Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Osmanlı Tarihindeki İlk Ve Tek Deneysel İntihar: Beşir Fuad Efendi'den Ölümün Tarifi

Osmanlı Tarihindeki İlk Ve Tek Deneysel İntihar: Beşir Fuad Efendi'den Ölümün Tarifi

Ölümün kanla yazılmış "gerçek" tarifi...

Adını hiç duydunuz mu bilmiyorum ama Beşir Fuad Bey gerek hayatı gerek fikirleri gerekse ölüm şekli yani intiharı ile tarihimizin en ilginç kişiliklerinden biriydi.

Gürcü asıllı bir ailenin evladı olarak 1852 yılında dünyaya geldi. eğitim yıllarında başarılı bir öğrencilik geçiren Fuad Fransızcaya neredeyse ana dili kadar hakimdi. 1873 yılında, eğitim hayatı bittikten sonra 3 yıl boyunca Sultan Abdülaziz'in yaverliğini yapan Fuad, 1876 yılında Osmanlı-Sırp Savaşı için gönüllü olarak orduya katıldı.

Bir süre orduda görev aldıktan sonra Girit'te birkaç yıl kaldı. Çok iyi bildiği Fransızcanın yanına İngilizce ve Almancayı ekledi.

1884 yılında ise kendini çok meraklı olduğu yazı ve yayın hayatına verdi. Gazetelerde bilimsel, felsefî ve askeri yazılar, tiyatro değerlendirme yazıları, dil öğrenimi hakkında yazılar, çeviri kitaplar yayımladı. Üç yıllık çalışması sonunda 16 kitap 200 makale yayımlayan Beşir Fuad, Osmanlı aydınlarına Emile Zola, Alphonse Daudet, Charles Dickens, Flaubert, Auguste Comte, Karl Georg Büchner, Herbert Spencer, Jean le Rond d'Alembert, Julien Offray de La Mettrie, Diderot, Claude Bernard, Gabriel Tarde gibi Batılı düşünür ve yazarları kitapları ve yazılarıyla tanıttı.

Bu kadar "dolu" bir adam olmasına rağmen onu konu edinmemizin ağzınızı açık bırakacak bambaşka bir sebebi var...

Fuad'ın en önemli özelliği tarihimizin ilk materyalist fikir adamı olarak kitaplara geçmesi şüphesiz.

Şöyle ki; dönemin romantizm akımından etkilenmiş birçok ünlü simasının aksine *f**elsefeye olan eğilimi, pozitivist bakış açısı ve maddeci tavrı* yüzünden Namık Kemal, Menemenlizade Tahir gibi dönemin önde gelen isimleri ile birçok kez polemiğe girmiş, onların tutumlarını eleştirmişti...

Onu ölüme götüren yol ise 1885 yılında, 1,5 yaşındaki oğlunu kızılcık hastalığından kaybetmesi ile başlamıştı. Oğlundan 1 sene sonra annesi de paranoya sebebi ile hayatını kaybedince Fuad iyice yıkıldı ve dünya tarihindeki kan donduran fakat en ilginç intiharlardan birini gerçekleştirdi.

Bileklerini kesip akan kan ile ölümü yazdı...

Oğlu ve annesini kaybettikten 1 sene sonra maddi olarak da zor duruma düşen Fuad kafasında uzun süredir planladığı intiharı için nihai kararı verdi.

5 Şubat 1887'de, Cağaoloğlu Yokuşu'nun hemen yanındaki evde bileklerini kesti ve ölümü beklemeye başladı. Aklındaki fikir açıktı; ölümün nasıl geldiğini, ne hissettirdiğini kaleme almak. Hem de bizzat tecrübe ederek...

Ölümün bilimsel gözlemini kısa bir tasvirle (ve kimi kaynaklara göre kendi kanı ile) kaleme alan Fuad hayatına son verdikten sonra yazdığı metin Ahmet Mithat Efendi'nin Beşir Fuad isimli eserinde yayınlandı.

İşte o tasvirden, tüyler ürperten kısa bir bölüm...

İntihar fikrini ilk olarak kısa bir mektupla en yakın arkadaşı Ahmet Mithat Efendi'ye söyleyen Fuad mektupta yapacaklarını açık bir dil ile anlatmıştı;

"‘İntiharımı fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini ibtal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim.

Kan akmakta iken her zaman şiryanı sıkıca tutarak vesair tedbire müracaat ederek
muhafaza-i hayat mümkün olduğu halde azmimden nükul etmeyeceğim!"

Şairler söz ile pek çok kahramanlık satarlar; fakat fiiliyata gelince, böyle bir metanet göstereceklerinden pek emin değilim. Çünkü şu intihar, beyne bir tabanca sıkmak, kendini asmak veya suya atılmak gibi değildir. Onlara bir kere teşebbüs edilince, onu menetmek ihtiyarı elden gider."

Ahmet Mithat Efendi'nin eserinde, Fuad'ın son anlarında yazdığı ÖLÜM tasviri ise şöyleydi;

"Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geriye savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı."

Fuad intihar ettikten sonra ülkede intihar salgını başlıyor...

Bu materyalist fikir adamının intiharı sonrasında da gizemli ve garip bir intihar salgını başladı İstanbul'da.

Hatta o kadar çok intihar oldu ki, diğer insanlar bu psikolojik salgından etkilenmesin diye gazetelere intihar haberi yapmak yasaklandı.

Beşir Fuad cesedini kadavra olarak tıbbiye'ye bağışladı lakin bu isteği yerine getirilmedi. Cenazesi Eyüp Mezarlığına gömüldü fakat bir süre sonra mezarı kayboldu...

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler