Daha sonra saray erkanına ait bu adetin halk tarafından da taklit edilmeye başlanması ile avam da sabahları yemek yemeye başlamış ve kahvesini de bu yemekten sonra höpürdetmiştir.
Diğerlerine öğlen yemeği, akşam yemeği denirken, yapılan şeydir kahvaltı.
Bonus: Açlık krizlerini ortadan kaldıran 10 sağlıklı atıştırmalık
Bence, zamanın ve de mekanın uygun olduğu durumlarda bir numaralı kendini şımartma aktivitesidir kahvaltı. Reçeller, peynirler, zeytinler, domates üzerine zeytin yağı, kekik fantezisi ile bezenmiş bir sofra. Mümkünse pencere önüne kurulsun. Ruhu mest eden bir müzik çaydanlığın fokurtusuna eşlik etsin. Nihayetinde kahve eşliğinde gazete okunmasıyla bu tören sona ersin.
Cemal Süreyya;
"Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı." demiş.
Ekmekten bileğine damlayan vişne reçelini yalarsın. Reçel yapış yapışken,çayını höpürdetirsin. İçin kıyılır. Bir çatal peynir lüpletirsin. Karşında sevdiğin biri mutlaka vardır. Kahvaltılarının demirbaşı kahvaltı kadrosu sevdiklerinden oluşur. Sürekli gülümserler. Sen de gülersin. Burnudan yudumladığın çay püskürür. Yurttan sesler korosu, Sanat Musikisi ya da klasik müzik dinliyorsundur belki… Enfestir. Yutarsın sabah havasını içine. Kibrit çöpü çekersin karşındakiyle. Kısa çeken çayları tazelemeye... Oohh “tavşan kanına bak” diye gelirsin. Bir de bakmışsın Cemal Süreyya masada. Bilmezsin ki açık mı içer, demli mi?
Akşamdan kalma sahneleri ekmekle kızartıp, üsütüne insanların bakışlarını sürebiliyorsan, demleyebiliyorsan mutlulukları ve en önemlisi de en sonunda tüm bunları yiyip içip sindirebiliyorsan işte o zaman dersin: “Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” diye.
Yazımızı kahvaltı masalarınıza layık, Osmanlı saraylarında çıkma bir tarif ile tatlandıralım.