Öykü Kuran 17 yaşındaydı. Lise sonda okuyordu. Hayali Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme okumaktı. Hayaline kavuşmaya birkaç ay kala hastalandı. Vücudunda birtakım ağrılar belirdi. Ancak doktorlar 2 ay boyunca teşhis koyamadı. Öykü’nün hastalığının ne olduğu 20 Ocak’ta bulundu. Hastalığın adı “Dermotomiyozit”ti. İltihaplı kas romatizması demekti. Kısa sürede gelişen hastalık Öykü’nün hareketlerini kısıtlamıştı. Parmakları şişti. Derisinde döküntüler oluşmaya başladı. Kortizon tedavisi gördü. Ancak durumu daha da kötüleşince verilen ilaçların dozajı arttırıldı. Bu ilaçlar Öykü’nün bağışıklık sistemini de günden güne güçsüzleştiriyordu. Bu sefer yeme zorluğu çekmeye başladı. Ardından nefes alma zorluğu yaşadı. Teşhis konulduktan sonra çoğu zaman hastaneye yatmak zorunda kaldı. Öykü o kadar çok acı çekiyordu ki “Artık ölmek istiyorum” yakınlarına. Bir gün karnı çok ağrımaya başladı. Doktorlar tomografide karın boşluğunda yoğun sıvı görüp hemen ameliyata aldılar. Görülen sıvı iltihaptı. Öykü’nün içini her ne kadar iltihaptan arındırdılarsa da bünyesi yetmedi. İltihap bütün kanına karışmıştı. Ateşi çok yükseldi. Sonra vücut ısısı düştü. Biricik annesinin gözü önünde nabzı 90’dan 70’e, sonra 50’ye ve 30’a düştü. Yoğun bakıma götürülen Öykü hayatının baharında sevdiklerinden ayrıldı.
**Kızımın içi iltihap dolmuştu**
Maden Mühendisi anne Demet Bakkalcı kızının son zamanlarını anlattı. Anne Bakkalcı “Bu hastalık ailemizde kimsede yok. Doktorlar da bu hastalığa nasıl yakalandığıın bulamadılar. Çok ağrısı vardı kızımın. Değerleri düşmediği için sürekli verilen ilacın dozajı arttırıldı. Son zamanlarında hastaneden eve gelmişti. Karnı çok ağrıyordu, fenalaştı. Hastaneye geldik. Karın boşluğu ve bağırsak bölgesi bütün iltihap dolmuş meğerse. Hemen ameliyata aldılar. Bağırsaklarını tek tek dışarı çıkarıp için temizlediler. Çok zor bir işlem tabi. Ancak iltihap bütün kana karışmış ve enfeksiyon çok hızlı yayılmış” diye konuştu.
**Kaybettiğime inanamıyorum**
Eşiyle 15 yıl önce ayrılan ve tek çocuğunu bir romatizma hastalığından kaybettiğine hala inanamayan anne Demet Bakkalcı “Bu hastalık ölüme götüren bir hastalık değil. 5 yıl önce bu hastalığın tedavisinin olduğu açıklanmıştı. Böyle vahim bir hastalık olduğunu bilmiyorduk” dedi. Anne “Kızım çok farklı ve özel bir çocuktu. Çok dirençliydi. Hastalığı döneminde o kadar çok kan alındı ki kızımdan damarlarında yer kalmadı artık. Ama çok metanetli davrandı. Son gün bile iyileşmek için çaba sarfetti. Sıvılar burnundan çıkıyordu. Sonra zorla da olsa yürüdü. Çok azimliydi. En son perşembe günü çok ateşi çıktı. Nabzı yükseldi. Cuma sabahı da sanki öleceğini hissetmeşi gibi bana daha önceden söylemediği şeylerden bahsetti. Çok özel bir konuşma yaptık. Bir ara yanında uyuyakaldım. Uyandığımda buz gibiydi. “Ellerim üşüyor” anne dedi. Sonra daldı. Nabzı düşmeye başladı. 90..70..50..30. Yoğun bakıma giderken zaten kızım gitmişti. Melek geldi melek gitti benim kızım.”
**‘Çok nadir görülen bir hastalık’**
Öykü’nün doktoru Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Romatoloji bölümünden Yrd.Doç. Müge Bıçakçıgil:
“Çok nadir görülen bir hastalık. Vücudun tüm kaslarını tutabiliyor. Tedavisinde başta kortizon olmak üzere bağışıklık sistemini düşüren ilaçlar veriliyor. Çoğu zaman iyi yanıtlar alınıyor. Ancak nadiren düşük doz tedaviye yanıt vermeyen hastalar olabiliyor. Öykü de olduğu gibi. Öykü’nün karın boşluğu ve bağırsak bölgesinde de yoğun iltihaplanma oluşmuştu. Hastalığın ölüm riski yüzde 15 civarıdır. Hastalar tedavi olsa bile hastalık ilerki yıllarda kendini tekrarlayabilir. Bağışıklık hücrelerinin bir hastalığıdır. Genetik yatkınlıkla tam bir ilişkisi saptanmamıştır.”
Vatan