Akdeniz Üniversitesi(AÜ) İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye’de kadavradan organ naklinin çok düşük olduğunu söyledi. Süleymanlar, devlet kontrolünde canlıdan İran, kadavradan ise Avrupa’daki modellerin uygulanabileceğini belirtti.
Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye’de yetişkin 7.5 milyon kişi de kronik böbrek yetmezliği olduğunu belirtti. Prof. Dr. Süleymanlar, 2.5 milyon kişinin hastalığının ise ilerleme özelliği olduğunu kaydetti.
Türkiye’de Batı ülkelerinden yüksek oranda kronik böbrek hastalığı olduğuna işaret eden Prof.Dr. Süleymanlar, şöyle konuştu: “Dernek olarak 22 yıldır kronik böbrek hastalığının takibini yapıyoruz. Son 3 yıldır yıllık yüzde 10’luk bir artış vardı. Son 1 yıldır bu hızın düştüğünü görüyoruz. Bundan mutluluk duyuyoruz. Sıklığın düşmesiyle birlikte belirli hızla devam eden hastalarımız var. Hastalık ülkemizde önemini koruyor. Bu hastalıkta şeker hastalığı ve tansiyonun önemi artıyor. Son 10 yıllık verilere göre, yüzde 10’larda olan şeker hastalığının şimdilerde yüzde 40’a çıktığını görüyoruz. Şeker hastalığı kronik böbrek yetmezliğinin oluşmasında en büyük etkenlerden biri. Bu da önemli bir durum. Ülkemiz için alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. İsmi tatlı ama kendisi sıkıntılı ve acı olan bir hastalık. Böbrek hastalığının temelinde yer alan bu resmi iyi okumamız gerekiyor.”
TUZ VE ŞEKERE DİKKAT EDİLMELİ
Türkiye’de her 3 kişiden birinin tansiyon hastası olduğunun altını çizen Prof.Dr. Süleymanlar, şunları söyledi: “Şeker ve tansiyon bir araya geldiğinde böbrek hastalıklarına yakalanma oranı yüzde 70’e çıkıyor. Ülke genelinde tedbir alırken şeker ve tansiyonla mücadeleyi önemsemeliyiz.”
Türkiye’de ortalama bir kişinin 18 gram tuz tükettiğini vurgulayan Prof.Dr. Süleymanlar, "Normalde 6 gram olması gereken oran, bizde 18 gram. Yüksek oranda tuz alımı, tansiyon, kalp ve böbrek hastalıkları riskini artırıyor. Sigara kullanımının azalması da böbrek hastalığı yönünden bizi rahatlatıyor” dedi.
Diyaliz ve transplantasyonun, böbrek yetmezliği tedavisinde kullanıldığını ifade eden Prof.Dr. Süleymanlar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu tedavi şekilleri olmazsa hastayı kısa sürede kaybedersiniz. Ülkemizde yaklaşık 60 bine yakın diyalize giren hasta var. Böbrek naklinde son 10 yıl içinde önemli bir mesafe kaydettik. Bu 10 yıl içinde 17 bine yakın nakil yapıldı. Yıllık diyaliz ve nakil gerektiren hasta sayısı 7 binlerle ifade edildiği bir ortamda nakil sayısının düşük olduğunu görüyoruz. Biz ancak diyalize giren 3 bin hastaya organ nakliyle şifa olabiliyoruz.”
YÜZDE 80 CANLIDAN NAKİL
Organ naklinin iki şekilde yapıldığını anlatan Prof.Dr. Süleymanlar, ülkemizde yapılan nakillerin yüzde 80’inin canlıdan olduğunu hatırlattı. Yüzde 20’lik bir naklin kadavradan yapıldığını vurgulayan Prof.Dr.Süleymanlar, Avrupa’da kadavranın, Türkiye’de ise canlı vericinin önde olduğunu belirtti.
Antalya’nın organ naklinin başkenti olduğuna değinen Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son yapılan organ bağışında Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmemiz de halkımızın duyarlılığını gösteriyor. Halkın konuya pozitif baktığını da göstermesi açısından önemliydi. Hastane kurmak, doktor yetiştirmek önemli ama organ bağışının da önemi azımsanmamalıdır. Topluma malolmuş bir sorunun çözümünü ancak toplum bulur. Halkımız bu konuya sahip çıkarsa, organ bağışı sayesinde diğer organ yetmezliklerinin de çözümünü bulabiliriz. Uzun soluklu programlarla organ naklinde daha da başarılı olabiliriz.”
Türkiye’de kadavradan organ bağışının düşük olduğuna vurgu yapan Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, İspanya’da milyon nüfus başına 38-40 bağış yapılırken, Türkiye'de 3.5 oranında kaldığını ifade etti. Bu oranın oldukça düşük olduğunu kaydeden Prof.Dr. Süleymanlar, kadavradan bağışın artırılması halinde birçok hastaya şifa olunabileceğine belirtti. Canlı vericide sıkıntının olmadığına değinen Prof.Dr. Süleymanlar, sözlerine şöyle devam etti: “Mevzuatımız çok geniş. Mevzuata eklenen yeni maddelerle geniş bir çerçeveye sahip olduk. Ülkemizde her türlü organ naklinde sıkıntı yok. Bunun daha ötesi organ ticaretine girebilir. Canlıdan nakilde sınır çizilmiştir. Daha ileri giderseniz etik kuralları çiğnemiş olursunuz. Ticari boyut ortaya çıktığı zaman işin keyfinin mucizevi tarafı kenara atılır, ticari meta haline gelir bunu da tasvip etmiyoruz. Akraba olmayan vericiler için 2010 yılından itibaren yönetmelik düzenlemesi yapıldı.”
ORGAN NAKLİNDE 'İRAN MODELİ'
Organ naklinde ülkelerin çeşitli sistemler kullandığını ifade eden Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, şunları söyledi: “İran modelinde alıcıların bir listesi var. Bir tarafta gönüllülerin listesi vardır. Alıcılar ile vericiler arasında kan, doku ve uygun koşul sağlandığı zaman devletin kontrolünde canlıdan nakil yapılıyor. Böylece çok fazla kadavraya ihtiyaç olmuyor. Böbrek veren kişiye devletin maddi destekleri var. Ödüllendiriliyor.Teşvik ediliyor. Bu canlılar arasındaki alışverişi devlet iyi takip ettiği zaman iyi bir çözüm olabilir. Ticaret haline getirmeden devletin kontrol altında yapılması gereken bir sistemdir.Toplumun bu konuya hem aklının hem yüreğinin yatması gerekir. Toplumun benimsemediğini yapamazsınız. Biz kadavrayı artıramıyoruz. Canlıda belli noktaya geldik. Yıllık 3 binlerde canlı nakil yapılıyor. Organ naklinin en az 5 binlerde olması gerekiyor. Hastalarımıza böylece ideal çözümü sunmuş oluruz. Kişiyi tüketici konumdan, üretici konuma getiriyorsunuz.”
DÜNYADAKİ SİSTEMLER DEĞERLENDİRİLMELİ
Kadavra konusunun önemsenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, “Organ naklinde bütün gücümüzü buraya vermeliyiz. Bu işi İran canlıdan, Belçika, İspanya kadavra kaynağı ile çözüyor. Bütün sistemleri hem tıbbi hem akademik ortamda hem de halkımızla paylaşarak orta noktayı yakalamalıyız” dedi.
2012 yılında canlıdan 2906 böbrek nakli yapıldığını hatırlatan Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, kadavrada nakil sayısının 300 olduğunu belirtti.
Prof.Dr. Süleymanlar, Sağlık Bakanlığı'nın bekleme listesinde 20 bin hastanın kayıtlı olduğunu, 2011 yılında diyalize 1.5 milyar dolar harcandığını sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz