"Kadınlar saltanatı" dönemi, türlü entrika ve büyük mücadelelere sahne olduğu kadar, hayatta kalabilme savaşının da verildiği bir dönemdi belki de... Geçmiş tarihimize damgasını vuran en 'kudretli' kadınları Tele Vizyon dergisi son sayısında mercek altına aldı.
Kuşkusuz bu kadınların gücünde, ihtirasları kadar, kendilerini ve oğullarını korumak zorunda oluşları da etkili olmuştu. Öyle ya da böyle... Onlar tarih boyu konuşuldu ve büyük olasılıkla konuşulmaya da devam edecek...
Bir döneme hükmeden haseki ve valide sultanlar... Aslında sayıları bir elin parmağını geçmeyecek kadar az ve onların bir kısmını ismen de olsa biliyoruz. Kanuni döneminin sonlarında başlayıp, 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığına kadar devam eden dönemde, devlet yönetimi ve saray hayatında varlığını belirgin bir şekilde hissettiren bu kadınlar, bahsi geçen dönemin "kadınlar saltanatı" olarak anılmasına sebep olurlar.
İlk olarak Osmanlı tarihçisi Ahmet Refik Altınay tarafından 1916 yılında yayınlanan aynı adlı kitabında kullanılan "kadınlar saltanatı" dönemi, türlü entrika ve büyük mücadelelere sahne olduğu kadar, hayatta kalabilme savaşının da verildiği bir dönemdi belki de...
Kuşkusuz bu kadınların gücünde, ihtirasları kadar, kendilerini ve oğullarını korumak zorunda oluşları da etkili olmuştu. Öyle ya da böyle... Onlar tarih boyu konuşuldu ve büyük olasılıkla konuşulmaya da devam edecek...
Kanuni'nin Hürrem Sultan'dan olma kızı Mihrimah Sultan yaşamı boyunca devlet işlerinde çok söz sahibi oldu. 17 yaşındayken Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa'yla evlendi ve Rüstem Paşa bu evlilikten sonra sadrazam oldu.
Babasını Malta'ya sefer düzenlemeye ikna etmek için kendi parasıyla 400 gemi yaptıracağına söz verdiği bile iddia edilen Mihrimah Sultan, annesinin ölümünden sonra, önce babasına, ardından kardeşi II. Selim'e danışmanlık yaparak valide sultan rolü üstlendi.
Kendisine derin bir aşk duyduğu söylenen Mimar Sinan, adına Edinekapı'da cami, çeşme, hamam ve medreseden oluşan Mihrimah Sultan Camii ve külliyesini yapmıştır.
Sultan Selim'in adına şiirler yazdığı Nurbanu Sultan'ın kimi tarihçiler tarafından İspanya'da yaşayan Yahudi bir ailenin kızı olduğu söyleniyor. Yahudiler üzerine uyguladıkları baskıların artması üzerine Sicilya'ya yerleşen aile aynı baskıyı burada da görünce, bir Malta gemisiyle ülkeyi terk ederken Akdeniz'de Barboros Hayrettin Paşa tarafından esir edilerek İstanbul'a getirilir. Hürrem Sultan tarafından saraya alınan Nurbanu Sultan, II. Selim'e haseki olur.
Yılmaz Çetiner'in "Harem'de Bir Venedikli - Nurbanu Sultan" kitabının yazarı Yılmaz Çetiner'in de içinde olduğu kimi tarihçiler ise III. Murat'ın annesi olan Nurbanu Sultan'ın kaynaklarla Venedikli olduğu iddia ediyor. Ünlü Baffo ailesinden.
Venedik'te Osmanlı arşivlerinde saklı diplomatik yazışmalara göre Nurbanu Sultan eski vatanına Osmanlı sarayından bile hizmet vermektedir. Hatta bir savaşı da engellemiştir. Eşinin saltanatı dönemindeki etkisi, oğlunun saltanatında artarak devam eder.
Safiye Sultan'ın kimi tarihçiler tarafından Nurbanu Sultan'la karıştırıldığı iddia edilse de, onun gelini ve III. Murat'ın eşi olduğunu biliyoruz. Eski bilgilere göre Safiye, Venedik'in en asil ailelerinden birine mensup. Babası Korfo valisi Leonardo Baffo... Babasının yanına giderken Akdeniz'de bir çatışma sırasında Türk denizcilerin eline geçer, istanbul'a getirilerek saray haremine verilir.
Tanıdık geldi değil mi? Nurbanu Sultan'ın geçmişinin Safiye Sultan'ınki ile karıştırıldığını söylemiştik. Zaten yeni kaynaklara göre Venedik'ten gelen ve Baffo ailesine mensup olan Nurbanu Sultan... Safiye Sultan ise, Arnavut kökenli, Ducagini dağlarının Rezi köyünden olduğu söylenen bir cariye.
Sarayda eğitildikten sonra, Nurbanu Sultan tarafından oğlu Şehzade Murat'a sunuluyor. Safiye, zamanla Murat'ı kendine bağlamaya ve ona her dediğini yaptırmaya başlar. Gittikçe nüfusu artar. Saray Nurbanu Sultan'la arasındaki iktidar çekişmelerine sahne olur. Tahta çıkan Sultan Murat'a, annesi Nurbanu Sultan, sırf Safiye'yi unutsun diye son derece alımlı ve güzel cariyeler sunar. Ancak başarılı olamaz. Adım adım hedeflerine ulaşan Safiye Sultan, çok can yakan bir Osmanlı kadın sultanı olarak tarihe geçer. Nurbanu Sultan gibi Venedik yanlısı bir politika izlediği iddia edilir.
Osmanlı tarihinin ünlü ve etkili kadınlarından olan Kösem Sultan, 1590 yılında Bosna'da Anastasya adıyla doğdu. Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a gönderildi. 15 yaşındayken Sultan I. Ahmet'e haseki oldu. Keskin zekasıyla padişahı etkisi altına aldı Kösem Sultan kısa sürede bütün saraya nüfuzunu kabul ettirdi.
Genç yaşında dul kalınca, tahta geçen I. Ahmet'in kardeşi I. Mustafa ve daha sonra II. Osman zamanında devlet işlerine çok fazla karıştığı için eski saraya gönderilir ama 11 yaşında tahta geçen oğlu IV. Murad'ın ilk saltanat yıllarında yeniden devlet yönetimini etkilemeye başlar.
Sultan Murad büyüyüp yetiştikten sonra annesinin faaliyetlerini büyük ölçüde engellese de, genç yaşta ölümü üzerine Kösem Sultan yeniden etkin hale gelir. Torunu Sultan IV. Mehmed zamanında Kösem Sultan, nüfusunu korumakla birlikte, gelini, padişahın annesi Turhan Sultan, kendi yükselişine engel olarak gördüğü Kösem Sultan'a karşı çıkar ve bir gece dairesi basılarak boğdurulur. Ancak valide sultanlığı sonunda ele geçiren Turhan Sultan'ın, Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığa gelişiyle elini eteğini devlet işlerinden çekmesiyle "Kadınlar Saltanatı"olarak adlandırılan dönem sona erer.
Avrupa'da Roxelena olarak tanınan Hürrem Sultan Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi ve sonraki padişah II. Selim'in annesidir. Bir Osmanlı padişahıyla nikâhla evlenmiş ilk kadın olarak bilinir.
Güzelliği nedeniyle küçük yaşta bugünkü Ukrayna sınırları içinde bulunan Rohatyn şehrinden kaçırılan ve Kırım Hanı tarafının Osmanlı sarayına sunulan Hürrem Sultan, zekası ve güzelliğiyle padişahın dikkatini çekmeyi başarırken sarayda kendine yer edindi. Hürrem Sultan saraya geldiğinde Kanuni Mahidevran Sultan ile evliydi ve Mustafa isimli bir oğlu vardı.
Zamanla çok sevilen bir şehzade haline gelen Mustafa'nın Kanuni'den sonra padişah olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu da Mahidevran Sultan'ın Valide Sultan olacağı anlamına geliyordu. Ancak Kanuni, oğlu Mustafa'yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü. Hürrem Sultan'ın Kanuni'yi bu kararda etkilediği inancı yaygındır. Devlet yönetiminde etkili olan Hürrem Sultan, iran savaşını destekledi.
Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı. Kanuni Sultan Süleyman'a bir kız, dört oğlan çocuğu doğurdu. En büyük oğlu Mehmet Şehzade tahta çıkamadan öldürüldü. İkinci oğlu Selim tahta çıktı. Hürrem Sultan 18 Nisan 1558 tarihinde, Kanuni'den 8 sene önce 52 yaşındayken öldü ve oğlu II. Selim'in tahta çıkışını göremedi.