ANKARA (İHA) - Bir dönemin kara kutusu olarak bilinen Başbakan eski Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in adını kendisinin önerdiğini şimdi bundan pişmanlık duyduğunu söyledi. Özkan, Sezer'in olaylı 19 Şubat tarihli Milli Güvenlik Kurulu'nda kendilerine attığı Anayasa kitapçığını aynı şekilde iade ettiğini anlattı. İstifa etmediğini, istifasının istendiğini söyleyen Özkan, 'Vefa İstanbul'da bir semt adıymış' lafını da Derviş için değil, Ecevit için kullandığını belirtti.
Özkan, Haber Türk'e yaptığı açıklamada, bir dönemin karanlıkta kalan yanlarını anlattı. Yüce Divan'da yargılandığı 13 aylık sürecinin çok acı olduğunu söyleyen Özkan, "Hayatımda ne tanık ne sanık olmuştum, ikisini birlikte yaşadım. Yüce mahkemenin kararına sayısal açıdan değil, sonuç açısından bakmak gerekir" dedi. Ecevit ile olan ilişkisini 'baba-evlat' ilişkisi olarak tanımlayan Özkan, Rahşan Ecevit ile ise sadece af konusunda ayrı düştüğünü, Ecevit'in kendisine bu konuda fikrini sorduğunda 'olumsuz' görüş bildirdiğini ifade etti.
Ecevit'in hastaneye kaldırıldığı dönemde, yeni doğan torununu görmek için sık sık İstanbul'a gittiğini ama haberi alır almaz Ankara'ya dönüp Ecevit'i hastanede ziyaret ettiğini anlatan Özkan, "Peki ne oldu da baba-oğul ilişkisi ayrışmaya döndü?" şeklindeki soru üzerine, "Rahşan hanımla af konusundan sonra 3 yıl hiç görüşmedik. Çok güç bir durum Ecevit açısından. Çok güç durumda bıraktığımı düşünüyorum. Evli olanlar bunu çok iyi anlar. Büyüğümdür, hiç kavga etmedim" diye konuştu.
Kemal Derviş'in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olmasına karşı çıktığını ama Ecevit'in istemesi üzerine bu konuda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile konuşarak ilgili kararın alındığını anlatan Özkan, Anayasa kitapçığının fırlatıldığı 19 Şubat 2001 Milli Güvenlik Kurulu toplantısı hakkında şunları söyledi:
OLAYLI 19 ŞUBAT TARİHLİ MGK TOPLANTISI "19'unda MGK var. Saat 10.30'du. Her zamanki gibi 10.00'da oradaydık. Biz geliriz. Başbakan, Başbakan Yardımcıları... Ve Sayın Cumhurbaşkanı 10 dakika kala sırayla girer. Bizler dışarıda bekleriz, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın özel görüşmesi olabilir diye. Daha sonra kurul üyesi Bakanlar olarak içeriye gireriz. O gün farklı bir şey oldu. Sayın Başbakan içeri girdi. 2-3 dakika sonra bize haber verdi. Haber gelince bizden önce Sayın Yılmaz girdi, 3-5 dakika sonra biz girdik. Soğuk bir el sıkışmamız oldu Sayın Sezer'le. Bir mana veremedim. Baktım Sayın Başbakan da sessiz. Daha evvelkiler gibi değildi. Hiçbir şey konuşmadık, bir soğukluk vardı. Salonda bütün kurul üyeleri var, bürokratlar var. Sayın Cumhurbaşkanı, 'Gündeme geçmeden konuşacağım bir konu var' dedi. Anayasa kitapçığını açtı. Talat Şalk ile ilgili açıklamaya sert tepki gösterdi. Sayın Ecevit çok üzgün ve kırgın bir sesle, 'Bitti mi efendim?' dedi. 'Hayır bitmedi' deyince, ben devreye girdim. 'Keşke bilseydik biz de bir Anayasa kitapçığı alırdık' deyince, Sayın Sezer Anayasa kitapçığını Ecevit ile benim aramıza attı"
Özkan, 'Nankör kedi ifadeniz doğru mu?' sorusuna, "İfadelerim bana kalsın" cevabını verdi. Ecevit'e bu olayı kamuoyuyla paylaşılmaması gerektiğini söylediğini anlatan Özkan, "Ama Ecevit bilemiyorum neden o açıklamayı yaptı?" diye konuştu. Özkan, şöyle devam etti:
"Sezer, bizim yanımızda kendisinden 17 yaş büyük bir insana böyle yapmamalıydı. Yanlıştı bu. Dışarıya yansımazdı o zaman. İki kişi arasında kalırdı. Anayasa kitapçığını atınca, film şeridi gibi bir anda geldi kitapçık bize. Ben de aynı şekilde iade ettim kendisine kitapçığı. Anayasa kitapçığı nasıl geldiyse öyle gitti. Ben söylediklerimi burada söylemem. Ama Ecevit, bir gazeteciye yaptığı açıklamada, 'Sezer özellikle MGK'yı seçti. Bunun kamuoyuna yansıyacağı belliydi' dedi. Ben de böyle düşünüyorum açıkçası"
"SEZER'İN CUMHURBAŞKANLIĞI KONUSUNDA PİŞMANIM" Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda önceleri Süleyman Demirel'in görev süresini 5+5 formülüyle uzatmayı düşündüklerini ama bunun yapılan oylamada kabul edilmediğini hatırlatan Özkan, sonraları ise kendisinin adının gündeme geldiğini ancak buna hep karşı çıktığını ifade etti. Ardından Ecevit ile yaptığı bir toplantıda Ahmet Necdet Sezer'in adının gündeme geldiğini ve hemen Sezer'i arayıp fikrini sorduğunu, onun da 'memnuniyetini' dile getirdiğini söyleyen Özkan, o zaman Meclis'te bulunan 5 partinin genel başkanlarından imza aldığını ve böylece Sezer'in Cumhurbaşkanı seçildiğini belirtti.
Özkan, 'Pişman oldunuz mu?' sorusuna, "Herkes geçmişe baktığında pişman olur. Ben de onlardan biriyim ama en azından 'Pişmanım' dememek lazım. Sayın Cumhurbaşkanı'nı burada tartışmak istemiyorum" cevabını verdi.
Askerlerin bir 29 Ekim resepsiyonunda bir gazeteciye 'Ecevit gitsin, Özkan gelsin' dediğini ve o gazetecinin ertesi gün kendisini makamında ziyaret ettiğini, ardından da Ecevit'in yanına gittiklerini anlatan Özkan, şöyle devam etti:
"O gazeteci Ecevit'e de söyledi. Ecevit de 'Emekli paşalar mı?' diye sordu. Gazeteci 'Hayır efendim' dedi ama isim vermedi. Ecevit 'Allah Allah' dedi. Bir gün sonra bu, manşetten verildi. Sayın Ecevit de bunu grup toplantısında gündeme getirdi. Eşiyle görüşmeyen Özkan, arkasından bu manşet. Tam 1 ay 4 gün sonra istifam istendi. Cumhurbaşkanlığını kabul etmemiş biriyim ben. Hiçbir yerde gözüm yok"
Ecevit'in istifası istenen Derviş yerine hep onu koruyan kendisinin istifasını istediğini anlatan Özkan, "Vefa bir semt adıymış' lafını bunun için söyledim. Kendisiyle 1 saate yakın konuştuk. Paralarını, tapuları teslim ettim. 'Hakkınızı helal edin' dedim. Aynı saygıyla kendisini kapıdan uğurladım. Hüzünlü geçen bir konuşmaydı. Ben konuştum, o dinledi. 3 kere 'Müteşekkirim' dedi, o kadar. Helalleştik" diye konuştu.
Özkan ayrıca, işadamlarının da kendisinden başbakan olmasını istediğini anlattı. Yeni Türkiye Partisi'nin (YTP) kuruluş temelinin bu olaydan sonra atıldığını belirten Özkan, kendisinin bir beklentisi olmadığını ve lider olmayı istemediğini söyledi. Özkan, Derviş ile yollarının ayrılması konusunda, "Ben sonuna kadar sözümde durdum. Derviş'in ABD seyahati oldu. O seyahatte ne oldu bilmiyorum" şeklinde konuştu. Özkan, şimdi balık tuttuğunu ve teknesiyle uğraştığını sözlerine ekledi.