TRABZON (İHA) - Şu Çılgın Türkler isimli kitabın yazarı Turgut Özakman, destansı bir mücadele olan Türk Kurtuluş Savaşı'nın yeni nesillere gerektiği gibi aktarılamadığını ve bunun sonucunda da tarih bilincinden mahrum bir nesil yetiştiğini kaydetti.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Atatürk Kültür Merkezi Hasan Saka Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta konuşan Özakman, destansı bir mücadele olan Milli Kurtuluş Savaşı'na gereken önemin verilmediğini, böyle bir üstün zaferin gelecek nesillere de gerektiği gibi aktarılamadığını söyledi. Türkiye'de çocukların ve gençlerin yanlış bir tarih anlayışıyla ve doğru olmayan bilgilerle yetiştirilmeye çalışıldığını savunan Özakman, bunun sonucunda da gençlerin tarihten koparıldığını ve milletçe milli bir değer etrafında toplanmanın da başarılamadığını kaydetti. Özakman konuşması boyunca milli tarih eğitim ve öğretim yöntemine sert eleştiriler yöneltti.
1950'li yıllardan sonra milli mücadelenin yeni nesillere gerektiği şekilde anlatılamadığını, fotoğrafların solduğunu, milli mücadelenin ruhunun anlatımının becerilemediğini dile getiren Özakman, tarih kitaplarında 2-3 sayfaya indirilen milli mücadelenin ruhunun kaybolmaya başladığını vurguladı. 1960'lardan sonra ise milli mücadeleyle ilgili sahte tarihler yazılmaya başlandığını ileri süren Özakman, bununla hem milli mücadelenin küçümsenmek hem de Atatürk'ün kötülenmek maksadıyla yazıldığını söyledi.
Gerçek olmayan tarihin yazılıp çizilirken sorumluların, sorumluluk bilinciyle hareket etmediğini de iddia eden Özakman, "Bu yalanlar yazılır çizilirken ve bunlara çok sayıda insan inanırken, bizim Milli Eğitim Bakanlığımız, Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu (TTK) ne yaptı? Hiç. Üniversitelerde Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi enstitüleri, merkezleri var. Onlar ne yaptı? Hiç. Çok değerli tarih hocalarımız, akademisyenlerimiz var. Onlar da hiç cevap vermemeyi tercih ettiler. Sonunda bu yapılanlar halkımızın bir bölümünün belleğine işledi" dedi.
Yapılan yanlışların çok ciddi tehlikelere yol açtığına, etkilerinin ağır olduğuna işaret eden Turgut Özakman, "Böyle bir milletin gençliğinde tarih bilinci oluşabilir mi? Böyle bir milletin millet olma bilinci ne kadar sürer. Millet olma niteliği ne kadar muhafaza edilebilir? Bu çok ciddi bir olaydır. Biz milletçe, bir milli değer etrafında toplanmayı çok zamandır başaramadık. Bu son 70 yılda bunun en iyi delilidir" diye konuştu.
"Peki niye böyle oldu?" diye soran Özakman, bunun sebeplerini şöyle sıraladı:
"Çünkü, çocuklarımızı tarihsiz yetiştirmeye çalışıyoruz. Gençleri kendi tarihinden koparttık. Gençlerden bir bilinç göstermeleri isteniyor fakat gençler bunu gösteremiyor. Biz ise onları azarlayıp suçluyoruz. Siz bilgiyi vermezseniz o bilinç nasıl oluşacak? Ne verdik ki ne istiyoruz."
Bilgi eksikliği yaşayan bir toplumun bilgisizliğin sefasını sürdüğünü, buna bağlı olarak değişik bir özgürlük anlayışının ortaya çıktığını dile getiren Özakman, pekçok insanın konusuyla, mesleğiyle alakalı şeyleri ya bilmediğini ya da yanlış bildiğini iddia etti. Özakman, "Bugün yakın tarihle ilgili siyasetçilerimizin, tarihçilerimizin yazıp söylediklerini dinlediğim zaman derin bir hüzün basıyor içimi. Bunlar hiçbir şey bilmiyorlar. Bizim Avrupacılarımız var, Avrupa tarihini bilmiyor. Osmanlıcılarımız var Osmanlı tarihini bilmiyor, milliyetçilerimiz var milli tarihimizi bilmiyorlar. Genel olarak uzunca bir zamandan beri bilgisizliğin sefasını sürüyoruz. Bilgisizlik insanı inanılmaz derecede özgür yapar. Aklınıza geldiği gibi konuşursunuz. Bilim insanı frenler. Bunların hiçbirinin freni yok. Tuhaf tuhaf konuşuyorlar" dedi.
