Antalya’nın Kumluca ilçesinde çiftçilik yapan Mehmet Düngüllü, tarihe duyduğu ilgi nedeniyle dedelerinden kalan eserlerle evinin bir odasını müze haline getirdi. Özel müzede 300 yıllık arı kovanından ilk tarım aletlerine kadar 5 bin tarihi eser yer alıyor.
Kumluca’da iki katlı müstakil evinin giriş katını müzeye çeviren Mehmet Düngüllü (55), dedelerinden kalan tarihi eşyalarla yaklaşık 5 bin eserlik bir müze oluşturdu. Evinin önünü kağnı tekerlekleri ve demir tarım aletleri ile donatan Düngüllü, çevresindeki herkesin ilgisini görüyor.
ŞAŞIRTAN MÜZE
Evin dış kapısından içeri girer girmez tarihe yolculuk başlıyor. Merdiven boşluklarında sağlı sollu 1700’lü yıllardan kalma sıralanan tabak, çanak, çömlekler eve bir renk katıyor. Müzede bulunan eserlerden en yakın tarih 1970’li yıllardan. Birçok eserin tarihi tam olarak bilinmiyor. 300 yıllık ağaçtan oyulma arı kovanı, 100 yıllık el dokuma halılar, 100 yıllık ağaç sofra, 200 yıllık okka, Osmanlı’da ağırlık ölçümünde kullanılan ilk okka, ilk elle çevrilen gramofon ve çeşitli taş plaklar, gaz yağıyla yanan ocak ve idare fenerleri, kabzası altın kaplı doldurma tüfek, ilk tarım aletleri, 60 yıllık daktilo, Sümerler’den kaldığı iddia edilen kavrulmuş kahveyi soğutan kahve soğutma sistemi dikkat çekiyor. Müzede hayvanların saman yediği 300 yıllık alaf, Osmanlı’dan kalma hayvan çanı, altın kaplama üzengi, telefon, kürk, Osmanlı döneminden kalma çıkrık, dokuma araçları, hasatta kullanılan tarım aletleri, eski paralar, pullar, mutfak eşyaları, giyim ve kıyafetler dikkat çekiyor.
BABADAN OĞULA KALAN ESERLER
1967 yılından 1989 yılına kadar babasından kalma lokantayı işlettiğini anlatan evli ve iki çocuk babası emekli Mehmet Düngüllü, yıllarca lokantasında sergilediği eserleri ailesinin rızasını alarak evinin giriş katını müzeye dönüştürdüğünü söyledi. Nesilden nesile aktarılan tarihi eserleri koruduklarını belirten Düngüllü, şöyle konuştu: “Ben atalarımdan kalan eski tarihi yaşatmaya çalışıyorum. Gelenek babamdan sonra bana geçti. Şu an evimi müze haline dönüştürdüm ve yaşatıyorum. Eserler atılıp gitse çürüyecekti. Ama biz ailecek bunu yaşatmaya karar verdik. Ben ölürsem oğluma, oğlumdan da nesil nesil gidecek.”
Ailesinin kendisine her zaman destek olduğunu dile getiren Düngüllü, haftada iki kez temizlik yaptıklarını ve ziyaretçilere çeşitli ikramlarda bulunduklarını kaydetti. Müzesinde irili ufaklı 5 bin parça bulunduğunu aktaran Düngüllü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada dedelerimizin dedelerinin kullandığı eski malzemeler var. Okka, eski testere, halılar, bakırlar, radyolar, saatler, altın kabzalı dolma tüfek, hamur teknesi, yayık, kürek, dibek, 200 yıllık alaf, ilk daktilo dikkat çekenler. Kararlıyım ömrüm yettiği sürece bunu yaşatacağım. İlerleyen zamanda müzemi daha da büyütmeyi düşünüyorum. Kapımız ziyaret etmek isteyenlere açıktır.” Aynı zamanda seracılık yaptığını söyleyen Düngüllü, şunları söyledi: “Atalarımdan kaldığı için hiçbir eserimi herhangi bir yere bağışlamayı düşünmüyorum. Bunu kendim yaşatacağım. Burası benim tarihi evim oldu. Yasal olmayan bir tek eser bile yok. Bizim kendi tarihimizin eseri var burada.”
KURTULUŞ SAVAŞI YILLARININ AĞITI
Mehmet Düngüllü’nün 82 yaşındaki annesi Zeynep Düngüllü ise annesinin Kurtuluş Savaşı yıllarında yaktığı bir ağıtı okumasıyla dikkat çekti. ‘Ey Katranlar’ ağıtını annesinden öğrenen anne Düngüllü’nün birçok ağıtı ezbere okuduğu belirtildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz