HABER

Pamukbank'ın fona alınması tartışmaları

İSTANBUL (İHA) - Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Osman Altuğ, Pamukbank'ın fona devredilmesinin en büyük sebebinin Haziran ayındaki 10.2 katrilyon liralık iç borç geri ödemesi (itfa) olduğunu söyledi.

Türkiye'de yaşanan ekonomik dalgalanmalarla lgili olarak İHA'nın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Altuğ, Haziran 2002'de faiz ile dolardaki yükselişe dikkat çekerek, "Türkiye'nin iç borcu bugün için 123 katrilyon liradır. Bu hükümette ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı bu işleri o kadar iyi biliyor ki, Haziran ayına 10 katrilyon 239 trilyon liralık borç yazmış. Herhalde hayatında bir takvim bile çevirmemiş. Dolayısıyla Haziran ayında fonlama ihtiyacı arttı. Bu artınca da faizler yükseldi. Fonlama ihtiyacı dolar bazında da arttı. Çünkü 1 katrilyon 100 trilyon liralık Haziran ayında ödenecek paranın dolar cinsinden değeridir. Bu da doların fiyatını yükseltti" dedi.

"FAİZDE DÜNYA REKORUNU KIRDIK" Ekonominin acımasız olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Altuğ, "Fon talebiniz artarsa faizler yükselir. Dolar cinsinden fon talebiniz artarsa dolar kuru yükselir. Aslında Nisan ayında borç takası adı altında Türk halkına sihirbazlık diye sunulan olay Türkiye'nin intiharıydı. Çünkü borç takası diye bir şey olmaz. Borcun borçla takası olur mu? Aslında yapılan vadeyi uzatmak, faizi artırmaktır" diye konuştu.

Türkiye'de dolar cinsinden borçlarda rekor bir faiz uygulandığına dikkat çeken Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, dünyada dövize en fazla yüzde 4 oranında faiz uygulandığını, bunun da ABD'de gerçekleştiğini söyledi. Prof. Dr. Altuğ, "Türkiye'de dolara uygulanan yıllık faiz yüzde 16. ABD'de faiz yüzde 4. Kemal Derviş'in yaptığı ve kimilerine göre büyük operasyon denilen borç takasında uyguladığımız faiz oranı yüzde 16. Yani dünya piyasasının 4 katı" dedi.

"EKONOMİNİN KANUNU ECEVİT'İ DİNLEMEZ" Geçen Nisan ayında çok yerde yaptığı konuşmalarda hükümete mesajlar gönderdiğini belirten Prof. Dr. Altuğ, şunları söyledi:
"'Arkadaşlar gelin, bir devalüasyon yapın. Hiç olmazsa Haziran ayında böyle bir sıkıntıyı erken karşılamış oluruz. Böylece hem ihracatımızda bir artma olur, hem turizm gelirlerinde artma olur' dedik, dinlemediler. Gelin görün ki bu konuları bilmeyenlere kamu ve ekonomi yönetimini emanet ediyorsunuz. Ondan sonra da bunlardan şikayet ediyorsunuz. Bunun doğal bir sonucu olarak da, bu hükümet dünyada faiz rekoru kırmıştır. 100 milyar liralık tek kupürde hamiline yazılı devlet iç borçlanma senedi ihraç etmiştir. Bu, sayın Kemal Derviş'in başarısı mı, hükümetin başarısı mı? Bu başarıyı paylaşamıyorlar. Memleketi o kadar iyi idare etmişler ki, bu sefer ne yapacaklar? İşi Ecevit'in sağlığına bağlayacaklar. 'Ecevit'in sağlığı bozuldu, onun için düştü borsa, dolar yükseldi, faizler tırmandı' yorumunu yapacaklar. Ekonominin kanunu ne Ecevit dinler, ne başka bir şey dinler. Sen şimdi TBMM'de bir kanun çıkar ve 'Yerçekimi kanununu iptal ettim. Şimdi gökdelenden atlayabilirsiniz' de. Kim inanır size. Siz bu kadar büyük bir borcu Haziran ayına toplarsanız bu borç patlar."

"FATURA PAMUKBANK'A ÇIKTI" Haziran ayındaki borcu yaymanın imkanının bulunduğunu ancak devletin bunu beceremediğine dikkat çeken Prof. Dr. Osman Altuğ, "En büyük borçlu devlet. Faizi de, vadeyi de belirleyen devlet. Tek kale maç oynuyor. Her şeyde belirleyici unsur devlet. Ancak eline yüzüne bulaştırdı işi. Bu sefer kabahati kime bulacak? En son el koyduğu bankaya" dedi.

Pamukbank ile ilgili hususu açan Prof. Dr. Altuğ, "Devlet en son el koyduğu bankaya 'Arkadaş bak bizim 10 katrilyon borcumuz var. Sen git bize para bul' dedi. Olay bu. Geçen sene 2001 yılında da aynı konuda müracaat etmişlerdi. Gittiler, bu grup da devlete büyük ölçüde para buldu. Açık pozisyonları çalıştırdı. Yüksek faizlerle yurt dışında dolar cinsinden borçlanmalar yaptı ve bizim sıcak para sistemi içerisinde çok büyük kaynakların gelmesine aracılık etti ve hakikaten o zaman krizin atlatılmasında büyük bir başarı gösterildi" diye konuştu.

BANKACILIĞIN KURALI Haziran'daki yüklü 10.2 katrilyon liralık borç ile ilgili devletin yine aynı gruba borç için gittiğini hatırlatan Prof. Dr. Osman Altuğ, "Grup da tepki göstererek, 'Dur bakalım arkadaş, bu parayı nereden bulacağız' karşılığını verdi. Para istemeye gelenler de, 'Devletin nakde ihtiyacı var. Türkiye'de bankacılığın bir kuralı vardır: Al kardeşim bu banka senin. Halktan para toplayacaksın. Bunun yüzde 70'ini getirip devlete borç vereceksin. Yüzde 10'u ile kendi grubunu finanse edeceksin, yüzde 10'unu siyasetçinin gösterdiği adreslere geri dönüşsüz kredi olarak vereceksin. Yüzde 10'u ile de bankacılık yapıyormuş gibi gözükeceksin. Sakın ha bu sistemin dışına çıkma. Sakın ha, eski olsun, yeni olsun siyasetçinin gösterdiği adreslere verdiğin kredileri geri isteme, istersen seni kurtarırız" dedi.

"Burada kurtarılan kim?" diye soran Prof. Dr. Altuğ, bankaların alacağını, borcunu devlet mekanizmasının takip ettiğine de dikkat çekerek, "Devlet vergi alacaklarını tahsil edebiliyor mu ki bankaların siyasal nitelik verdiği kredileri takip edebilsin? El elin eşeğini türkü çığırarak ararmış. O halde bu el koyma operasyonlarını değerlendirirken 'Acaba niye böyle olmuş?' sorusuna iyi cevap vermek gerekir" hatırlatmasını yaptı.

"EN BÜYÜK SEBEP KAYIT DIŞILIK" Paranın nereden geldiğini, nereye gittiğini takip etmenin finansmanın altın kuralı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Altuğ, "Finansmanın altın kuralı paranın yönünü izlemektir. Para ekonominin kanıdır. Muayeneni parada yapacaksın. Paranın muayenesini yapıyorsun ama saçını başını yoluyorsun, niye? Türkiye'de ekonomi kayıt dışı. Ama bankalar kayıtlı çalışacak. Bir de kurullar oluşturuyorsun. Ekonomi kayıt dışı" dedi.

Kayıt dışı ekonomide bankaların hangi bilançoya göre kredi vereceğini soran Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, "Borsaya bakıyorsun borsa şirketlerinin hangisi zararda ise o şirketlerin tahtası tavan yapıyor. Bu ekonominin kanunlarına aykırı. Banka kredi veriyor ama şirket batmış. 'Batan şirkete kredi verilir mi?' diye soruyoruz. O zaman 'Ben bu şirketin hissedarlarını kefil aldım. Onların malına, mülküne, bulabildiğime ipotek koydum, onun için verdim' diyorlar. 'Peki şirketlere mi veriyorsun bu krediyi yoksa o şirketin sahibine mi?' diye sormak gerekiyor. Sistem şu; 'Bak ben seni kredilendiriyorum, ama sen de sahip olduğu hisse senetlerini getir, borsada pahalıya sat, ucuza al" diye konuştu.

"IMF NEDEN TÜRKİYE'DE KAYIT DIŞINI SAVUNUYOR?" Pamukbank'ın fona alınmasının nedenini bir kez daha açıklayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, "Pamukbank'a el koymanın nedeni Haziran ayında 10 katrilyon 239 trilyon liralık borca kaynak bulmaktır. Derviş dolaşıyor. Borç bulma memuru çünkü. Gitti borç arıyor. Biz IMF'ye bağlıyız. IMF Türkiye'de neden kayıt dışı ekonomi ile devam ediyor? Çünkü, kambiyo ve döviz tahditlerini yok etmişiz. Zaten bu dünyada limitli. Ama bu serbestlik neden Türkiye'de var? Dolar bulundurabildiğin kadar bulundur. ABD'de ekonomi disipline altında. Ama IMF Türkiye'de kayıt dışını savunuyor, neden?" diye sordu.

2000 - 2001 döneminde 19 bankaya el konulduğunu bu 19 bankanın en son el konulan Pamukbank ile borç - alacak ilişkisinin bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Altuğ, "Bankaların fona devrinden dolayı bir taraf borçtan kurtuldu. Diğer taraf ise alacağını tahsil etmiş gibi oldu. Dolayısıyla aralarındaki davalar düştü. Yani kimin eli kimin cebinde? Böylece hepsi bir kişinin cebine girmiş oluyor. Borçlar fonda birleşti. Devlet en büyük borçludur" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler