Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile eski Devlet Bakanı Recep Önal'ın, Halk Bankasını zarara uğrattıkları gerekçesiyle Yüce Divan'da yargılandıkları davada verilen beraat kararının gerekçesi belli oldu.
Anayasa Mahkemesinin 31 Mart 2006 tarihli beraat kararının gerekçesi, mahkemenin internet sitesinde yayınlandı.
Gerekçede, Hüsamettin Özkan'ın, "Halk Bankası yöneticilerini korumak ve sorumluların yargılanmalarını önlemek kastıyla bilerek ve isteyerek; Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun, Halk Bankası'nın faaliyetlerine ilişkin 1996 yılı raporunda yer alan temennileriyle ilgili Hazine Müsteşarlığının bankalar yeminli murakıpları tarafından düzenlenerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilen raporlarının yasal ve haklı nedenlere dayanmaksızın yeniden değerlendirilmesi istemiyle Banka genel müdürü ve yönetim kurulu üyeleri hakkında zamanında takibat izinlerini vermeyip geciktirmesi" fiili ile ilgili olarak yüklenen suçun yasal unsurları oluşmadığından, Başkan Tülay Tuğcu, Başkanvekili Haşim Kılıç, üyeler Sacit Adalı, Ahmet Akyalçın ve Osman Alifeyyaz Paksüt'ün mahkumiyet yönündeki karşı oyları ve oy çokluğuyla beraatine karar verildiği belirtildi.
Gerekçeli kararda, Özkan hakkında, "Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığının yazısı ile talep edilmesine karşın, Halk Bankası yöneticilerinin imza yetkilerini kaldırmamak" fiili ile ilgili olarak da yüklenen suçun yasal unsurları oluşmadığından, Başkanvekili Haşim Kılıç, üyeler Sacit Adalı, Ahmet Akyalçın ve Osman Alifeyyaz Paksüt'ün mahkumiyet yönündeki karşı oyları ve oy çokluğuyla beraatine karar verildiği ifade edildi.
ÖNAL'IN BERAAT KARARI
Recep Önal'ın ise "Halk Bankası yöneticilerini korumak ve sorumluların yargılanmalarını önlemek kastıyla, bilerek ve isteyerek, Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanlığınca, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 1997 ve 1998 yılları temennilerinin incelenmesiyle ilgili görevlendirmenin 8 ay süreyle yapılmaması ve Başbakanlık Makamından alınan 27 Mart 2000 tarihli onayın Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna 4 ay gecikerek gönderilmesi" fiilleriyle ilgili olarak da yüklenen suçun yasal unsurları oluşmadığından oy birliğiyle beraatine karar verildiği bildirildi.
Önal hakkında, "Başbakanlık Makamından 27 Mart 2000 tarihli onay alınması" fiili ile ilgili olarak da yüklenen suçun yasal unsurları oluşmadığından, üye Osman Alifeyyaz Paksüt'ün mahkumiyet yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla beraatine karar verildiği bildirildi.
BAKANLARIN YETKİLERİ
Gerekçede, tüzel kişiliğe sahip Halk Bankasının, Bankalar Kanunu'nun hükümlerine göre bankacılık faaliyetini yürüttüğü, bankanın ana statüsü ve Bankalar Kanunu hükümlerine göre, bankacılık faaliyeti ile ilgili işlemlerin, yönetim kurulu ve genel müdür tarafından yerine getirildiği kaydedildi.
Gerekçede, "Halk Bankasının ilgili olduğu Bakan'ın, bankanın bankacılık faaliyeti ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesinde görevi bulunmamaktadır" denildi.
Gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Soruşturma Komisyonu, Halk Bankası ile ilgili mevzuattan doğan zorunlu iç ve dış denetimleri sırasında gelişen olaylardan bir kısmını suç konusu sanık eylemlerine dayandırdığı, bir kısmını ise sadece tespit etmekle yetinip, tespitlerin oluşum nedenlerini ise suça konu sanık Bakan eylemleriyle yorum yoluyla ilişkilendirdiği saptanmıştır.
Sanık Bakan'ın (Özkan) işlemlerine yön veren Başbakanlık onayları sonrasındaki eylemlerde, nedensellik ilişkisi dikkatlerden uzak tutulup, fiilin yarattığı sonuca getirilen yorum ile varılan değerlendirme, ceza hukuku prensipleri dışında, oluşa değil sonuca bakılarak suç nitelemesi yapılmış ve sanık bu şekilde sorumlu tutulmuştur.
Sanık Bakan'ın (Özkan), Bankalar Kanunu'na aykırılığı açıkça belirtilmemiş raporların objektif değerlendirilmesi, varsa usulsüzlüklerin düzelttirilmesini içeren 4 Mayıs 1998 günlü Hazine Müsteşarlığı ilgili daire başkanlığına gönderdiği yazı ile basına yansıyan konular karşısında bankacılık kurallarındaki hassasiyetini ve görevdeki özenini gösterdiği görülmektedir.
Kanıtlara göre, sanık Hasan Hüsamettin Özkan'ın hiçbir kişiye bu raporların gereğinin yerine getirilmesinin geciktirilmesi için emir, tavsiye, telkin, yönlendirme veya baskıda bulunmadığı da sabittir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu temennileri doğrultusunda raporları tekrar incelettirmek, dosyalar ile ilgili soruşturma izinlerini zamanında vermeyerek mükerrer denetime sebep olmak, denetimi sürüncemede bırakmak suçlamaları karşısında, yukarıda anlatılan tespit ve değerlendirmeler sonunda, sanık hareketlerinin görev sınırları içinde kaldığı, takdir yetkisini aştığını göstermediği gerekçeleriyle görevdeki yetkisinin kötüye kullanılması olarak algılanması mümkün değildir."