Türkiye’nin ötekileştirilmiş dezavantajlı gruplarının incelendiği, “Türkiye’de Öteki Olmak” sempozyumunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal, Türk Dil Kurumu’nun web sitesindeki sözlüğünde ‘müsait’ kelimesinin “Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” olarak tanımlanmasını, “Mücadele ettiğimiz eril zihniyet, uygunluk ifade eden ‘müsait’ gibi bir kelimeyi bile kadının cinselliğine bağlamakta beis görmüyor. TDK’nın da bunu yaygınlaştırması alarm çanları çaldırması gereken bir durum” şeklinde yorumladı.İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Türkiye’de Öteki Olmak başlıklı Ulusal Sosyoloji ve Sosyal Hizmet Sempozyumu’nda, Türkiye’nin ötekileştirilmiş dezavantajlı grupları; toplumsal cinsiyet, göç/sınır ve çocuk başlıkları çerçevesinde ele alındı. Ortadoğu’da devam eden savaşlar sonucu artan zorunlu göç ve mülteci hareketlerinin incelendiği sempozyumda kadın ve çocuğun dezavantajlı durumları üzerinde duruldu. Var olan toplumsal cinsiyet düzeni, asimetrik güç ilişkileri ve eşitsizlikler dahilinde kadın olmanın sırf kadınlıktan kaynaklanan dezavantajlı pozisyonlara yol açtığını belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal, “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ortamda kadınların, ekonomik, sosyal ve siyasal hayata eşit vatandaşlar olarak katılma imkanının olmadığını görüyoruz. Ev içinde ve iş yerinde şiddete maruz kalmak, istihdamda sorunlar yaşamak, hayatın her alanında tacize, tecavüze ve hayat hakkının elinden alınmasına uğramak ve siyasi temsilde nüfusuna oransal olarak yer alamamak gibi pek çok alanda kadınlar eşit vatandaşlar olarak yer almıyor. Kadınla ilgili en temel sorunlardan biri de kadının, ailenin ve erkeğin ‘namusu’ olarak görülmesi ve hem cinsel hem de her türlü davranışının toplumsal ve aile süzgeci tarafından kontrol edilerek hayatının kısıtlanması. Mücadele ettiğimiz eril zihniyet uygunluk ifade eden ‘müsait’ gibi bir kelimeyi bile kadının cinselliğine bağlayarak tartışmakta beis görmüyor. Türk Dili Kurumu’nun da bunu yaygınlaştırıyor olması alarm çanları çaldırması gereken bir durum” şeklinde konuştu.“ÖTEKİLEŞTİRİLME TDK KAVRAMLARINDAN ÇIKARILMALI”Öteki kavramının ortadan kalkması için geliştirilecek politikaların yanı sıra eğitime de önem verilmesi gerektiğinin altını çizen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, “Ötekileştirme, Türkiye gibi gelişmekte olan bütün dünya ülkelerinin temel sorunu. Türkiye’nin geleneklerinden kaynaklı birtakım sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Ülkemizde özellikle erkeklerin bu konuda ilkokuldan başlayarak yetiştirilmesi ve ötekileştirilme kavramanın Türk Dil Kurumu kavramlarından çıkarılması için hamlelerin yapılması gerekiyor” dedi.YENİ BİR ÖTEKİLEŞTİRME: GÖÇMEN KADINTürkiye’de Suriye’den gelen göçmen kadınlar için ciddi bir farkındalık oluşturmak gerektiğini belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü öğretim görevlisi Deniz Parlak, kadına yönelik bakış açısının göçmenlik olgusuyla birleştiğinde yeni bir ötekileştirmeyi doğurduğunu söyledi. Türkiye’de özellikle son dönemde ‘biz’ ve ‘onlar’ olarak iki farklı zeminin oluştuğunu belirten Parlak, “Son dönemde yaşanan güncel sorunlar toplumsal olarak bir arada olmayı içselleştirmememizden kaynaklanıyor. Mülteciler ve göçmenler Türkiye’deki öteki kavramının en yıkıcı boyutlarını yaşayan kesimlerden biri. Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye girişiyle beraber Suriyeli mülteci kadınların fuhuşa itildiğini ve ikinci eş olarak aileye girdiğini biliyoruz. Kadına yönelik bakış açısı, göçmenlik olgusuyla birleştiğinde yeni bir ötekileştirme ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.“ÜNİVERSİTELER ÖTEKİLEŞTİRME SORUNUNU CESURCA TARTIŞMALI”Farklı yaşam biçimleri ve düşünceleri olan insanların topluma entegre olmakta zorlandığını ve böylelikle ötekileştirildiğini belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, üniversitelere düşen göreve vurgu yaptı. Üniversitelerin, insanları ötekileştirmeden yaşama konusuna dikkat çekmesi gerektiğini belirten Rektörü Üçtuğ, “Toplum içinde bazen inançlı bir kişi kendini öteki gibi hissederken bazen de inançsız bir kişi kendini öteki olarak görebiliyor. LGBTİ bireyler, göçmenler ve kadınlar çoğunlukla kendilerini öteki gibi hissediyor. Çeşitli araştırmalar gösteriyor ki insanlar kendilerinden olmayanla aynı apartmanda oturmak bile istemiyor. Bu nedenle üniversiteler, ötekileştirme sorununu görmezden gelmeden cesurca tartışmalı. Bu akademik tartışmalardan çıkan fikirler, topluma ışık tutacak” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz