Hatay’da 18 yıl önce tezkere günü firar ettiği iddia edilen ve Suriye topraklarında ölü olarak bulunan Batmanlı Piyade Er Nihat Özcan'ın ailesi, olayla ilgili Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından sivil soruşturma ile birlikte askeri soruşturma açıldığını, soruşturmaları takip edecek bir avukata ihtiyaçları olduğunu söyledi.
İddiaya göre, 18 yıl önce er Nihat Özcan, terhis olduğu gün firar ettikten sonra Suriye topraklarına kaçtı ve Türk ile Suriyeli askerlerin çatışması sırasında öldürüldü. Nihat Özcan’ın tartıştığı komutanı tarafından öldürüldüğünü ve karakoldan 3 kilometre uzaklıktaki Suriye topraklarına atıldığını iddia eden ailesi ise, hukuk mücadelesi başlattı. Batman’ın Beşiri ilçesinde ikamet eden ve çiftçilikle uğraşan Nihat Özcan’ın ailesi, konunun aydınlatılması için TBMM, Cumhurbaşkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi birçok yere müracaatta bulundu. Konunun askeri mahkemede görüldüğünü ve davayı takip edecek avukat bulamadıklarını belirten aile, askeri tutanaklarda Nihat Özcan’ın başarısından dolayı 2 bin 500 TL para ödülü ile ödüllendirildiğinin ve bunu asker arkadaşlarıyla paylaştığının yer aldığını söyledi. Askeri tutanaklarda oğullarının "köyleri yakıldığı için psikolojisinin bozulduğu ve bu yüzden firar ettiğinin" yer aldığını savunan aile, hiçbir zaman köyde ikamet etmediklerini ve evlerinin yakılmadığını dile getirdi.
Baba Fahrettin Özcan, oğlunun cenazesini almaya gittiğinde asker arkadaşlarıyla konuştuğunu ve oğlunun arkadaşlarının kendisine tuvalette öldürüldüğünü söylediğini ileri sürdü. Nihat Özcan’ın tansiyon hastası annesi Naime Özcan ise, “18 yıldır bu davanın peşindeyiz. Oğlumuzu öldürdüler, Suriye’ye attılar. Hakkımızı istiyoruz, oğlumun hakkı verilsin. Oğlumu şehit bile saymadılar, onu katlettiler" dedi.
"KALBİNDE MERHAMET OLAN BİR AVUKATIN BİZE YARDIM ETMESİNİ İSTİYORUZ"
Nihat Özcan’ın kardeşi Şehmus Özcan, ağabeyinin tezkere günü öldürüldüğünü ve firar süsü verildiğini iddia ederek, "Ağabeyimin tezkere günü öldürüldüğü tutanaklarda da bellidir. Ağabeyimin olaydan 4 gün önce hasta bir asker arkadaşı için komutanıyla tartıştığı ve tehdit edildiği tutanaklarda geçiyor. Topladığımız belgelere göre, ağabeyimi kesinlikle komutanı öldürmüştür. Bu olayın aydınlatılmasını istiyoruz. Son 1 yıldır konuyu takip edecek avukat arıyoruz yazışmaları takip etmek için ama kimse cesaret edip üstlenmiyor. Buradan avukatlara sesleniyorum; kalbinde merhamet olan bir avukatın bize yardım etmesini istiyoruz. Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından sivil soruşturma ile birlikte askeri soruşturma da açıldı. Soruşturmaları takip edecek bir avukata ihtiyacımız var. Bizim bu dava sonucundan beklentimiz, başkalarının çocuğu askerde öldürülmesin. Biz bu acıyı çektik, ailemiz dağıldı. Benim tüm arkadaşlarım avukat, müdür, bilim adamları oldular ama bu dava yüzünden ben okulu bırakmak zorunda kaldım. Annem tansiyon hastası oldu, halen tedavi görüyor. Bizim aileyi yok ettiler, başkalarının ailesi yok olmasın. Her kurumda iyisi de kötüsü de çıkabilir, biz burada devleti kötülemiyoruz. Biz sadece devletin içindeki bu tür komutanların görevden alınmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Olayın tamamen ortada olduğunu savunan Şehmus Özcan, raporda Suriye topraklarında öldürüldüğü iddia edilen ağabeyinin neden şehit statüsünde bulundurulmadığını da çok merak ettiklerini söyledi. Özcan, “Biz evlatlarımızı askere gönderirken güvenli ellerdedir diye düşünüyoruz. Tezkere günü öldürülüp, firar süsü veriliyor. Bin kişiye sorsunlar, teskere günü bir asker firar eder mi? Eğer öyle bir örnek varsa biz de bu durumu kabul ederiz. Tutanaklarda hangi silahla vurulduğu bellidir. Seri numarası bellidir. O seri numaralı silah hangi askere aitse kimin öldürdüğü ortaya çıkar. Suriye hükümetinin imzasız tutanaklarında, olay gecesinden önce çatışma yaşandığı ve ertesi gün cesedin bulunduğu yazılıyor. Bu güne kadar resmi yazışmalarda imzasız belge görmedim. Muhtemelen bu evrakları da o komutanların kendileri hazırlayıp mahkemeye sunmuşlar. Ama Suriye devletinin raporlarında hangi silahla vurulduğu bellidir” ifadelerini kullandı.
NİHAT ÖZCAN ANISINA 5 KATLI MEDRESE YAPILDI
Askerde namaz kıldığı için sürekli komutanından dayak yediği ve tehdit edildiği iddia edilen Nihat Özcan'ın kardeşi Şehmus Özcan, ağabeyinin anısına 5 katlı medrese yapıldığını söyledi. Özcan, “Ağabeyimin askerlik arkadaşları her ne kadar ifade vermekten korksalar da anlattıkları şuydu; sürekli namazında, niyazında olduğundan komutanı tarafından dövülüyordu. Bazen yarım saat, bir saat baygın kalıyormuş ve ona 'tezkereye gitsen de seni öldüreceğiz' deniliyormuş. O tehditlerle öldürüldü. Öldürüldüğü gün üzerinde Kur’an-ı Kerim'in çıktığı tutanaklarda yer alıyor. Ağabeyim namazında niyazında olduğu için biz de halkın desteği ile el birliğiyle onun anısına 5 katlı bir medrese yaptık. Şuan 35’e yakın kişi Kur’an-ı Kerim dersi görüyor. Yakında yine onun anısına bir caminin de temelini atacağız" dedi.
Ağabeyinin firar etmediğini ve öldürüldüğünü iddia eden Şehmus Özcan, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'den destek beklediklerini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz