse babasının Sultan Abdulaziz'in kuşçubaşısı olmasından geliyor. 1911'de Enver Bey'le direniş harekatını örgütlemesiyle biliniyor. diğerlerinin aksine uzun bir hayat sürdü ve 1964'de hayatını kaybetti.
**Yakup Cemil
**
İstanbul doğumlu Yakup Cemil 1883'de dünyaya geldi. Teşkilatın tetikçisi olarak bilinen Yakup Cemil, Trablusgarp savaşında Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte savaştı. Yakup Cemil 1916'da kurşuna dizilerek öldürüldü.
O yıllarda teşkilata yardım amaçlı birçok gönüllü birlik 'çete' adıyla katılıyor ve ortadoğudaki çatışmalarda kaynak sağlanması amaçlı olarak kullanılıyor, bazı bölgelerde de direnişi sağlıyorlardı. Gönüllü birlik namı diğer çeteler, askerler,sivil halk,komutanlar ve asker kaçaklarından oluşuyordu. Kısa bir süre de olsa bu birlikler Teşkilât-ı Mahsusa'nın bazı işlerini kolaylaştırdı.
Teşkilat-ı Mahsusa'ya üye tanıdık isimler var. Bunlardan en tanınmışı kuşkusuz Mustafa Kemal Paşa'dır. Tam isimler şu şekilde;
Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa, Süleyman Askeri, Eşref Kuşçubaşı, Teğmen Yakup Cemil, Dr. Bahattin Şakir, Mithat Şükrü Bleda, Ohrili Eyüp Sabri Fuat Baalkan, İsmail Canbulat, Filibeli Hilmi Bey
Gün yüzüne çıkmamış bazı olaylardan dolayı içten içe sarsılan ancak yine de çalışmaya devam eden Teşkilât-ı Mahsusa'nın Harbiye Nezaretince 15 Kasım 1918'de kapatılması emredildi. Kuruluşundan beri içeride olan Hüsamettin Ertürk, teşkilatın tasfiye işlemlerini yürütmek için bizzat görevlendirildi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleşen Milli mücadele ve akabinde gelen Kurtuluş Savaşı'nın kıvılcımlarını atan birlik, halk kesimlerince birleşmiş düzensiz ordu olan Kuva-yi Milliye tarafından sağlandı. Birçok silahın kaçırılması ve daha çok kırsal bölgelerde direniş gösteren Kuva-yi Milliye ve Müdafaa-i Hukuk gruplarının önde gelen tüm isimleri Teşkilât-ı Mahsusa örgütündendi.
*Enver Bey ve Kurtuluş Savaşı yıllarına yetişmeden hayatını kaybeden örgüt üyelerini saymazsak tabii...**Kaynaklar; [wikipedia], Ve Ahmet Tetik'in Teşkilat-ı Mahsusa Tarihi (Umûr-ı Şarkıyye Dairesi) adlı kitabından kaynak alınmıştır*