Okullarda verilen tarih öğretimi yöntemini de eleştiren ve ezbere dayalı bu yöntem sonucunda çocukların tarihten nefret eder hale geldiğini ileri süren Turgut Özakman, tarihi çocuklara daha çekici hale getirecek yeni yöntemlerin keşfedilerek uygulanmasının gerekliliğine işaret etti. Verilen tarih öğretimi sonucunda çocukların tarih dersinden mutlu bir şekilde değil de tam aksine nefret eder bir tarzda çıktığını ve ezbere dayalı tarih bilgisiyle okullarda bir zeka katliamının yapıldığını savunan Özakman, bu yöntemin bir an evvel terk edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Tarihin birkaç büyük kahraman dışında olayların kahramanı diğer insanlardan kopuk bir şekilde işlendiğini, bugünkü tarihte insan sıcaklığının bulunmadığını da belirten Özakman, çeşitli örneklerle sürdürdüğü konuşmasında, "Bir savaşta iki alay komutanımızın şehit olduğu söyleniyor. Peki bu insanların ismi yok mu? Bu insanların torunlarını, çocuklarını bu vatan için atalarının şehit olmaları gururuyla yaşatmak bizim görevimiz değil midir? İsim yok. Her şey anonim. Hiçbir insan sıcaklığı yok. Birkaç büyük komutanın ismini biliyoruz onun dışındakilerin ismini bilmiyoruz. Hiçbir kurtuluş savaşı halk olmadan kazanılır mı? Ama kitaplarımızda halka ayırdığımız sayfa hemen hemen sıfır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki tarihçilik anlayışının masalımsı olduğunu ve belgelere dayalı gerçek tarih anlayışının ise daha yeni yeni oluşturulmaya çalışıldığını kaydeden Özakman, bu konuda hem sağ hem de sol kesimin sorumluluğunun olduğunu söyledi. Belgeye dayanmayan tarihçilik anlayışı sonucu Türk milleti olarak en kutsal bir savaş olan Milli Kurtuluş Savaşı ile ilgili çok az şey bildiğimizi ve bir adım dahi ileriye gidilemediğinin altını çizen Özakman, bununla ilgili olarak çeşitli kitaplar yazarak doğruları ortaya koymaya çalıştığını ifade etti.
Türk Milli Kurtuluş Savaşı'nın düşünüldüğünden çok daha büyük bir başarı olduğunu, sanıldığından çok daha yüce bir destan olduğunu ve bu destanın kadınıyla, erkeğiyle, çoluğu çocuğuyla, şehirlisi köylüsüyle, zenginize7alışıyoruz. fakiriyle, hülasa toplumun bütün kesimlerinin azmiyle başarıldığını belirten Özakman, kendisinin Şu Çılgın Türkler isimli kitabında o dönemde yaşanan olayların çok küçük bir bölümünü anlatabildiğini söyledi.
"Ben bu destanın çok küçük bir parçasını anlatabildim, gücüm ona yetti" diyen Özakman, "Benden daha başarılı, benden daha bilgili, daha araştırmacı nice genç yazarların çıkacağını ve bu destanı tamamlayacağını, zenginleştireceğini, onu daha yücelteceğine inanıyorum. Umut içerisindeyim. Gösterilen ilginin bana değil, atalarımızın ve ninelerimizin meydana getirdiği o mucizevi destana olduğunun idraki içerisindeyim. O yüzden zaten şımarmıyorum, saygıyla eğiliyorum. Çünkü bu ilginin ve sevginin kimlere olduğunu biliyorum" şeklinde konuştu.
Hasan Saka Konferans Salonu'nu dolduran öğrencilerin büyük bir ilgiyle dinlediği Turgut Özakman, konuşmasının sonunda öğrencilerin sorularını cevapladı.