Cumhuriyet yazarlarından Özgür Mumcu'nun 10 ay önce yayınlanan 'Zalim ve korkak' başlıklı köşe yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddasıyla yargılanmasına başlandı.
İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenen tutuksuz sanık Özgür Mumcu ve taraf avukatları katıldı.
"Yazıda herhangi bir hakaret mevcut değildir"
Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Özgür Mumcu, "Abdullah Cömert'in ölümü üzerine annesinin sarf ettiği bir takım sözlerden sonra müştekinin o sözler nedeniyle şikayetçi olması üzerine yazılmış olan eleştirel bir yazıdır. Bu yazı Erdoğan'ın şikayeti üzerine yazıldı. Çünkü bu şikayet basında yer almıştı. Yazıda herhangi bir hakaret mevcut değildir.
Bir köşe yazarı olarak eleştirel hakkımı kullandım. Kendim de hukukçuyum. Öğretim görevlisiyim. Daha önce verdiğimiz ifadeler ve ekinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı örnekleri ve iç hukuka ilişkin örnek kararlar mevcuttur. Bu nedenle suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Erdoğan'ın avukatı: "Eleştiri sınırlarının aşıldığını düşünüyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hatice Özay da, "Şikayetimiz devam etmektedir. Yazı içerisinde müvekkilim acımasız davranan, halkına zulmeden, zalim bir kişi olarak tanımlanmıştır. Bu anlatım ile eleştiri sınırlarının aşıldığını düşünüyoruz. Yazının genelinde hakaret kastının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Biz bu nedenlerle sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. Taraf avukatlarına delillerini ve esasa yönelik açıklamalarını bildirmek üzere süre verilmesine karar veren mahkeme duruşmayı Mayıs ayına erteledi.
İddianameden başlıklar şöyle:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı aracılığıyla savcılığa sunduğu şikayet dilekçesine yer verildi. Özgür Mumcu'nun 18 Mayıs 2015 sayılı köşe yazısında eleştiri sınırlarını aşmak suretiyle küçültücü beyanlar kullandığı öne sürüldü. Cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil-olgu isnat edildiği ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunun işlendiği ifade edilen iddianamede Özgür Mumcu'nun "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor.
İŞTE O YAZI;
''İktidar, muhaliflerinin ölümünü umursamaz. Gücünü, mağduriyete buladığı bir zulümden alır.
Metin Lokumcu, Hopa’da gaz bombardımanı sonucunda hayatını kaybetti. Ne oldu? Erdoğan “Hopa’ya eşkıya inmiş” dedi. Ruşen Çakır televizyonda “Ama efendim o öldü” dediğinde zamanının başbakanının yüz ifadesini hatırlayın. Gözlerini belerterek nasıl “Bilemem” diye bir ölümü hiç ciddiye almadığını unutmak mümkün mü? Ya akabinde öldürülen emekli öğretmen Lokumcu’yu eleştirmeye devam etmesini?
O vakitler gözlerime, kulaklarıma inanamamıştım. İnsanların ve özellikle yöneticilerin zalim olmayacaklarını düşündüğümden değil. Zalimliğini bu denli pervasızca ortaya sermekten neredeyse keyif almasına inanamamıştım.
Meğer onlar iyi günlerimizmiş. O vakitler zalimliği sadece ölenin şahsına yönelikti. Henüz geriye kalanlara yüklenecek kadar gözünü karartmamıştı.
Meğer şükretmek gerekiyormuş.
Hitabetini ustaca kullanarak Berkin Elvan’ın annesini nasıl yuhalattığını görünce, Erdoğan’ın sınırı olmadığı iyice anlaşıldı.
Öleni düşman bellediyse, ölene de ölenin yakınlarına da saygısı yok. Saygıyı geçtik, ölene ve yakınlarına düşmanlığını sürdürmekten de çekinmiyor.
Hem de bu ölümler “Talimatı ben verdim” dediği bir ortamda olmasına rağmen. Belki tam da bu sebeple.
Zalimliğinin sınırsız olduğu anlaşılmıştı. O da bunu hepimize her fırsatta hatırlatmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Gezi zamanı başından gaz kapsülüyle vurularak öldürüldü Abdullah Cömert. Cinayet Hatay’da işlendi, davası 2000 kilometre ötede Balıkesir’de. Son duruşmada savcı uyudu.
Hatice Cömert, Abdullah Cömert’in annesi. 58 yaşında. Oğlu öldüğünden beri isyan ediyor. Oğlu Zafer’in Birgün’de yayımlanan satırları şöyle:
“İki ihtiyar her cuma günü birbirlerinin ardı sıra bu mezara yaklaşır, mezar taşına dokunur ve sonra mezar başında diz çökerler; kısa bir sessizlikten sonra o kulakları delen yaşlı kadının hıçkırıklarına kocasının gözyaşları eklenir, uzun uzun kederle ağlarlar; altında oğullarının yattığı bu suskun mezar taşına ilgiyle bakarlar, tozunu elleriyle oğullarını okşar gibi silerler, çiçeklerini oğullarının saçlarını düzeltir gibi düzeltirler; anne dayanamaz ağıtlar yakar, ne anlamlı ve yaralıdır o ağıtlar, bu annenin ağıtlarını duyup da gözyaşlarına boğulmamak ne mümkün, babanın titrek sesi duyulur, Kuranıkerim’den okuduğu ayetler eşliğinde gözyaşı dökmeyi sürdürür. Kendilerini oğullarına yakın hissettikleri bu mezardan bir türlü ayrılmazlar.”
Zalimliğinin sınırı yok. Oğlunun mezar taşındaki tozlarını silmesi diğer oğlu tarafından böyle anlatılan Hatice Cömert için de talimat vermiş.
Annenin isyan sözleri için “beni tehdit ediyor” diye dava açmış.
Bir şeyi iyi bilmiş orası muhakkak. O sarayın içinde, bin korumanın etten duvarının ardında sizi ancak bir annenin çığlığı tehdit edebilir. Sizi ancak
o yıkabilir.
Zalimdir ve fakat zekidir. Kendisini aslında neyin tehdit ettiğini hemen kavramış.
Savcı, tehdit davasında takipsizlik kararı vermiş. Kendini kollasın. Erdoğan’ın zalimliğinin ve öfkesinin sınırı yok.
Sarayının duvarlarını, korumalarının güneş gözlüklerini aşıp ona çarpabilecek tek şey o annelerin çığlıkları.
Kendini tehdit altında hissetmesi çok doğal.
Öldürülenlerin annelerinden korkup annesine sığınması, her fırsatta annesinin ayağının altını öptüğünden bahsetmesi de öyle.
O yıkılmış, aşağılanmış, yuhalatılmış annelerin ayaklarının altında ezilip yitmekten korkuyor.
Bilinen eski kural. Zalimler korkak olur.
Abdullah Cömert’in annesine dava açacak kadar korkak.
Özgür Mumcu kimdir?
Gazeteci Özgür Mumcu, Merhum GazeteciUğur Mumcu ve Türk Siyasetçi Güldal Mumcu'nun oğludur. 1977 doğumlu olan Özgür Mumcu, Fransa'da Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk doktorası yapmıştır.
Birgün Gazetesi'nde çalıştıktan sonra Radikal Gazetesi'ne geçti. Kendisi gibi gazeteci olan Ece Temelkuran ile evlilik yaptı ve daha sonra boşandı.
(DHA)