Günün akışına uzun yollardan gelip karışan, Çin'in Mandarin lehçesindeki -Ç’A- ile Türkçeleşen, şiirler yazılan kutsal sıvı şaraba inat, her anın deminde şıngırdayan kaşığıyla bize musiki yaratan çay, kimin içini bilmez ki! Hayatımızın her anında başka kaç içecek vardır?
. Metropollerde kalmasa da, nostalji olsa da bazen sıcacık bir odun sobasının üzerinde fokurdarken,
. Cama buğu yapan ince bellisine, alımlısına Türkan Şoray, çalımlısına aslında AIDA denir ama; süper starımızın şanı yürüsün diye biraz daha iricesine AJDA denilen,
. Vapurda sevdiceğini düşünürken martı çığlığında gülümseten, simitin yanına can, bazen sütle de ikili olabilen,
. Günlerde peynirli poğaçaya eş,
. Kışın iç ısıtan, yazın hararet alan,
. Adına şiirler yazılan, her gittiğiniz yerde ikram edilen,
. Mutlulukla, aşkla, sevgiyle ilgisi olan,
. Eskiden demlik poşeti olmadığından, dibinde kalanlarla fal bakılan,
. Tarçınla, karanfille nefis içilen,
. Bilindiğinin aksine, limonu sadece bir batırıp çıkartmak şartıyla içerisindeki toksinlerden arındırılıp içilmesi gereken mütevazi bir içecektir o...
Sıcak, samimi ve demli bu içecek, hayatımızın tam da ortasında. Kar, yağmur, çamur demeden, bir inşaat amelesinin küçük tüpünün üzerinde, ders çalışan şenlikli öğrenci masalarının kalbinde, nefis kolalı örtülerin, beş çayının bitmez tükenmez tamamlayıcısı çay!
Uzak Asya’dan kalkıp gelip gönüllere taht kuran, demlenirken özünü, sözünü içimize akıtan bu sihirli içecek statüsündeki çayı poşetlere, esanslara hapsederek zannımca çok iyi de yapmıyoruz... Ne kültürümüzde yeri olan, ne de içerken ham kalmış tadı ile bu zımbalı kağıt parçaları yüzünden, çayımızı küstürmüşüz de haberimiz yokmuş!
O nedenle çaydanlığımızın kraliçesi, tavşan kanı içeceğimizin değerini bilmek gerek. Demledikçe onu mutlu etmek gerek. Bir filizle başlayan bu aşk, zamanla demlene demlene, hayatımızın uzaktan bir karıştırma hareketiyle bile istendiği anlaşılabilen, şekersiz içildiğinde müthiş hissettiren çay aşkına hiç zeval gelmesin. Her an demlensin, aşk ile içilsin!
ÜF PÜF!
Çay kelimesinin kökeni, ana vatanı Çin'e dayanırmış.
Mandarin lehçesindeki ç'a (Rusça-Arapça-Farsça-Türkçe) Avrupa'da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesi yaygınlaştırılmış. Bu nedenle çay, batı dillerinde Amoy lehçesindeki 't'e kelimesinden türeyip, İngilizce'ye (tea), Fransızca'ya (the), İspanyolca'ya (te), Almanca'ya (tee) yerleşmiş.