ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AB ile müzakerelerin 2005 yılına bırakılması ile 15 değil, 25 ülkenin Türkiye'nin karşısında olacağını belirterek, "Bu ülkelerin arasında Kıbrıs da olur. 2005'e ertelenmesi Yunanistan'la sorunları çözme mükellefiyetini de önümüze getirecektir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan CHP Lideri Deniz Baykal, Kopenhag'daki sonucu ve hükümetin Kıbrıs konusundaki politikalarını değerlendirdi.
Bir süre önce Kopenhag'da gerçekleştirilen zirvenin Türkiye bakımından önemli gelişmelere yol açtığını belirten Baykal, bu zirvenin değerlendirmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti. Bu konuyu iktidar ve muhalefet olarak değerlendirmenin yanlış olacağını savunan Baykal, herkesin temenni ettiği olumlu bir çerçeveye sığılmamasının karşı karşıya bulunulan tablonun ağırlığından kaynaklanacağını söyledi.
TÜRKİYE'YE VERİLEN TARİH Kopenhag'a 2002 yılının Aralık ayında tarih almak için gittiklerini hatırlatan CHP Lideri Baykal, "Türkiye'nin tarih alma konusunda geçmiş AB uygulamaları dikkate alındığında çıkan tablo şudur; Türkiye 99 Helsinki Zirvesi'nde AB'ye bir aday ülke olarak kabul edilmiştir. Aday ülke kabul edilen Türkiye'nin 93 Kopenhag Kriterleri'ni karşılaması halinde Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlamaması için hiçbir neden yoktur. AB'de şimdi 15 ülke vardır. 10 tane ülke girmek üzeredir. Bu 25 ülkenin hiçbirisi aday ülke haline geldikten sonra üyelik müzakeresi için bir gün bile beklemek durumunda kalmamıştır. Türkiye adaysa ve Kopenhag kriterlerini karşılıyorsa, tarih almaması için hiçbir özel neden yoktur" diye konuştu.
Bu anlayışla 2003'de müzakerelerin başlatılması görüşüyle Kopenhag'a gittiklerini, bunu talep ettiklerini, ancak 2003 yılında başlama tarihini AB yöneticilerine kabul ettiremediklerini kaydetti.
Baykal, 2004 yılının ekim ayında hazırlanacak değerlendirme raporuna göre; eğer olumlu bir sonuç ortaya çıkarsa, fazla gecikmeden üyelik müzakerelerinin başlatılmasının söz konusu olduğunu, ancak bununla Türkiye'ye 2 yıllık bir bekleme süresi dayatıldığını belirtti.
Türkiye'nin bu zirveden tarih alması gerektiğini vurgulayan Baykal, "Almalıydık ama alamadık. Bu hükümete yönelik bir eleştiri değildir. Bu, Türkiye'nin meselesidir. Bu üzüntü verici bir saptamadır. Ben isterdim ki alınsın" ifadelerini kullandı.
Neden olmadığının anlaşılması gerektiğini işaret eden Baykal, "Biz niye olsun istiyorduk? Mesele sabırsızlık meselesi değildir. 2003'te üyelik müzakeresi başlaması ile 2005 yılında başlaması arasında Türkiye'nin aleyhine zamanın ötesinde büyük bir fark var. Eğer 2005'te üyelik müzakeresine geçersek 15 değil, karşımızda 25 ülke olacaktır. Bu ülkelerden birisi Kıbrıs olur. O zaman bize 'Yunanistan'la sorunlarınızı çözdünüz mü' diye soracaklar. 2005'e ertelenmesi Yunanistan'la sorunlarını çözme mükellefiyetini de önümüze getirecektir" dedi.
2004 yılının ortalarında Avrupa Parlamentosu'nun seçimi olacağını dile getiren Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Komisyonun üyeleri değişecek. Komisyonun başkanı değişecek. Bugün bize bu taahhütleri yapanlar gidecek, yerine başkaları gelecek. AB'nin komisyon başkanı olan zat, büyük bir ihtimalle parlamento tarafından seçilecek. Böylece hükümetlerin telkinlerine değil, seçmenin telkinlerine duyarlı bir komisyon ortaya çıkacaktır. Bütün bunlar yeni sorunların karşımıza çıkacağı anlamına gelir. 2003'ü başarmamız gerekiyordu, bunlardan kurtulmamız gerekiyordu. Bütün bunların çözülmesi şartını o dönemde arayacağız."
"Biz tarih beklerken, bize diyorlar ki 'Samimi misiniz? Bunları yaptınız ama bunlar uygulanacak mı?' Ben bundan büyük üzüntü duydum. Bunun başka hiçbir ülkeye uygulanmamasından, Türkiye'ye uygulanmasından bu Meclis'in bir üyesi olarak büyük ızdırap duydum" diyen Baykal, 'Yeni bir hükümet var, bu hükümetin anlayışını görelim' yaklaşımını da yadırgadığını söyledi.
Bu manzara karşısında hükümetin hızlı davranması ve konunun üzerine yürümeyi benimsemesi gerektiğine dikkat çeken Baykal, "2005'te bu olacak, inşallah olacak. Değindiğim sorunlarla el ele mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.
AB'NİN KIBRIS KONUSUNDAKİ TUTUMU Kıbrıs konusuna da değinen CHP Lideri Baykal, "Türkiye'yi ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakabilecek büyük bir haksızlıktır. Yıllarca 'Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamadan size üyelik için takvim verilmeyecek, Ege sorununu çözmeden üyelik takvimi verilmez' denmişti. İki ayrı toplum, iki ayrı millet, iki ayrı din, iki ayrı siyasi organizasyon 28 yıldır devam ediyor. Bu parçalanmış yapının parçalarından birini AB'ye almakta AB sakınca görmüyor. Bunu mantığa, vicdana uygun kabul etmek kesinlikle mümkün değildir" diye konuştu.
Türkiye'yi de oradaki tabloya yönlendirdiklerini iddia eden Baykal, "Çok da mesafe aldılar. Şimdi Türkiye, Kıbrıs'ın AB'ye girdiği bir tablo ile karşı karşıyadır. Kıbrıs, Londra ve Zürih Anlaşmaları ile kurulmuştur. Bu anlaşmaların yürürlüğü devam ediyor. Bu manzara karşısında bizi derinden yaralayan bir tabloyla karşı karşıyayız" dedi.
BAYKAL, YAŞAR YAKIŞ'I SERT BİR DİLLE ELEŞTİRDİ Dışişleri Bakanı'nın K,ıbrıs'la ilgili açıklamalarını da değerlendiren CHP Lideri Baykal, bu kritik ortamda, bir uluslararası senaryonun yönlendirilmek istendiği bir ortamda, Yakış'ın açıklamalarını üzüntü ile karşıladığını dile getirdi. Baykal, konuşmasına şöyle devam etti.
"Dünyada 6 milyar insan var. Bu sözleri söylememesi gereken Türkiye'nin Dışişleri Bakanı'dır. Bu sözler içimizde derin bir yara açmıştır. Bu sözlerin tahribatını nasıl yapacağız bilemiyorum. Bu anlaşmalar hala geçerli değil mi? Yoksa bu anlaşmalar değişti de bizim haberimiz mi yok? Yabancıların bile söylemeye cesaret edemediklerini siz nasıl söylersiniz? Türk Dışişleri Bakanı'nın görevi, böyle düşünenlere yanlış düşündüklerini anlatmaktır. Şimdiye kadar bu sözü Yunanlılar söyledi ve her defasında tepki aldı. Günün birinde bunu Türk Dışişleri Bakanı'nın söyleyeceğini onlar bile tahmin edemezdi."
Baykal, "Bu sözler niçin söylenmiştir? Niçin bunları söyleme ihtiyacı içine girmiştir? Bu sözler sıradan bir hata olmanın ötesinde kararlaştırılmış bir politikanın bir kilometre taşı olarak mı telaffuz edilmiştir? Bu planla bu sözlerin anlamı nedir? Bu planla ilgili düşünceleri olana mı mesaj vermek istiyorsunuz? Annan planının avukatlığını yapmak size mi düştü? Bu plan kabul edilmezse başımıza ne çıkacağını söyleyerek, felaket tellallığı yapmak size mi düştü?" dedi.
"Eğer Kıbrıslı Türkleri koruyacak gücünüz yoksa susmasını bileceksiniz" diyen CHP Lideri Baykal, bu düşüncelere sahip olan bakanın görevde bulunmasının hükümetin düşüncesini de ortaya koyduğunu savundu.
Türkiye'nin başkalarının baskı yapacağı bir Dışişleri Bakanı'na layık bir ülke olmadığını belirten Baykal, "Biz barış ve çözümü destekliyoruz. Türk toplumunun geleceğini tehlikeye düşürerek, ortaya atılan önerilere karşı çıkanlara hep birlikte direnmeliyiz. Türkiye'nin hakkını arayacak hükümetin bütün çalışmalarına destek vereceğiz. Önümüze sunulan, hükümetimizin kabul etmediği öneri daha da geliştirilerek kabul edilebilir bir noktaya çekilerek bir anlaşma sağlanırsa, bundan mutluluk duyarız. Türkiye'nin garantilerini ortaya koyan bir çözüm ortaya çıkarsa onaylarız" diye konuştu.
KKTC'ye zulümle uygulanan politikayı desteklemeyeceklerini vurgulayan Baykal, "200 bin kişiye sahip çıkamayacaksak, yazıklar olsun. Hükümetin bu doğrultuda atacağı adımlara destek olacağız. Gerekirse, KKTC halkına moral vermek için başbakanla beraber Kıbrıs'a gitmeyi de taahhüt ediyorum" diyerek sözlerine son verdi.