Vücuttaki en hareketli eklem olması nedeniyle, çıkıklarının yüzde 50’sinden fazlasının omuz ekleminde oluştuğunu belirten Doç. Dr. Gem, bunun en sık nedeninin ise spor yaralanmaları ve travmalar olduğunu söyledi. Doç. Dr. Gem, “Omuz çıkıklarının oluşum mekanizması, kol açık iken düşme veya omuzun dışa doğru zorlanmasıdır. Bunun dışında eklem gevşekliği ya da epilepsi gibi bazı hastalıklar nedeniyle de görülebilir. Omuz çıkıkları, oluş mekanizması, çıkığın süresi ve çıkığın yönüne göre bazı farklılıklar göstermektedir. Oluş mekanizmasına göre travmaya bağlı veya bağlı olmayan, süresine göre akut veya kronik olan, yönüne göre ise öne, arkaya, aşağıya ya da istemli denen çıkıklar şeklinde ortaya çıkar. En sık rastlanan çıkık, kolun ve omuzun yana açık ve dışa dönük olanıdır. Bu da en sık genç ve aktif kişilerde görülmektedir. Tekrarlama oranı ise yüzde 90 civarındadır. 3 haftadan fazla süren çıkıklar kronik olarak adlandırılır. İstemli çıkıklar daha çok eklem gevşekliği ve genelde psikiyatrik rahatsızlığı olan hastalarda görülmektedir. Travmaya bağlı, aniden gelişen ilk omuz çıkığı oldukça ağrılıdır. Bu hastalarda omuz eklemi hareketleri kısıtlanır. Bazı sinir yaralanmaları da oluşabilir. Ayrıca omuzda, çıkığa bağlı şekil bozuklukları ve kemiklerde belirginleşmeler olabilir. Tekrarlayan omuz çıkıklarında, hastaların günlük aktiviteleri sırasında omuzlarının çıkacakmış hissi ve buna bağlı güvensizlik oluşabilir. Bu durum da yaşam kalitesini oldukça düşürür, hasta yardıma ihtiyaç duyabilir” dedi.
Omuz çıkıklarında tedavi seçeneklerinin çıkığın tipine ve hastaya göre değiştiğini aktaran Doç. Dr. Gem, “Bazı durumlarda özel hareketlerle omuz yerine yerleştirilir ve bandaj sarılır. Bazı durumlarda ise açık veya kapalı cerrahi tedavi, fizik tedavi ve egzersizler gerekebilir. Travma sonucu ilk çıkık gelişen hastalar uyutularak belirli manevralarla omuzları yerine yerleştirilir ve bir hafta bandajda tutularak duruma göre ileri bir tedavi yöntemi yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Eklem gevşekliği olan hastalarda daha çok fizik tedavi ve omuz kaslarını güçlendirecek egzersizler tercih edilir. Tekrarlayan omuz çıkıklarında omuzu yerinde tutan yapılarda yırtılmalar ve bozulmalar gelişebildiğinden cerrahi tedaviye karar verilebilir. Cerrahi, halk arasında kapalı olarak bilinen artroskopik olarak yapılabilmektedir. Artroskopik yöntemde, özel alet ve kameralarla omuz eklemine açılan bir cm’den küçük kesilerle yırtılan dokuların eriyebilen vidalar ile onarımı yapılır. Bu yöntem daha hızlı iyileşme sağlamakta, hastanede yatış süresini kısaltmakta ve estetik kaygıları da ortadan kaldırmaktadır. Açık ameliyatlar ise kronik omuz çıkıklarında, kemik defektleri veya kırığın eşlik ettiği durumlarda uygulanmakladır” diye konuştu.
Artroskopik cerrahi yapılan hastaların, bir gün sonra taburcu edilebildiğini ve iyileşme sürecinin fizyoterapist eşliğinde 4-6 hafta sürebildiğini aktaran Doç. Dr. Gem, şöyle devam etti:
“Omuz sertliğini önlemek için pasif egzersizler yapıldıktan sonra aktif ve omuz kaslarını güçlendirici egzersizlere geçilebilmektedir. İyileşme sürecinde, hasta enfeksiyondan korunmak için belirli aralıklarda pansuman yaptırmalı ve doktorun önerdiği şekilde antibiyotik tedavisine devam etmelidir. Bu süre zarfında hastalar günlük yaşam aktivitelerinde yardıma ihtiyaç duyabilir. Ayrıca bu hastaların ağır yük taşımamaları ve kollarını dışa doğru zorlayıcı hareketlerden kaçınmaları gerekir. Hastalar, omuz cerrahisi konusunda deneyimli bir ortopedi uzmanı ve fizyoterapist kontrolünde 6-8 hafta sonra omuzu aşırı zorlamamak kaydıyla sportif aktivitelerine dönebilirler. Boks, güreş gibi kontakt temas ya da omuz çıkığı riski yüksek sporlara ise 4-6 ay sonra yine doktor gözetimi ve onayı dahilinde dönebilirler.”