YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

(özel Haber) Katledilen Kuzenlerin Katilleri Hala Bulunamadı

Balıkesir'de 7 yıl önce okul yolunda kaçırılıp kaybolduktan 44 gün sonra bir menfeze paketlenip saklanmış...

(özel Haber) Katledilen Kuzenlerin Katilleri Hala Bulunamadı

Balıkesir'de 7 yıl önce okul yolunda kaçırılıp kaybolduktan 44 gün sonra bir menfeze paketlenip saklanmış halde cesetleri bulunan Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım isimli kuzenlerin katilleri hala bulunamadı. Aileler, Kayseri'de 12 yıllık cinayeti aydınlatan özel ekibin görevlendirilmesini istedi.

Balıkesir'in Savaştepe ilçesine bağlı Karacalar köyünde ikamet eden Mustafa Kangal İlkokulu 4-B sınıfı öğrencileri Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım isimli kuzenler; 21 Mart 2006 tarihinde öğle saatlerinde yemek için geldikleri evlerinden tekrar okula dönerken kayboldu. Öğleden sonra çocukları gelmeyince meraklanıp okula giden aileler, çocuklarının öğleden sonra okula hiç gelmediğini öğrendi. Akşama kadar süren aramalar sonuç vermezken, jandarma ve savcılık soruşturma başlattı. Olay kısa sürede büyüdü. Askeri birlikler, köpekli timler, köylüler kuzenler için seferber oldu. Köydeki evler tek tek arandı ancak hiçbir sonuç alınamadı. Kaçırılma ihtimali kuvvetli olan çocukların tam 44 gün sonra cesetleri bulundu. Köye yakın bir yerde menfez içine naylona sarılıp paketlenmiş haldeki cesetlerin, yabani hayvanlar tarafından parçalandığı ortaya çıktı. Önlüklerinin bağıyla boğularak öldürüldükleri anlaşılan ve tecavüz emaresi tespit edilen Tuğçe ve Büşra isimli kuzenlerin hunharca katledilişi bütün Türkiye'de büyük bir infial uyandırırken, büyük acı yaşayan aileler aradan tam 7 yıl geçmesine rağmen kızlarının katillerinin hala bulunamamış olmasına isyan etti.

"KAYSERİ'DE CİNAYETLERİ ÇÖZEN EKİP GÖREVLENDİRİLSİN"

Katledilen kuzenlerden Büşra'nın babası Mustafa Karabacak, kızlarının katil veya katillerinin bulunması için devlet yetkililerinden ilgi ve yardım beklediklerini tekrarladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile görüştüklerini, Başbakanın bizzat kendisinin katillerin bulunmasıyla ilgili söz verdiğini söyleyen Mustafa Karabacak, "Herhangi bir gelişme yok. Komutanla, savcı beyle görüşüyoruz, 'Çalışmalar devam ediyor' diyorlar ama herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Herkesin olayı aydınlandı fakat bir tek Büşra ile Tuğçe'nin olayı aydınlanmadı. Biz bu olayın bir an önce aydınlanmasını istiyoruz. Büşra ile Tuğçe'nin canı, kanı yerde kalmasın. En son İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin Savaştepe'ye şehit ailesini ziyaret etmişti, onunla bire bir görüşme yaptım, çocuğun fotoğrafını verdim, hatırladı. Bunu Sayın Başbakana tekrar ileteceğini söyledi ama bir şey çıkmadı. Kayseri'de olan bir olay vardı, bayram şekeri toplamaya çıkan çocuklarla ilgili. Eğer Türkiye'de gerçekten özel bir dedektif ekibi var ise Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum; bu ekibi bize de göndersin. Biz de Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıyız. Yani Balıkesir, Kayseri, Erzurum'u, Kars'ı, Antalya'sı fark etmez. Ben de bu devlete vergi veriyorsam, Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyorsam ben de bu hak ve özgürlüğümü istiyorum" dedi.

