Bedenimizin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için sindirimin ve kandaki besin miktarının gereken düzeyde tutulması gerekir. Tüm bu işlevlerde pankreas organı aktif görev alır. Organdaki ufak değişimler ya da hasarlar ile ortaya çıkan pankreas rahatsızlıkları vücut için önemli sonuçlar doğurabilir.
Pankreas nedir sorusuna kısaca sindirimden ve kan şekerinden sorumlu organ olarak yanıt verilebilir. İnce bağırsağın ilk kısmı olan duodenuma bir kanal ile bağlıdır. Bu kanal vasıtasıyla ürettiği sindirim için gerekli enzimleri buraya gönderir. Sindirim sonucu elde edilen glukozun kanda olması gereken miktarda kalması için gerekli olan hormonları salgılar. Akla ilk gelen önemli sorulardan biride pankreas nerede sorusudur. Yaklaşık 15 santimetre uzunluğa sahip olan bu organ karnın en arka kısmında bulunur, mide ve bağırsaklara komşudur. Bedenin işleyişi için önemli olan salgı organlarından biridir. Pankreas iltihaplanması ise farklı nedenlerle meydana gelebilir. İki farklı çeşidi bulunan iltihaplanma kronik ya da akut olarak oluşur. Akut pankreas iltihabı aniden ve kısa sürelidir. Aşırı alkol tüketimi veya safra kesesi taşları sebebiyle de oluşabilir.
Bu organın herhangi bir kısmında yer alan hücrelerin normal işlevlerini kaybetmesi sonucu kontrolsüz bir şekilde çoğalarak tümör haline gelmeleri sonucu pankreas kanseri oluşur. Organın tüm kısımlarında oluşabilme ihtimali olan bu durum genellikle baş kısımda gerçekleşir. En sık karşılaşılan türü adenokanser, agresif hücrelere sahiptir. Bu yüzden diğer organlara yayılabilir.
Erken safhalarda pankreas kanseri belirti vermeden ilerleyebilir. İlk evrelerde iştahsızlık, rahatsızlık hissi, mide bölgesinde dolgunluk, aniden ortaya çıkan diyabet hastalığı ya da pankreatit atağı belirtileri ortaya çıkabilir. Erken safhalarda gösterilen hafif belirtiler mide rahatsızlıkları ile karıştırılabildiği için hastalığın erken teşhis edilme olasılığı düşer. Hastalığın ilerleyen safhalarında ortaya çıkan en yaygın semptomlar; karın ağrısı, iştah kaybı ve bunun sonucunda kilo kaybı, sırt ağrısı, mide bulantısı ve kusma, ishal, halsizlik, yorgunluk, sindirimde zorluk, dışkı renginde değişiklik, sırt ağrısı, sarılık ve depresyon gibi belirtilerdir. Sarılık ilk evrelerde ortaya çıkan ve yaygın gözlenen belirtilerdendir. İlk evrelerde gözlerde görülen sarılık, ilerleyen safhalarda cilt renginin sararması, idrar renginin koyulaşması ve en sonunda dışkı renginin anormal düzeyde açılması şeklinde sonuçlanır. Sarılığın nedeni tümör sebebiyle safra yolunun tıkanması sonucu karaciğerin ürettiği maddeyi bağırsaklara atamamasıdır. Pankreas ağrısı başlarda belli belirsiz, rahatsızlık hissi şeklindeyken ilerleyen safhalarda sırta vuran şiddetli karın ağrısı olarak gözlenir.
Pankreas kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Tespit edilen vakaların %30’unda pankreas kanserinin nedeni sigara tüketimidir. Şişman bireylerde daha sık rastlanılır. Erkeklerin pankreas kanserine yakalanma ihtimali kadınlara nazaran daha fazladır. Yaş ilerledikçe yakalanma ihtimali artar. Erkeklerde ortalama yakalanma yaşı 63, kadınlarda ise 67’dir. Ailesinde pankreas kanseri öyküsü bulunan kişiler, pankreas iltihabı ve şeker hastalığına sahip bireyler risk grubunda yer alır.
Hastalık erken fazlarda ciddi belirti göstermediği için anı konması zordur. Başvurduğunuz sağlık kuruluşunda görevli hekim fiziksel muayenenizi yaparak tıbbi öykünüzü oluşturur. Pankreas hastalıklarının tespiti için gerekli olan tanı testlerinin yapılması önemlidir. Ultrasonografi ile pankreastaki kitlenin varlığı, boyutu, damarlara olan yakınlığı ve diğer çevre yapılarla ola ilişkisi tespit edilir ve incelenir. Bilgisayarlı tomografi ağız ve damar yolu ile verilen ilaçlar ile uygulanarak tümörler hakkında ayrıntılı bilgi sağlar. Doğru tanı koyma olasılığı yaklaşık %95’dir. Manyetik rezonans ve pozitron emisyon tomografisi de sıklıkla kullanılan yöntemlerdendir. Kan testleri ile hastalığın tespiti mümkündür. Pankreas tümörleri tarafından üretilen proteinlerin kanda tespiti ile tanı konulabilir. Bu tanı yöntemleri sayesinde hastalık kolayca tespit edilir Hastalığın fazı ve gerekli tedavi bu testlere göre yapılandırılır.
Pankreas kanserinin tedavisinde hastanın durumu önemlidir. Fiziki muayene, radyolojik ve laboratuvar tetkikleri incelenerek kanserin hangi fazda olduğu, komşu organ ve damarlarla olan ilişkisi, herhangi bir yayılımın olup olmadığı değerlendirilir. Ameliyat edilip edilemeyeceği tespit edilir. İleri fazdaki kanserlerde cerrahi yöntem uygulanmaz. Bu tip durumlarda kemoterapi ile beraber, beslenme desteği sağlanması, sarılığın düzeltilmesi, ağrılar hafifletilerek yaşam konforunu artırıcı tedaviler uygulanabilir.
Ağızdan endoskopik yöntem ile girilerek kalın bağırsağı tıkayan tümörlerin bulunduğu kısma stent takılabilir. Safra iğne yardımıyla takılan kateter ile dışarı aktarılabilir. Bu tip konfor artırıcı tedaviler uygulanabilir. Pankreas kanserinin belirtilerinin erken tespiti ile hastalık ilk fazlarda teşhis edilebilir. İlk fazlarda cerrahi yöntem tercih edilebilir bu durumda whipple prosedürü uygulanır. Tümör pankreasın kuyruk ve başında ise operasyon görece daha kolaydır. Kanser hücresinin pankreasın başında olduğu vakalarda ameliyat ile pankreasın başıyla birlikte, kalın bağırsak, ana safra kanalının bir bölümü, safra kesesi, etraf lenf bezleriyle midenin bir kısmı çıkarılır. Kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek için ilaç kullanılmasıdır. Ağız ya da damar yolu ile vücuda alınır.
Genellikle cerrahi operasyon öncesi radyoterapi ile birlikte kullanılarak tümörü istenilen boyuta düşürmek için uygulanır. İleri faz kanserlerde hayat kalitelesini yükselten tedavi olarak kullanılır. Radyoterapi, kanserli bölgeye yüksek enerjili ışın uygulaması şeklinde yapılır. Cerrahi sonrası nükse engel olmak ya da cerrahi öncesi tümörü küçültmek için kullanılır. Tedavi yöntemleri kombinlenerek daha iyi sonuçlar alınabilir.