Yemek kitapları Nobel’i olarak bilinen Gourmand Yemek Kitapları Ödülleri'nde en iyi yemek kitabı ödülü alarak adını duyuran ve sayısız ülkede Osmanlı Mutfağı ile ilgili sunumlar hazırlayan Şef Yunus Emre Akkor’un Kapadokya Üniversitesinin Uçhisar Yerleşkesinde düzenlenen söyleşisine Kapadokya Üniversitesi'nin Gastronomi ve Mutfak Sanatları, Aşçılık ile Beslenme ve Diyetetik programı öğrencileri yoğun ilgi gösterirken, bölgedeki işletmelerde çalışan şefler de katılım sağladı.
Her meslekte olduğu gibi aşçılıkta da bir fark oluşturmak gerektiğini vurgulayarak konferansının ilk kısmında genç şef adaylarına tavsiyelerde bulunan Yunus Emre Akkor, “Yolun başında olan şeflere önerilerim; öncelikle kendi kültürünüzü iyi bilin çünkü bir insan kendi kültürünü bilmezse meslek grubu içerisinde sıradan birisi olarak kalır. Yaptığınız işin geleneğini bilmiyorsanız ve bununla ilgili bir çalışma prensibiniz yoksa evrenselden bir medet ummayın” şeklinde konuştuktan sonra geleneksel Osmanlı mutfağı üzerine çeşitli bilgiler paylaştı.
Osmanlı mutfağını var edenlerin Nevşehirli aşçılar olduğunu vurgulayan Şef Akkor, “Osmanlı Sarayının gerçek aşçıları Nevşehirli’dir. Bu aşçılar Damat İbrahim Paşa sayesinde saraya alınmış ve yüzyıllar boyunca Nevşehir’den saraya aşçı olarak gitmişlerdir. 1870’li yıllara gelindiğinde yeniçerilerle iş birliği yaptılar diye saraydan kovulana kadar Osmanlı’nın aşçılarının hepsi Nevşehirli aşçılardı. Yani aslında siz şu anda, Osmanlı mutfağının tam kalbinde yetişiyorsunuz. O muhteşem dönemin aşçılarının yetiştiği Nevşehir’de bugün okumak bence muhteşem bir şey” şeklinde konuştu.
Osmanlı mutfağının evrenselliğiyle ilgili de konuşan Akkor, “Bugün, Osmanlı İmparatorluğu’nun mutfağından bahsetmemek yahut bu mutfağı devam ettiren bir toplum olarak bizim mutfağımızın dünyadaki en iyi mutfaklar arasında sayılmaması bana çok komik geliyor. Bizler böylesine kıymetli bir mirasın üstünde nefes alıyor ve yemek yapıyoruz. Eğer bunu bilmezsek, bu gücü görmezsek, burada yapılanları anlamaya çalışmazsak mesleki hayatlarımızda farkındalık yaratamayız. Nasıl ki kimse Japon’dan iyi suşi, İtalyan’dan iyi risottoyu ve pizzayı yapamazsa bu dünyada kimse bizden iyi kuru fasulye yapamaz ve helva kavuramaz. Çünkü her ülkenin ve mutfağın kendine özgü bir tarzı vardır. Bunu bir başkasının öğrenmesiyle, o kültürden birinin yapması arasında bir farklılık vardır. Yani söylemek istediğim şu ki, sizi yıldızlaştıracak olan kendi mutfak kültürünüze sahip çıkmak ve o yolda ilerlemektir” dedi.
Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını cevaplayan Akkor, daha sonra kitaplarını imzaladı.