ANNELERİN GÖZYAŞI DİNMİYOR

Gözyaşı 7 yıldır hiç dinmeyen anne Hanife Karabacak da devlet yetkililerinden bu cinayetlerin çözümü için özel ekip talebinde bulundu. Her gün Müge Anlı'nın programını izlediğini, orada aydınlatılan olayları görünce çok sevindiğini ama kendi çocuğu için her gün kahrolduğunu anlatan Hanife Karabacak, "Katilleri hala yaşıyor. Benim çocuğum buz gibi toprak altında, kemikleri dahi kalmadı. Bir ekip varsa bize de yönlendirsinler, görevlendirsinler. Kayseri olayından sonra o aynı ekip 12 yıl sonra bir kız çocuğunun katillerini de buldu, haberlerde dinledik. Aynı ekibi bizim olayımızda da görevlendirsinler. Biz Başbakanımızdan, Cumhurbaşkanımızdan ekmek, aş, aylık hiçbir şey istemedik. Sadece çocuğumuzun katillerinin bulunmasını istedik. Kendi köyümüzün içinde kayboldu, kimse görmedi. İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına mektup gönderdim. Sayın Başbakanımıza 2-3 sefer mektup gönderdim, bir sefer internetten yazı gönderdim ama hep başsağlığı. Artık 7 yıl geçti, ben başsağlığı istemiyorum, çocuğumun katillerini istiyorum. Artık bu özel ekip varsa, gerçekten bu işi başarıyorsa ne olur bize de göndersinler. Sürekli Müge Anlı'nın programına bakıyorum, orada bir şey çözümlendiğinde ben onlardan daha çok mutlu oluyorum. Sanki kendi çocuğumun katilleri bulunmuş kadar mutlu oluyorum. Keşke bizim çocuklarımızın da katilleri bulunsa" diye konuştu.

Acılı anne Hanife Karabacak, kaçırılıp öldürülen kızı Büşra'nın o günkü okul çantasını, yanında taşıdığı sabun ve çantasındaki kol saatini hala saklıyor. Her fırsatta Büşra'nın eşyalarını öpüp koklayan anne Hanife Karabacak, aynı okula giden kızı Betül ve oğlu Arif'i, 7 yıldır okula kendisi götürüyor, öğle arasında alıp tekrar okula bırakıyor, öğleden sonra okul çıkışı yine çocuklarını bizzat alıp eve getiriyor. Köyde birçok aile yıllar önce yaşanan bu olay nedeniyle çocuklarını okula götürüp getiriyor.

"KIZIMIN OKUL EŞYALARINI SAKLIYORUM"

Hatırlamadıkları ablalarını çok özleyen kardeşleri de, "Ablamızın katilleri bulunsun" diye gözyaşı dökerken, katledilen kuzenlerden Tuğçe'nin annesi Ayşe Yıldırım da devlet yetkililerinin bu olayın çözülmesi için gerekeni yapmasını istedi. Çeyiz sandığında Tuğçe'nin tüm okul eşyalarını saklayan anne Ayşe Yıldırım, bunlara bakarken kahrolduğunu anlattı. 10 ay önce bir kız bebek dünyaya getiren Ayşe Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bir yerden bir haber çıkacak diye çok bekliyoruz ama hiçbir haber çıkmıyor. İsyan edesim geliyor, 'Niye benim çocuğumun katili çıkmıyor da başka cinayetler çözülüyor?' diye. Ama çıkmıyor. Çıkarmıyorlar mı, yoksa çalışma hafif mi geliyor, bilmiyoruz. Yeni bebeğimiz Tuğçe'nin bize bir hatırası. Tuğçe olsaydı bu olmazdı, adını Tuğçe koyacaktık, ablası çok etkilendi, o yüzden ismini Sude koyduk. Aynı Tuğçe'nin hareketleri. Bizim çocuklarımızın zanlısı elini kolunu sallaya sallaya geziyor ama biz her gün üzülüyoruz. Bayram geliyor, daha özel günler oluyor. Yılbaşı geliyor, Tuğçe'min tombalası hala duruyor. Çocuklarım okuldan veya başka yerden biraz gecikse hemen endişe edip korkuya kapılıyoruz. Bu zanlı tekrar böyle bir şey yapar diye de korkuyorum."

Ayşe Yıldırım, sandıkta sakladığı kızı Tuğçe'nin eşyalarından şemsiyesi, okul çantası, 4. sınıftaki kitap ve defterleri, ilçeden aldığı ancak henüz kullanamadığı günlük, matematik dersinde başarısından dolayı öğretmeninin ödül olarak verdiği oyuncak bebeği gözünden bile sakınıyor. Ayşe Yıldırım, "Bunları ben kimseye veremem, sobaya atarlar, yırtar atarlar diye veremiyorum. Ben onları hatırlayıp kendi kendime konuşuyorum" diyerek kızının katillerinin bulunacağı günü beklediğini söyledi.

Köy mezarlığında yan yana defnedilen Büşra ve Tuğçe'nin aileleri her fırsatta gidip kızlarının kabirlerinin başında dua ediyor. Büşra'nın mezar taşındaki, "Büşra idi benim adım. Okumaktı hep muradım. Daha çocukluğuma doyamadım, zalimin zulmüne uğradım" yazısı ise görenleri duygulandırıyor.

Bu arada çocukların kaybolduğu gün olan 21 Mart 2006 tarihi öğle saatlerinde havanın tamamen açık ve güneşli olması, uydu görüntülerinden Büşra ve Tuğçe'nin köyde nasıl kaybolduklarının tespit edilebileceği fikrini akıllara getirmişti.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler