Go ve satranc arasındaki farklılıklar, aslında Doğu ve Batı arasındaki farklılığı da gayet iyi temsil ediyor.
Satrançta mutlak bir hiyerarşi var. Fil piyondan üstündür, kale filden. Hangi taşın ne güce sahip olduğu ve tahtada kaç tane bulunacağı tanımlanmıştır. Bu hiyerarşik ve primidal yapı aslında Batı’daki toplum yapısını da temsil ediyor. Az biraz zorlarsak; go’nun karakterindeki kendine özgülük Doğu’da aidiyet ihtiyacını (Japon milliyetçiliği misal) beslerken, satrançtaki hiyerarşik yapı Batı’da bireyciliği (anarşizm, kişisel özgürlükler, David Lynch’in saçları) geliştiriyor diyebiliriz.
Go Çin’de bulunmuş. Satranç ise her ne kadar Hindistan’da bulunsa da asıl formuna (eskiden zarla oynanıyormuş) Avrupa’da ulaşıyor. Bir de bu denkleme tavlayı eklemek lazım sanırım. Zira tavla Ortadoğu’da bulunuyor. Zarla oynandığı için şansın oyuna etkisi, go ve satranca göre hayli fazla. Kaybettiğiniz bir oyundan sonra “zar gelmedi”, “kısmet değilmiş” diyebiliyorsunuz. Ortadoğu coğrafyasının rasyonellikten uzak yapısına bakınca, tavlanın neden bu kadar çok oynandığı az buçuk anlamlı hale geliyor sanki.
Yazının orijinal, uzun haline Neden Olmaz'dan ulaşabilirsiniz.