Burun tıkanıklığı, öksürük ve hapşırık gibi nezle-grip benzeri belirtilerle ortaya çıkıyor, zamanında müdahale edilmezse hızla ilerleyerek ciddi tablolara neden olabiliyor. Genellikle 2 yaş altındaki çocuklarda görülen bu hastalığın adı; bronşiolit! Akciğerlerde bronşiol denilen küçük hava yollarının daralması sonucu gelişen ve solunum sıkıntısıyla kendini gösteren bir alt solunum yolu hastalığı olan bronşiolit, viral enfeksiyonların yaygın görüldüğü kış aylarında kapımızı daha sık çalıyor.
Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Kuter, Covid-19’un ağır hastalık yapma riski yetişkinlere nazaran daha düşük olsa da, özellikle pandemide çocukları bronşiolitten korumanın her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirterek, “Covid-19 enfeksiyonu akciğer dokusunun tutulumuyla karşımıza geliyor. Akciğerlerin kanı temizleme işlevini yerine getirmesine engel oluyor, bunun sonucunda kanda oksijen seviyesi düşüyor, karbondioksit birikiyor ve solunum sıkıntısı artıyor. Küçük hava yollarında daralma nedeniyle benzer bulgular oluşturan bronşiolit tablosuna Covid-19 enfeksiyonunun eklenmesi, hastalığın daha ciddi seyretmesine yol açabiliyor. Dolayısıyla özellikle bronşiolit geçirmiş olan çocukların daha özenle korunmaları büyük önem taşıyor” diyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Kuter, pandemide çocukları bronşiolitten koruyan önerilerini 8 başlık altında anlattı; önemli uyarılarda bulundu.
Bronşiolit; burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük ve hapşırık gibi nezle ya da grip semptomlarıyla başlıyor. Ateş genellikle normal veya hafif yüksek olarak görülüyor. Çocukların bazılarında, özellikle de risk faktörleri olanlarda hastalık hızla ilerliyor ve bu bulgulara; hırıltılı solunum, hızlı nefes alıp verme ile öksürük ekleniyor. Solunum yükünün artması sonucu yardımcı solunum kaslarının devreye girdiğini anlatan Dr. Şebnem Kuter, bronşiolitte erken teşhisin önemini şöyle ifade etti:
“Bu tabloyu muayenede; burun kanatlarının solunuma eşlik etmesiyle, karnın inip kalkmasıyla, kaburgaların arasındaki kasların derin çukurlar oluşturmasıyla gözlemliyoruz. Bir süre sonra sıvı alımının ve beslenmenin bozulması nedeniyle idrar çıkışı azalabiliyor. Hastalık daha da şiddetlendiğinde dil ve dudaklarda morarma ile cilt renginde soluklaşma şeklinde sorunlar gelişebiliyor. Solunum ve kalp durmasına kadar gidebilecek olan bu tabloyu önlemek için doktora zamanında başvurmak çok önemli.”
Bebeklerde ve çocuklarda küçük hava yolları erişkinlere göre sayıca daha az ve daha dar oluyor. Ayrıca bu havayollarını çevreleyen kıkırdak dokunun da daha yumuşak olduğunu belirten Dr. Şebnem Kuter, “Bunun sonucunda hava yolları kolayca tıkanarak bronşiolit tablosunun gelişmesine yol açıyor. Tüm bu nedenlerle 2 yaş altındaki çocuklarda bronşiolit tablosu daha sık ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
Bronşiolitin en sık görülen nedenlerinin başında ise virüsler geliyor. Virüsler arasında da her 2 çocuktan birinde bronşiolitten RSV (Respiratuvar Sinsitiyal Virüs) olarak bilinen virüs sorumlu oluyor. Dr. Şebnem Kuter erken doğan, anne sütüyle beslenmeyen, kronik kalp ve akciğer hastalığı veya zayıf bağışıklık sorunu olan, kalabalık ailede yaşayan, erken dönemde kreşe başlayan, en önemlisi de sigara içen ailelerin çocuklarının bronşiolite daha yatkın olduğunu söyledi.
Bronşiolit tedavisinde çocuklar genellikle destek tedavileriyle evde izlenebiliyor. Zorlu ve hızlı nefes alan, çarpıntısı olan, kandaki oksijen seviyesi düşen çocukların ise hastanede yatırılarak tedavi altına alındığını vurgulayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Kuter, bu süreci şöyle anlattı:
“Tedavide nemli oksijen desteği, hava yollarının genişlemesine yardımcı olan ve buhar şeklinde uygulanan ilaçlar ile ödemi azaltmaya yardımcı kortizonlu ilaçlara başvurulabiliyor. Tüm bu ilaçların uygulanma sıklığı hastalığın ağırlık derecesine göre değişiyor. Sık nefes alıp vermeyle oluşacak olan sıvı kayıplarını önlemek için damar yolundan sıvı desteği yapılıyor. Enfeksiyon değerleri yükselmiş veya akciğer filminde zatürre bulguları olan çocuklarda antibiyotik tedavisi uygulanabiliyor.”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Kuter, ebeveynlere yönelik önerilerini 8 maddede şöyle sıraladı:
Çocuğumuzu korumak için ebeveyn olarak işe önce kendimizi korumakla başlamalıyız. Unutmayın ki bu dönemde çocuklarımıza viral enfeksiyonları taşıyacak olan bizleriz. Bu nedenle kalabalık ortamlara girmemeye özen gösterin.
Hasta olmadıklarından emin olsanız bile sessiz taşıyıcılar olabilecekleri için evinizde misafir ağırlamayın.
El hijyeninize çok dikkat etmeli; ellerinizi gün içinde sık sık, en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkamalısınız. Dışarıdaysanız alkol bazlı dezenfektanlar kullanabilirsiniz. Çocuğunuza da el hijyenini öğretin, ellerini yıkamaları gerektiğini sık sık hatırlatın.
Mutlaka maske takın ve maskenizi sık aralıklarla değiştirin. Eğer 2 yaş üstündeyse maske takma alışkanlığı edindirin, maskesini düzenli olarak değiştirin. Henüz 2 yaşın altındaysa, pusetini, puset örtüleriyle çevreleyerek onu damlacıklardan koruyabilirsiniz.
Dengeli ve tüm besin gruplarından zengin beslenmesini sağlayın. Çocuğunuz mutlaka günlük taze meyve ve sebze tüketmeli, bol bol sıvı almalı.
Anne sütünüz varsa, 2 yaşına kadar emzirmeye devam edin.
Rutin doktor kontrollerini ve aşılarını pandemi döneminde de ihmal etmeyin.
Sigara dumanına maruz kalmasını önleyin.