Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015'te tecavüz girşimine direndiği için öldürülen Özgecan Aslan için yapılan davanın ilk duruşması Mersin'in Tarsus ilçesinde Tarsus Adliyesi Konferans Salonu'nda başlandı. Duruşmaya Özgecan Aslan'ın ailesinden kimse katılmazken, aileyi amcası Yaşasın Aslan temsil etti. Özgecan Aslan'ın zanlılarının hakim karşısına çıktığı duruşmada adliye bahçesinde yüzlerce avukat ve bazı STK'ların temsilcileri yerini aldı. Özgecan Aslan'ın katil zanlıları Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe adliyeye yoğun güvenlik önlemleri altında sabaha karşı karanlıkta gizlice getirildi.
ÖZGECAN ASLAN DAVASININ FOTO GALERİSİ İÇİN TIKLAYIN
1000 POLİS GÖREV YAPIYOR
Türkiye'de infial yaratan Özgecan cinayetiyle ilgili hukukçular ve sivil toplum örgütlerinin davayı yakından takip edeceklerini haftalar öncesinden açıklaması nedeniyle Tarsus'a Mersin'den takviye polis gönderildi. Yaklaşık 1000 polis, adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı. Önlemler çerçevesinde polis, Tarsus Adliyesi'nin dışında iki ayrı arama noktası oluşturarak adliyeye gelenler üst aramasından sonra bahçeye alındı. Alınan tedbirler kapsamında adliye çevresinde ambulans, itfaiye ve TOMA'lar hazır bekletildi. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı'nın aldığı kararla da adliyede Özgecan Aslan dışında başka hiçbir davanın duruşması yapılmadığı için başka kişiler de binaya giremedi.
ZANLILAR ADLİYEDE
Sanıkların duruşma günü mahkemeye getirilmeden bulundukları cezaevlerine yapılacak SEGBİS bağlantısı ile ifadelerinin alınması planlanan ancak avukatların itirazı üzerine duruşma salonunda hazır bulundurulan Ahmet Suphi Altındöken, Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe de tutuklu oldukları Adana, Gaziantep ve Osmaniye'deki cezaevlerinden adliyeye getirildi. Zanlıların güvenlik gerekçesiyle saat 05.00 sıralarında cezaevi ring araçlarıyla adliyeye getirildikleri belirtildi.
TÜRKİYE'NİN HER YERİNDEN GELDİLER
Davaya müdahil olmak için Mersin Barosu'na başvuran yüzlerce avukat ile davayı takip etmek isteyen sivil toplum örgütleri de duruşma öncesinden adliyeye geldi. Türkiye'nin hemen hemen her ilinden gelen avukat ve vatandaşlar adliye bahçesinde yoğunluk oluştururken, Büyükşehir ile Tarsus Belediyesi de bahçede stant kurup çay ve simit ikramında bulundu. Ayrıca, insanların sıcaktan etkilenmemesi için bahçenin bazı noktalarına büyük şemsiyeler yerleştirdi.
İNDİRİM UYGULANMASIN
Adliye bahçesinde toplanan çeşitli sivil toplum örgütlerinden yaklaşık 1000 kişi Özgecan Aslan'ın öldürülmesini protesto etti. Örgütlerin temsilcileri burada yaptıkları açıklamada Özgecan'ın katil zanlılarına iyi hal indirimi yapılmaması ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirtirken, kadın cinayetlerini kınadı.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETTLERİ İSTENİYOR
Ahmet Suphi Altındöken'in 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe'nin ise 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandıkları davanın ilk duruşması Başkanlığını Ercan Kumhak'ın yaptığı, Nesibe Çınar ve Fatma Serpil Aydın'ın hakim üye olduğu Tarsus 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde saat 09.20'de başladı.
ARALARINA ASKER OTURDU
Mahkeme salonunun yetersiz olması nedeniyle duruşma Tarsus Adliyesi'nin 6'ıncı katındaki konferans salonunda yapıldı. Duruşma, 2 kamera tarafından kaydedilirken, çok sayıda polis ve avukat 108 kişilik salonu hınca hınç doldurdu. 13 jandarma salona ilk olarak sanıklardan Ahmet Suphi Altındöken'i getirdi. Ardından da Necmittin Altındöken ile Fatih Gökçe salona alındı. Daha sonra askerler sanıkların arasına oturdu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, zanlılardan Suphi Altındöklen sabıkasının olmadığını ifade edeken, mahkemede çeşitli suçlardan sabıkası olduğu belirtildi. Ardından mahkeme tarafından daha önce hazırlanan olayın oluş şeklinin anlatıldığı bant kaydı dinletildi. Cumhuriyet Savcısı Erol Kaplan'ın mütalaasını okumasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
AĞLAYARAK SAVUNMA YAPTI
Hiçbir avukatın savunmak istemediği ancak Mersin Barosu tarafından yasalar gereği Suphi Altındöken için atanan avukat Kamil Veliak, Necmittin Altındöken için atanan İbrahim Kaplan ile Fatih Gökçe için atanan avukat Nazmi Karataylı da duruşmada hazır bulundu.
İlk savunmayı Suphi Altındöken yaptı. Ağlayarak savunma yapan Altındöken, Özgecan'ı alışveriş merkezinin önünden aldığını daha sonra ileride başka yola saptığı sırada Özgecan'ın 'Neden başka yola sapıyorsun?' diyerek kendisine arkadan vurduğunu öne sürerek şunları söyledi:
"Minibüsü ıssız bir yere çektim. Arkaya geçip kendisine yumruk attım o da benim yüzümü tırmaladı. Daha sonra 12 yıllık arkadaşım Fatih Gökçe'yi arayarak 'Başım belada' dedim. Geldi, maktule bir baktı, sonra arkadaşı Osman'ı arayıp benzin istedi. Buluşmak üzere ayrıldık, ben eve gittim. Babamı aradım, benim eve geçtik, elimi yüzümü temizledim. Eşim yüzümü görünce ne olduğunu sordu ben de kavga ettiğimi söyledim."
MAHKEME BAŞKANI O HAREKETE KIZDI VE TEPKİ GÖSTERDİ
Suphi Altındöken'in savunma yaparken sık sık ağlamasına tepki gösteren Mahkeme Başkanı Ercan Kumhak, "Ağlamayı geçelim, devam edelim" dedi. Daha sonra Altındöken, savunmasına devam ederek şöyle konuştu:
ARKADAŞI FATİH'İ SUÇLADI
"İlk kez burada söylüyorum. Fatih arabadan inerken kemerini sıkıp fermuarını çekti. Fatih, 'Öldürmemiz lazım' dedi. Ben de bıçağı aldım boğazına sapladım. 'Hadi gidiyoruz' dedik, babam 'Nereye?' dedi. Fatih de 'Pikniğe gidiyoruz mangal yakarız' diye espri yaptı. Fatih soğukkanlıydı. O sırada Fatih yüzümün tırmalandığını görünce, 'Oğlum sen kimliğini parmaklarına bırakmışsın, suç delili tırnakları. Ellerini keselim sen orada büyük delil bıraktın' dedi. Bunun üzerine ellerini bilek hizasından bıçakla kestim. Ellerini alıp evin alt katındaki tuvaletin klozetine sakladım. Bana 'Kız güzelmiş' dedi, 'Sen bir şey mi yaptın?' dedim. 'Sus sesini çıkarma yoksa seni ihbar ederim' dedi. Daha sonra ayrı arabalarla yola çıktık. Fatih arayıp üniversitenin oraya çağırdı. Orada buluşup onun aracını takip ettim. Bir yerde durduk ve cesedi indirdim. Fatih bana 'Benzini getir' dedi, ben öyle bir niyetim olmadığı için benzin şişesini kasten düşürerek, 'Yakmayalım' dedim, o ısrar etti. Ertesi gün buluştuğumuzda Fatih, 'Bak, dün otobüste kıza öyle yaklaştığımı söylersen çoluğunu çocuğunu kaçırırım' dedi. Ben maktule cinsel saldırıda bulunmadım."
KADEM'E TEPKİ
Duruşma devam ederken, adliye bahçesinde Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile diğer kadın dernekleri arasında tartışma çıktı. KADEM'in açıklama yapmak istemesine, diğer kadın dernek ve platform üyeleri karşı çıktı. Kadın cinayetlerinin sorumlusunun Ak Parti hükümeti olduğunu ve KADEM'in de Ak Parti'ye yakın bir sivil toplum kuruluşu olduğunu öne süren kadınlar ile KADEM üyeleri arasında arbede yaşandı. Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Salim Çakan, megafonla taraflara seslenerek sükunete davet ederken, tarafları araya giren çevik kuvvet polisi ayırdı.
Öte yandan MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, Tarsus Belediye Başkanı MHP'li Şevket Can ile Birleşik Kamu- İş Sendikası Hasan Kütük de adliye bahçesine gelerek yaptıkları açıklamada Özgecan'ın öldürülmesi kınadıklarını söylediler.
'ÖNCE BOĞAZINI, SONRA ELLERİNİ KESTİM'
Duruşma devam ederken, avukatlardan Bülent Duman, içeride silahlı polislerin bulunmasının kanuna aykırı olduğunu belirtip bu konunun tutanağa geçirilmesini istedi. Ancak mahkeme başkanı salonda polis ve jandarmanın içeride güvenlik için silahla bulunabileceğini ve bunun da yasalarda mevcut olduğunu belirtip Duman'ın istemini reddetti.
Daha sonra Suphi Altındöken'in savcılıktaki ifadesi banttan okundu. Ardından savunmasına devam eden Altındöken, yine arkadaşı Fatih Gökçe'yi suçlayarak, "Fatih'in yönlendirmesiyle önce boğazını kestim, ardından da bileklerini kestim" dedi.
Sanığın, savunmasında Özgecan'ın kendisine Mersin'e götürmesi için 100 lira teklif ettiğini söylemesi üzerine Savcı Erol Kaplan, 'İnip taksiye de binebilirdi. Neden 100 lira vermeyi önerdi?' diye sordu. Sanık Altındöken, "Bilmiyorum. Ters yöne saptığımda önce tepki vermedi. Bayağı gidince tepki verdi" diye konuştu.
ÖZGECAN BİBER GAZI SIKMIŞ
Bacaklarında izler olduğunu ve bunun nedeninin sorulması üzerine Suphi Altındöken, izlerin Özgecan'ın kendisini tekmelemesinden kaynaklandığını söyledi. Bu sırada üye hakimlerden Nesibe Çınar, Özgecan'ın yüzüne biber gazı sıkıp sıkmadığını sordu. 'Biber gazını sıktı ama isabet etmedi' diyen Suphi Altındöken daha sonra mahkeme başkanı Ercan Kumhak'a dönüp "İyi dinleyin" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Kumhak, Altındöken'i saygılı olması için uyararak, bir hakimle bu şekilde konuşamayacağını söyledi.
"TECAVÜZ VE ÖLDÜRME NİYETİM YOKTU"
İfadesine eklemeler de yapan sanık Suphi Altındöken, Özgecan'ın kendisine mahkemede söyleyemediği sözler söylediğini öne sürdü. Hakimlerin ve avukatların bu sözleri açıklamasını istemesi üzerine Altındöken, "Bana şerefsiz ve köpek diye hakaret etti" dedi. Bu sözler, salonda uğultulara neden olurken, sanık Altındöken, "Benim kesinlikle tecavüz etme ve öldürme niyetim yoktu. Fatih'e 'Hastaneye götürelim' dedim" diye savunmasına devam etti.
BUNLARI YAPIP NASIL AĞLIYORSUN?
Müdahil avukatlardan biri Suphi Altındöken'e, "Fatih'in fermuarını çekip kemerini düzeltmesi ne anlama geliyor?' diye sordu. Altındöken, bu soruya, "Cinsel bir şey yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum ama yeltendiğini biliyorum. Kendisine de sordum yapmadığını söyledi" diye yanıt verdi.
