HABER

"Özal'ın hedefi Türkiye'nin en güçlü ülkeler arasında olmasıydı"

Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vefatının 26. yılında yad ediliyor - Özal'ın çalışma arkadaşlarından eski bakan İmren Aykut: - "Özal, hedefleri olan bir liderdi, bu hedefleri kesinlikle şahsi konular değildi. Türkiye'nin en saygın ve güçlü ülkeler arasında olmasıydı. Bunun için kendine özgü çözüm önerileri vardı ve mutlaka bunları gerçekleştirmek istiyordu. Tek hedefi Türkiye'yi ileri taşımaktı" - "Türkiye'nin en gelişmiş 10 ekonomi arasına girmesini hedefliyordu. Bu nedenle ekonomik büyümeye çok önem veriyordu. Türkiye'nin kalkınması, Türkiye'nin itibarı, onun en büyük meselesiydi. Bu yüzden kendisine hayrandım" - "En önemli özelliği ise çok merhametli olmasıydı. Beni en çok etkileyen yanı merhameti oldu. Onun sosyal konulara yaklaşımı beni çok etkiliyordu. Ekonomide aldığı bazı kararlar can yakıyordu, bu can yakıcılığı sosyal politikalarla hafifletmeye çalışıyordu" - "Dünyadaki teknolojik gelişmeleri saniye saniye takip ederdi. Odasında, 3-4 televizyon ve bilgisayar açık olurdu. Bunlardan dünya ekonomisini takip ederdi. Gece yarılarına kadar çalışırdı. Teknolojiye çok meraklıydı"

İSTANBUL (AA) - SEMRA ORKAN - Eski bakanlardan İmren Aykut, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hedefleri olan bir lider olduğunu belirterek, "Bu hedefleri kesinlikle şahsi konular değildi. Türkiye'nin en saygın ve güçlü ülkeler arasında olmasıydı. Bunun için kendine özgü çözüm önerileri vardı ve mutlaka bunları gerçekleştirmek istiyordu. Tek hedefi Türkiye'yi ileri taşımaktı." dedi.

Aykut, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı, ölümünün 26. yılında AA'ya anlattı.

Özal'ın 12 Eylül sonrası Ekonomiden Sorumlu Bakan Yardımcısı iken kendisinin de danışma meclisi üyesi olduğunu anlatan Aykut, "Ekonomi konusunda meclise gelir, açıklamalar yapardı. O sırada kendisinin ekonomi ile ilgili görüşlerini yakından takip etmiş oldum ve benim görüşlerimle birebir uyduğunu fark ettim. 2 yıl süreyle ekonomi ile ilgili çalışmalarını takip ettim. 24 Ocak kararlarının mimarıydı, zaten 12 Eylül yönetimi de o nedenle kendisini ekonominin başına getirmişti. Daha sonra kendisi bir parti kurdu. Bu sırada benimle de temasa geçti. Kendisiyle buluşmak üzereyken o zamanki askeri yönetimden birisi, 'siz kalın' dedi. Turgut Bey'in yanında olmam istenmedi. Meğerse Sayın Bülend Ulusu'nun da parti kurması tasarlanıyormuş. O zamanlarda bizim onlara hayır deme şansımız yoktu." diye konuştu.

- "İlk defa kadınlar yürütmede görev aldı"

Eski Bakan Aykut, daha sonra Turgut Sunalp'in partisinde kurucu olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat seçimden sonra parti kendini feshedince biz bağımsız kaldık. O sırada Turgut Bey, ANAP'a geçmem için ısrar etti. 5-6 saatlik bir görüşmeden sonra beni ikna etti ki zaten Turgut Bey'i seviyordum. Böylece ANAP'a geçmiş oldum. Bu görüşmenin ardından kurulan 46. hükümette beni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yaptı. Böylece Türk demokrasi hayatında bir ilk gerçekleşmiş oldu. İlk defa kadınlar yürütmede görev aldı ve demokrasi taçlanmış oldu. Bu nedenle kendisini şükranla minnetle anarım. Türkiye için birçok ilke imza attı, Türkiye'nin kabuğunu kırdı. Türkiye'nin kapılarını dünyaya açtı. Yaptığı şeyler hep ilk olduğu için çok aşırı tepkiler aldı, eşi görülmemiş eleştirilere maruz kaldı. Bu eleştirilerin büyük bir kısmının çok haksız olduğunu düşünüyorum. Tabi ki zaman zaman yanlışlar da olmuştur ama onun doğruları çok fazlaydı. Türkiye bugün dünyaya açıldıysa bu Özal sayesinde olmuştur."

- "Teknolojik gelişmeleri saniye saniye takip ederdi"

İmren Aykut, Özal'ın hizmetlerinin çok çabuk unutulduğunu savunarak, "İletişim onun döneminde sıfıra yakındı, telefon yoktu, böyle bir ülkede ekonomik gelişme olabilir mi? İlk olarak, kambiyo rejimini ele aldı, dışarıya açılma ile ilgili hamleleri yaptı ve telekomünikasyona el attı. Tam anlamıyla sosyal devrimlere imza atı. Siyah beyaz televizyonlardan renkli televizyonlara ve özel kanallara geçişi sağladı. Onun sürekli kullandığı bir transformasyon kelimesi vardı. Amacı Türkiye'de bu transformasyonu sağlamaktı. Dünyadaki teknolojik gelişmeleri saniye saniye takip ederdi. Odasında, 3-4 televizyon ve bilgisayar açık olurdu. Bunlardan dünya ekonomisini takip ederdi. Gece yarılarına kadar çalışırdı.Teknolojiye çok meraklıydı. Dünyada teknoloji anlamında ne ürün çıktıysa ikinci gün buraya getirirdi. Dünyadan çok haberdar biriydi. Bunda Dünya Bankası tecrübesinin çok büyük önemi var." değerlendirmesinde bulundu.

Turgut Özal'ın hem çok ciddi, hem çok tecrübeli hem de akıllı bir yönetici olduğunu vurgulayan Aykut, "En önemli özelliği ise çok merhametli olmasıydı. Beni en çok etkileyen yanı merhameti oldu. Onun sosyal konulara yaklaşımı beni çok etkiliyordu. Ekonomide aldığı bazı kararlar can yakıyordu, bu can yakıcılığı sosyal politikalarla hafifletmeye çalışıyordu. Türkiye'nin en gelişmiş 10 ekonomi arasına girmesini hedefliyordu. Bu nedenle ekonomik büyümeye çok önem veriyordu. Türkiye'nin kalkınması, Türkiye'nin itibarı, onun en büyük meselesiydi. Bu yüzden kendisine hayrandım. Bence çok erken aramızdan ayrıldı. Buna rağmen Türkiye'nin kabuğunu kırdı, dünyaya açıldı. 70 sente muhtaç olunan bir dönemdi, o batağın içinden Türkiye'yi çıkardı." ifadelerini kullandı.

- "O hedefleri olan bir liderdi"

Özal ile yaşadığı bir anıyı aktaran Aykut, şunları kaydetti:

"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, işçilerin maaşı artsın istiyordum, bu konuyu görüşmek için bir gün yanına gittim. Görüşmede 'Efendim, enflasyona göre ücretlerin artması lazım.' dedim. Elini, kolumun üzerine koydu, 'İmren Hanım, sen onu bırak, aslında bizim başımıza çok daha büyük bir bela geliyor. Bunun adı Kürt meselesi.' dedi. Bu sözlerini hiç unutmuyorum. Bunu söylediğinde daha PKK diye bir terör örgütü bile bilinmiyordu. O gün bunu neden söylediğini anlayamamıştım. O gün bugündür Doğu ve Güneydoğu'da bombalar patladıkça bu sözü aklıma gelir."

Özal'ın hedeflerine değinen İmren Aykut, "Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar parti kurup, siyasete atılma kararındaydı, bunun için de hazırlıklar yapıyordu. Özal, hedefleri olan bir liderdi, bu hedefleri kesinlikle şahsi konular değildi. Türkiye'nin en saygın ve güçlü ülkeler arasında olmasıydı. Bunun için kendine özgü çözüm önerileri vardı ve mutlaka bunları gerçekleştirmek istiyordu. Tek hedefi Türkiye'yi ileri taşımaktı. Onun için de tekrar parti kurup, siyasete girmek istiyordu. Turgut Bey'in parayla pulla, maddi çıkarla hiçbir ilgisi yoktu. Bir tek kişinin kalbini kırdığını görmedim. Çocuklarına çok düşkündü, eşine çok derin bir sevgi ve saygısı vardı. Her vesile ile bunu hissettirir ve eşini daima yüceltirdi. Onun karısına gösterdiği sevgi saygı Türk kadınlarını çok etkiledi." şeklinde konuştu.

Özal'ın, Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışırken yaşadıklarının hedeflerini belirleme konusunda etkili olduğunun altını çizen Aykut, "Turgut Bey, 70 sente muhtaç olunan dönemde para bulmak için gittiği OECD'nin kapısında saatlerce bekletilmiş. O kapılarda, o kadar incinmiş, o kadar gururu kırılmış ki hep anlatırdı. İşte bu yüzden amacı, Türkiye'ye bir daha o günleri yaşatmamaktı. Hedeflerinin bir kısmını gerçekleştirdi, hepsini gerçekleştirmeye ömrü yetmedi." ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler