Siirt Belediyesi tarafından düzenlenen ’Siirt Fıstık ve Doğa İle Buluşma Festivali’ kapsamında yerel sanatçıların verdiği konser arasında konuşan BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Siirt’in AK Parti hükümetinin kurulmasında emeği geçen bir kent olduğunu söyledi. Kışanak, pazartesi günü açıklanacak ’Demokratikleşme Paketi’ne değinirken, "İçinden ’Qundur (Kabak) çıkacak" dedi. Kışanak, hükümet ’Barış projesi’ konusunda üzerine düşeni yapmadı, size şikayet ediyorum" diye konuştu.
Belediye tarafından düzenlenen ’Siirt Fıstık ve Doğa ile Buluşma Festivali’ kapsamında dün gece yerel sanatçıların verdiği Kürtçe konser arasında sahneye çıkarak alanda toplanan yaklaşık 10 bin kişiye seslenen BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, ’Çözüm süreci’ ve demokratikleşme paketine değindi. Bölgede yaşayan tüm insanlara demokratik bir yaşam sunulması için Abdullah Öcalan’ın hükümete bir proje sunduğunu, aradan 9 ay geçmesine rağmen hükümetin ’Barış projesi’nde üzerine düşeni yerine getirmediğini iddia eden Kışanak, şöyle dedi:
"Siirt, AKP Hükümeti’nin kurulmasında emeği geçen bir kenttir. Sayın Başbakanı Başbakan yapan bir kenttir. Hakkınızı helal ediyor musunuz? 11 yıldır iktidarda defalarca çözüm için olanaklar ortaya çıktı, hiç birini değerlendirmediler. Şimdi de 9 aydır çözüm konusunda ortaya konulmuş çok gerçekçi bir proje vardı. 3 aşamalı çözüm projesi. Kürtler üzerine düşeni yaptılar. Kürt hareketi gerillası, siyasal hareketi, halkı üzerine düşeni yaptı. Ancak, hükümet üzerine düşenleri yapmadı. Son 4 aydır her gün bir ’Demokratikleşme paketinden’ bahsediliyor; ’Bu gün olmadı yarın’, ’Bu hafta olmadı öbür hafta.’ İçinde ne var belli değil, kiminle konuştun; hiç kimseyle. Şimdi birkaç gün sonra açıklayacakları bu paket açıkçası kabak tadı verdi. Hani tatsız, tutsuz lezzet olan şeyler için derler ya; ’Kabak tadı verdi’ diye.. İşte AKP’nin demokratikleşme paketi de kabak tadı verdi ve biz aslında istemiyoruz. Ama öyle zannediyorum ki pazartesi günü açıklayacakları bu paketin içinde ’Qundur çıkacak’ Qundur; Kürtçe’de kabaktır’. Şimdi sayın Öcalan son görüşmede heyetimize açıkça şunu söylemişti. ’Hükümetin önüne yeni bir çözüm önerisi gönderdim. Şimdiye kadar yapmaları gerekeni yapmadılar. Yeni bir teklif sunuyorum bu sorunu çözebiliriz, kendilerinden cevap bekliyorum’ demiştir. Şimdiye kadar AKP hükümetinin bu teklife nasıl yaklaştığını anlayamadık, bizler hepimiz Kürtler, Türkler, Araplar bu coğrafyada yaşayan her kez, biz artık savaşın bitmesini istiyoruz. Bir artık demokratik bir yaşam istiyoruz, biz artık özgürlüğümüzü istiyoruz. Bunu çok güçlü bir şekilde haykırmalıyız ve bu hükümete ya çözersin yada gidersin bunu açıkça söylemeliyiz. Ve Sayın Öcalan demiştir ki ’hükümet eğer bu çözüm politikasına da sunduğum bu yeni çözüm önerilerine de olumlu yaklaşmasa ben süreci halka emanet edeceğim’. Sizlere, gençlere, kadınlara bu çözüm sürecini emanet etmek istiyor sayın Öcalan hazır mısınız? Sizlerin artık kanın, gözyaşının, savaşın olmadığı bir ülkede yaşamanızı istiyoruz. Sizlerin gençlerimizin bu ülkede demokrasiye sahip çıktığı özgürlüklerine sahip çıktığı bir gelecek arzuluyoruz. Onun için göreve hazır olun çalışın, örgütlenin, mücadele edin direnin ve kazanın, kimseye minnetimiz yok, AKP hükümetinden barış dilenmiyoruz, biz emek verdik, alın teri döktük, sokaklar da gaz yedik, cop yedik direnerek bu mücadeleyi bu günlere kadar getirdik, özgür bir geleceği de sağlayabiliriz, kimseye minnetimiz yok."
Kışanak, Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’in yaşadığı ’Rojava’ olarak nitelendirilen bölgedeki gelişmelere de değinirken, burada bir insanlık mücadelesinin sürdürüldüğünü söyledi. Gültan Kışanak, şöyle devam etti:
"Rojava’da özgürlük mücadelesi var, kimsenin toprağını işgal etmiyorlar. Hiçbir halkın üzerin de egemenlik kurup dilini kültürünü yasaklamak istemiyorlar. Rojava Kürdistan’ında Kürt halkı birlikte yaşadığı tüm halklarla yönetimi paylaşmaya hazırdır. Ancak çeteleri örgütleyip bu özgürlük arayışını boğmak istiyorlar. İçişleri Bakanı Hatay Valisi’ne ’Gizli’ ibareli bir genelge göndermiş. Açıkça şunu yazıyor; ’Çeçenistan, Tunus’tan gelen militanları alın misafirhanelere yerleştirin. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın misafirhanelerinde bunlara kol kanat gerin, silahlandırın, gönderin Rojova’ya.’ İçişleri Bakanı bunun hesabını vermelidir. Sen uluslararası çete örgütünün mü başısın? Kimse Rojova’daki devrimi çetelerle bastıramaz biz şunu çok iyi biliyoruz ki; Rojova’da ki halkımız 7’den 70’e örgütlüdür. Kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı, fakiri, zenginiyle, mahallesini, sokağını, kentini, köyünü koruyor. Biz de onları selamlıyor, destek ve dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Selam olsun, tüm direnen Rojova halkına. Bu iktidar çetelere silah veriyor ama sizin kardeşlerinize bir torba bile un göndermenize izin vermiyor. Bunun neresi İslamiyet, neresi insanlık, neresi demokrasi ? Bunun adı vahşet, ırkçılık, ayrıcalıktır. Biz Rojova’ya silah değil bir lokma ekmek, çocuklara mama gönderiyoruz. Bu insani yardımı engelliyorlar, çeteleri silahlandırıyorlar. Böyle devam ederse bu çeteler Türkiye’nin başına bela olacak. Biz buradan tüm halkımıza sesleniyoruz örgütlenin, mahallenize sahip çıkın, sokağınıza sahip çıkın, işyerine köyünüze sahip çıkın. Bu çeteci zihniyeti ve faşizan zihniyeti aranızdan defedin gitsin."
DHA