ANKARA (ANKA) - CHP Tekirdağ Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, "S&P'nin işvereni olan Hazineden sorumlu Başbakan Yardımcısı 'ben not inerken de, çıkarken de yorum yapmam' derken; Başbakan her zamanki gibi esip gürlemektedir. Ben hükümete soruyorum, S&P Türkiye'den özür diledi mi, dilemedi mi?" dedi.
Öztrak, "Ben Başbakan'a buradan sesleniyorum. Bugün IMF Başkanı ile görüşmesi var. Sayın misafirinize bir de bu rakamları sorun. Neye göre bu rakamları ve tahminleri yaptıklarını ilk ağızdan dinleyin. Cevaplardan tatmin olmuyorsanız da bu tahminlerin değişmesi için gerekli girişimleri derhal başlatın" diyerek şöyle devam etti:
"Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P'nin, 1 Mayıs tarihinde Türkiye'nin kredi görünümünü pozitiften, durağana çekmesiyle başlayan orta oyunu bu hafta daha da ilginçleşerek sürdü. Hatırlayacaksınız Başbakan bu nota çok sinirlendi ve 3 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Moda Hazır Giyim Konferansı'nda şu açıklamayı yaptı. Devletin Resmi Ajansından geçen haberi aynen okuyorum. 'Standart & Poors bir açıklama yaptı. Ben bunu çok garipsedim. Neden derseniz, pozitifte olan Türkiye durağana indi. Neye göre sen bunu durağana indiriyorsun? Çünkü belli bir süre pozitifte kalan bir ülkeyi artırması gerekirken, bakıyor ki Türkiye'yi artırırsam ideolojik olarak bu bize sıkıntı doğurur. Biz bunu durağanda tutalım. Öbür taraftan bakıyorsun iflas eden Yunanistan'ı yükseltiyor. Böyle saçmalık olur mu? Tamamen ideolojik bir yaklaşım Bunu kimse yutmaz. Bunu sen Tayyip Erdoğan'a yutturamazsın Bu hesabı biz de az çok biliyoruz. Şu anda alan el olmayan veren el olan bir Türkiye var. Başbakan'ın bu açıklamasının ardından tüm kabine topa girdi. Analizdeki rakamların, verilerin gerçek durumu yansıtmadığı Bakanlarca ifade edildi. Bunun üstüne, 5 Mayıs tarihinde S&P' nin Bölge Temsilcisi özel bir ekonomi kanalında aldığımız kararlar ideolojik değil tamamen analitik diyerek Başbakan'dan ve Hükümetten gelen eleştirilere cevap verdi.
Bu gelişmeler olurken, hükümete iki net soru sorduk. Bunlardan ilki eğer bu kuruluşun kararını ideolojik buluyorsanız, hatalı buluyorsanız S&P'nin sözleşmesini fesih edecek misiniz? Neden bu soruyu sorduk, bu kuruluşa Türkiye'yi değerlendirsin diye Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi para veriyor. Parayı verenin düdüğü çalacağına Sayın Başbakanın inandığını geçmişteki ifadelerinden ve icraatlarından biliyoruz.
Sorduğumuz ikinci soru ise; Bu raporlar yayımlanmadan önce Hükümete gönderiliyor, neden rapor size geldiğinde itiraz etmediniz de rapor yayımlandıktan sonra ortaya dökülüyorsunuz? idi."
-"İŞ ORTA OYUNUNDAN, DRAMA DÖNÜŞMEKTEDİR"-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sorularına cevap beklerken, "9 Mayıs tarihinde Hükümetin gayrı resmi yayın organlarından birine 'S&P' den ilk özür, sıfırcı Hocadan ilk özür: Analistimiz acemi' şeklinde S&P' nin Türkiye'den özür dilediği haberi düştü" diyen Öztrak, şöyle devam etti:
"İsmi bilinmeyen acemi analistler yine ortaya çıktı. Bunlar bu Hükümetin günah keçileridir. Hoşlanmadıkları yorumlar, uyarılar geldi mi sorumlu hemen Türkiye ekonomisini bilmeyen acemi analistler olur. Geçtiğimiz yıl Hükümete neden IMF'nin Türkiye Raporlarını yayımlatmıyorsunuz diye sorduğumuzda Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı 1 Haziran 2011 tarihinde verdiği bir röportajda 'acemi analistlerin hazırladığı bu raporun yayımlanmasına izin vermeyiz' demişti.
Şimdi aynı oyun yeniden oynanıyor. Ancak bu sefer daha haberin mürekkebi kurumadan, S&P' nin Türkiye temsilcisi biz Türkiye'de kimseden özür dilemedik, aldığımız karar doğrudur ve bu kararın arkasındayız demiştir. Temsilci bununla da yetinmeyerek bu raporu 12 saat önceden ilgili yetkililere ilettik ve raporu inceleme imkânını tanıdık ifadesini kullanmıştır.
Bunlar küçümsenecek, görmezden gelinecek gelişmeler değildir. İş giderek ortaoyunundan, drama dönüşmektedir. Özellikle Başbakan ve Yardımcısının konuyla ilgili farklı duruşları da ayrıca dikkat çekicidir. S&P'nin işvereni olan Hazineden sorumlu başbakan yardımcısı ben not inerken de, çıkarken de yorum yapmam derken; Başbakan her zamanki gibi esip gürlemektedir.
-"ÖZÜR DİLENDİ Mİ, DİLENMEDİ Mİ?"-
Ben hükümete dün yazılı bir açıklamayla sorduğum soruları aracılığınızla yeniden soruyorum. S&P Türkiye'den özür diledi mi, dilemedi mi? Sayın Babacan, 12 saat önceden Türkiye'ye iletildiği söylenen raporla ilgili olarak Başbakana bilgi verdi mi, vermedi mi? Bu rapora neden itiraz etmediniz? İdeolojik ve yanlış bulduğunuz bu değerlendirmeyi neden değiştirmediniz?
Raporu değiştirmek için girişimde bulunduysanız ve sonuç alamadıysanız Hazine kasasından ödenen paralarla sizi değerlendirsin diye kiraladığınız S&P' nin sözleşmesini fesih edecek misiniz? Hükümetten bu sorulara yanıt bekliyoruz. Vatandaş orta oyunu izlemek değil, gerçekleri duymak istiyor. Hükümetin teşvik paketini açıklamasının üzerinden bir ayı aşkın süre geçti. Teşvikin adı var ancak yasal alt yapısı halen ortada yok.
Bunlar olmadığı gibi teşvik paketinin oluşturulmasına temel teşkil ettiği söylenen dokumanlar da ortada yok. Kalkınma Bakanlığının hazırladığı söylenen İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Araştırması halen yayımlanmadı. Ben tüm bunları, Başbakanın cevaplaması istemiyle, 18 Nisan 2012 tarihinde TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesi ile dile getirdim. Ancak halen cevap alamadım. Oysa Hükümet, 5 Nisan 2012'de teşvik paketini açıklarken, cari açıktan, bölgesel gelişmeye, terörden, işsizliğe kadar bu paketin her derde deva olacağını söylemişti."
-"ELÇİLİKLER, EMLAK OFİSİNE DÖNÜŞTÜ"-
Hükümetin "Nereden ne kaynak bulurum?" arayışına girdiğini söyleyen Öztrak, "Hükümet gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında road-show' lara başlamıştır. Elçiliklerimiz yabancılara arsa, arazi satışı için Emlak Ofislerine dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Hükümet ihracat ve normal borçlanma kanallarında sıkışmaya başlayınca ekonominin döviz ihtiyacını karşılayabilmek için yeni araçlar icat etmektedir" dedi.
Öztrak açıklamasında şunları söyledi:
"Bu çerçevede Hükümet kamu binalarını bile satarak kendi binasında kiracı olmaya hazırlanmaktadır. Ancak bu amaçla kullanılacak aracın adı konusunda hükümetin bakanları arasında ciddi bir görüş ayrılığı oluşmaya başlamıştır. Ekonominin Koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan bunun adını doğru koyalım bunun adı "kira sertifikası" derken, aynı toplantıda Maliye Bakanı yapılan işlemin adının sukuk olduğunu ve Türkiye'nin Sukuk anlamında önemli bir Pazar olabileceğini söyledi.
Bu Hükümet yaptığı işin adını bile koyamayan bir hükümettir. Aynı konuda aynı toplantıda iki bakan farklı adlar kullanmaktadır. Ancak yapılan açıktır, Türkiye battı denilen Yunanistan'ın bile yapmadığını yaparak kamu binalarını dolar karşılığında yabancılara satacaktır. İşte başbakanın veren el olduk dediği de budur. Türkiye arazilerini, arsalarını ve hatta kamu binalarını verecektir.
Büyüme hızı geçen yılın aynı döneminin altıda birine düşecek. Buna yumuşak iniş demek mümkün mü? Size geçen hafta söylemiştim. IMF 2012'de 183 ülke içinde büyüme sıralamasında Türkiye'nin 108 basamak birden düşeceğini söylüyor. 2011'de en hızlı büyüyen 15. Ekonomi olan Türkiye; 2012'de 123. Sıraya gerileyecek deniyor. Aynı IMF'ye göre, dünyada büyümesi en sert düşen 3. Ekonominin Türkiye olacağını söylüyor.
Ben Başbakan'a buradan sesleniyorum. Bugün IMF Başkanı ile görüşmesi var. Sayın misafirinize bir de bu rakamları sorun. Neye göre bu rakamları ve tahminleri yaptıklarını ilk ağızdan dinleyin. Cevaplardan tatmin olmuyorsanız da bu tahminlerin değişmesi için gerekli girişimleri derhal başlatın."
ANKA