Daha sonra bir kadın avukat, "Senin çoluk çocuğun var mı? Boğazını kesip ellerini keserken neler hissettin? Bunları yapıp şimdi nasıl ağlıyorsun?" diye sorması üzerine ise Altındöken, "Allah kimseye o anı yaşatmasın. Panik halindeydim, ne yaptığımı bilmiyordum. Ben de çoluk çocuk sahibiyim" dedi.
Mahkeme heyeti daha sonra, duruşmaya 1.5 saat ara verirken, güvenlik güçlerine de bu sürede sanıkların ayrı yerlerde tutulması talimatını verdi.
FATİH GÖKÇE'NİN AVUKATINA TEPKİ
Sanıklardan Fatih Gökçe'nin avukatı Nazmi Karataylı'nın baro tarafından atanmayıp Gökçe'nin savunmasını kendi isteğiyle üstlendiği, Suphi Altındöken ile babası Necmittin'in avukatlarının ise Mersin Barosu tarafından yasa gereği atandığı belirlendi.
Duruşmaya ara verilmesi üzerine Tarsus Adliyesi'nin kafeteryasının balkonunda bahçedekileri izleyen sanık avukatı Nazmi Karataylı'yı gören Pir Sultan Abdal Derneği Tarsus Şube Başkanı Cuma Erçe, "Nazmi, defol oradan. Sabahtan beri oradan millete bakarak herkesi tahrik ediyorsun' diyerek tepki gösterdi. Bu tepki üzerine Mersin Barosu Tarsus Temsilcisi avukat Duran Çalışır, Nazmi Karataylı'yı kolundan çekerek içeri aldı.
Bu gelişmenin ardından adliyeden çıkıp bahçeye inen Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen ise, Erçe ve beraberindekilere açıklama yaparak, "Her suçlunun savunma hakkı vardır. İllaki bir avukat onu savunacak. O yüzden tepkinizi avukatlara değil katil zanlılarına göstermenizi rica ediyoruz. Lütfen sakin olun" diye konuştu.
'OLAYI, SOĞUKKANLILIKLA ANLATTI'
Alpay Antmen, daha sonra gazetecilere duruşmayı değerlendirdi. Antmen, şunları söyledi:
"Yaklaşık 700 civarında avukat Mersin Barosu'nun listesinde yetki belgesi için başvurdular. Bugün de salonda en az 150 avukat ayakta ve oturarak davayı takip ediyorlar. İlk anda kimlik tespitlerinden sonra sanık Suphi'nin sorgusu ve savunmaları yapıldı. Suphi olayı soğukkanlılıkla anlattı. Ağladı ama bunu biraz da iyi niyet indirimi için düşündüğü, kendince bir yol ve yöntem. Ama savunmalardaki verdiği detaylar bunun pek de işe yaramayacağını gösteriyor."
İleri aşamada dava ile ilgili önemli detayların ortaya çıkacağını kaydeden Antmen, "Sanık Fatih Gökçe'nin savunması alınırken daha da açıklığa kavuşacak her şey. Sanık Suphi Altındöken, Fatih'in kendisini suça yoğunluklu olarak azmettirdiğini, hatta belki de bir cinsel saldırıda bulunmuş olabileceğini ya da buna yeltendiğini söyleyecek ifadelerde de bulundu. Yani dava daha önemli bir boyut kazanacak" diye konuştu.
ATICI, DURUŞMADAN FOTOĞRAF PAYLAŞTI
Duruşmayı takip edenler arasında CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da yer aldı. Duruşma süresince attığı tweetler ile salondaki gelişmeleri paylaştı. Atıcı, "Özgecan'ın katili şimdi de Özgecan'ı nasıl yaktığını anlatıyor. Kanımız dondu" tweeti ile de Suphi Altındöken'in askerler arasında ifade verirken çektiği bir fotoğrafı paylaştı.
TWİTTER'DA İKİNCİ SIRADA
Özgecan Aslan'ın Tarsus 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın görülmeye başlamasının ardından Twitter kullanıcıları #ÖzgecanAslan hashtagı ile tweet atmaya başladı. Saat 14.00 itibariyle Twitter'den 22 bin 458 kullanıcı #ÖzgecanAslan hashtagı ile 37 bin 110 tweet attı. Bu rakam, gün içinde dünyada en çok tweet atılan 2'inci, Türkiye'de ise birinci konu oldu.
POLİS, ETTEN DUVAR ÖRDÜ
Öte yandan adliye bahçesinde KADEM ile diğer sivil toplum örgütlerinin birbirlerine laf atması devam ediyor. Zaman zaman da tartışmaların yaşanması üzerine polis, KADEM ile diğer sivil toplum örgütleri arasında polis etten duvar oluşturuldu.
ÖZGECAN ASLAN CİNAYETİ
Özgecan Aslan Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015'te tecavüz girişimine direndiği için bir minibüste öldürülen üniversite öğrencisi. Aslan'ın yanmış bedeni 13 Şubat 2015 günü suçu beraberindeki iki kişiyle işlediğini itiraf eden kişinin jandarma ekiplerini olay yerine götürmesi ile bulundu.
Özgecan Aslan cinayetinin ortaya çıkması Türkiye çapında olayın ortaya çıktığı gün ve takip eden günlerde öfkeye ve gösterilere yol açtı. Binlerce kadın, muhafazakar olmayan kadınların tecavüzüne, şiddet görmesine ve öldürülmesine hükumetten yeterli tepkinin gelmemesiyle bu durumun normalleşmesi gerekçesiyle sokaklara döküldü. Gösterilerde kadına karşı şiddetle ilgili daha güçlü tedbirlerin alınması istendi. Olay sosyal medyada da büyük ilgi gördü ve ülke çapında pek çok gösterinin düzenlendiği 16 Şubat günü "Kara Pazartesi" olarak anıldı ve kadınların yaşadıkları taciz olaylarına sessiz kalmayarak anlatmaları istendi.
Özgecan Aslan, Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1'inci sınıf öğrencisiydi. Mersin'de doğup büyüdü ve psikolog olmak istiyordu. Ailesi onu bu konuda destekledi. Özgecan, okuduğu vakıf üniversitesinden yüzde 50 burs kazanmasına karşın annesi Songül Aslan, kızının eğitimi için kendisine bir iş buldu. Özgecan'ın planları arasında yaz tatillerinde Kuzey Kıbrıs'ta bir otelde çalışmak da vardı. Böylelikle kendisi de eğitimi için bir miktar para kazanarak ailesine yardımcı olabilecekti.
Cinayeti işlediğini itiraf eden Suphi Altındöken ve ona cinayette yardım eden babası ise Tarsus'un zengin ailelerinden biriydi. Kuyumculuk işlerinde iflas ettikten sonra baba ve oğul minibüs şoförlüğü yapmaya başladılar. Baba Necmettin Altındöken'in de olaydan önce polis kayıtlarında kaçakçılıktan sabıkası olduğu ve kısa süre önce bir trafik kazasına karıştığı belirlendi.
Özgecan'ın arkadaşlarının iddiasına göre minibüslere binmek her zaman zordu. Yolculuk sırasında aynalardan bakan şoförler ve yolcular tarafından sürekli izlenmeleri bu yolu kullanmak zorunda olan öğrenciler arasında korku yaratıyordu.
Cinayetin yaşandığı 11 Şubat 2015 tarihinde Özgecan Aslan, okuldan çıktıktan sonra Tarsus'ta bir alışveriş merkezinde arkadaşıyla birlikteydi. Alışveriş merkezinde arkadaşından ayrıldı ve ikamet ettiği Mersin'e gitmek için şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. O saatten sonra Özgecan Aslan'dan haber alınamayınca 11 Şubat 2015'te ailesi tarafından polise kayıp olduğu yönünde dilekçe verildi. Bu tarihten itibaren, kayıp olan Özgecan Aslan’ı arayan jandarmanın, kendilerine yol soran bir minibüsten şüphelenmesi üzerine yapılan aramada minibüsün içinde kan izlerine rastlandı. Jandarma bu kişileri yakaladı. Ancak yapılan sorguda bir sonuca varılamadı ve şüpheliler serbest bırakıldı.
Minibüste bulunan kadın şapkasının Özgecan Aslan’a ait olduğu Özgecan'ın babası tarafından teşhis edilmesi üzerine Jandarma, minibüsü yeniden incelemeye aldı. Yeniden sorguya alınan 2 şüpheli, (Suphi Altındöken'in baba ve arkadaşı) cinayeti itiraf ettiler ve 3. bir kişinin de kendilerine yardım ettiklerini söylediler. Böylece 3. kişi Suphi Altındöken'in aranması süreci başladı.
Haberlerde ve minibüs şoförünün ifadesinde yer aldığını göre Özgecan Aslan, şoför Suphi Altındöken, Mersin’e D-400 karayolundan gitmesi gerekirken güzergah değiştirerek Tarsus - Mersin Otoyolu'na doğru saptı. Sürücünün güzergahını değiştirmesinden ‘kaçırılıp başına kötü bir şey geleceğini’ anlayan ve tepki gösteren Özgecan, şoförle tartıştı. Tecavüz girişiminde bulunan Suphi Altındöken'e Özgecan biber gazı kullanarak engel olmaya çalıştı. Ancak bunun ardından Suphi Altındöken tarafından birkaç kez bıçaklandı ve demir çubukla öldüresiye dövüldü. Tarsus'a geri dönen zanlı olayı babasına ve bir arkadaşına anlattı ve yardım istedi. Üç kişi olay yerine döndüler ve Özgecan Aslan'ın cesedini ormanda ateşe verdiler. Özgecan'ın direndiği sırada zanlı Suphi Altındöken'in yüzüne tırnaklarını geçirmesi nedeniyle bu üç kişi Özgecan'ın ellerini keserek, olası bir DNA tespitinde bir eşleşmenin önüne geçmek istediler. Özgecan'ın tecavüze uğrayıp uğramadığı hakkında ise yapılan araştırmalar sonucu belli olacak.
Zanlıların tümünün yakalanmasından sonra polise verdikleri sonucu Özgecan'ın cesedi Cinderesi yatağında yüzünün ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulundu. Tarsus Devlet Hastanesi'ne kaldırılan ceset yandığı için kimlik tespiti Özgecan'ın kıyafetleri üzerinden yapılabildi.
Yakalanan Suphi Altındöken, suçunu itiraf etti ve babası ile arkadaşının kendine yardım ettiğini söyledi. Altındöken sorgu sırasında çok soğukkanlı ve sakin bir tavır sergiledi.
Türk hukuk sistemine göre davanın başlayabilmesi için şüpheliyi savunacak bir avukat olması gerekiyor. Ancak, Mersin Barosu'nun 1.600 avukatı "böyle bir caninin yanında olmak istemediklerini" beyan etti ve baro da davaya avukat vermeyi reddetti. Sorgulama aşamasında yer alan iki avukattan birisi şüphelilerin akrabası, diğeri de olayın iç yüzünü öğrendikten sonra desteğini çeken bir avukat olunca şüpheliler mahkemeye gönderilemedi.
16 Şubat 2015 günü şüpheli Suphi Altındöken, ifadesinde değişikliğe giderek cinsel saldırı niyeti olmadan ve alkol etkisi altında bu suçu işlediğini söyledi. Altındöken, amacının Özgecan Aslan'ı kısa yoldan eve götürmek olduğunu, ancak Özgecan kendisine saldırınca onunla konuşmak için aracın arkasına doğru gittiğini söyleyerek ifadesini değiştirdi.
Özgecan'a ait otopsi raporu olduğu iddia edilen bilgiler 22 Şubat 2015 tarihinde basında yer almıştır. Hazırlanan iddianamede katil zanlıları için ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenmiştir. İddianame 14 Nisan 2015 tarihinde Tarsus 1’ nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davaya bakan savcı iddianamede cezada indirim yapılmamasını ve alt sınırdan uzaklaşılarak, üst sınırdan ceza verilmesini istedi