Papa 2. Jean Paul, kilise tarihinin tek Polonyalısı. Katolik Hıristiyanların ruhani lideri, 455 yıldan sonra ilk yabancı, 254. Papa olarak tarihe geçti. 2. Jean Paul, 27 yıllık görevi boyunca tarihin en çok seyahat eden Papa'sı unvanına da sahip.
Papa, toplam 1 milyon 247 bin 613 km yol katetti. Bu, Dünya çevresinde 31,9 kez dolaşmak ya da Dünya ile Ay arasında 3,2 kez gidip gelmek anlamına geliyor.
Papalığı boyunca 23 Müslüman ülkeye dostluk ziyaretlerinde bulunan 2. Jean Paul, bu kapsamda Türkiye'ye de 1979 yılında ziyaret gerçekleştirmişti. 13 Mayıs 1981, Papa'nın, ölümle hayat arasındaki o ince çizgiden döndüğü tarih olmuştu.
2. Jean Paul, halka hitap etmek için geldiği San Pietro Meydanı'nda, suikastçı Mehmet Ali Ağca'nın silahından çıkan iki kurşunla ağır yaralanmıştı. Tedavi görerek iyileşen Papa, olaydan iki yıl sonra Ağca'yı hapishanede ziyaret ederek affettiğini bizzat söylemişti. Bu arada, sağlık durumu bozuk olan 85 yaşındaki Papa'nın ölümü halinde yerine, 120 kardinalin arasından biri seçilecek. Dış dünyayla irtibatın tamamen kesildiği tören, birbirinden ilginç aşamaları kapsıyor.
'GÜNEŞ TUTULMASI'NDA DOĞDU
Papa II. Jean Paul olarak tarihe geçen 'Karol Wojtyla', Polonya'nın Krakov şehrine 50 km uzaklıktaki Wadowice kasabasında, bir güneş tutulması sırasında 18 Mayıs 1920'de doğdu.
Güneş tutulması sırasında doğmasını, dindar Katolikler bir 'işaret' olarak kabul ettiler. Wojtyla, küçük yaşında annesini, daha sonra da askeri hekim olan erkek kardeşini kaybetti. Babasının etkisi ve ailede yaşadığı kayıplarla kendini dine ve felsefeye verdi. Gençliğini Nazi Almanyası ve Sovyet Rusya arasında yapılan ve Polonya'nın paganlaşmasına yol hazırlayan anlaşma ile damgalandı.
Krakov Üniversitesi'nde Polak Filolojisi eğitimi alırken büyük tutkusu tiyatro ile de ilgilendi ve okul yıllarında aktörlük yaptı. Felsefe, edebiyatın yanı sıra matematik, fizik gibi pozitif bilimlerle de ilgilendi. Okula ve kitaplara olan düşkünlüğü, spor yapmasına engel teşkil etmedi. Komşusu olan Yahudilerin savaş sırasında toplama kamplarına götürülmesinden duyduğu üzüntünün, ileride Papa olduktan sonra Yahudilerle Katolik dünyasını yakınlaştırma çabasında görüldüğü yorumları yapılır.
RAHİPLİKTEN PAPALIĞA
Nazi işgali sırasında, okuduğu üniversite kapatılan Wojtyla, bu dönemde Solvay Kimya Fabrikası'nda işçi olarak çalışarak hayatını savaş yıllarında idame ettirdi. 1942 yılında Krakov'da, Arcivescovu Sepiah tarafından gizlice düzenlenen rahiplik kurslarına katıldı. Savaş sonrası üniversiteye dönerek teoloji okuyan Wojtyla, Sepiah'nın yardımıyla Roma'da teoloji doktorası yaptı. 1946'da 'Sacerdot' oldu ve Lublin Üniversitesi'ne rektör atandı. 1964 yılında 2. Vatikan Konseyi'nde 'Veskov' olarak ateizm üzerine yaptığı konuşmayla dikkatleri çekti. Papa 5. Paul tarafından 1967'de 'Kardinal' ilan edildi. Demir perde ülkesi Polonya'nın Nova Huta şehrinde bir kilise açılması için komünist rejime verdiği mücadele Rusya tarafından kara listeye alınırken, 'Papa'lık yolunda yıldızı iyice parladı. 16 Ekim 1978'de Papa seçilerek, 400 yıl sonra Vatikan'a gelen ilk yabancı Papa oldu. Vatikan'ın bu seçiminde, dinlere karşı olan Doğu Bloku ülkeleri üzerindeki gücünü arttırma arzusunun baskın olduğu tartışılmaz.
Jean 2. Paul, bugüne kadar 147 kutsama töreni gerçekleştirerek bin 338 kişiyi "Kutsal" ilan etti. 51 kanonizasyon töreni ile 481 kişiye "Azizlik" unvanı verdi.
BÜYÜK DEĞİŞİMLERİN TANIĞI OLDU
Papa II. Jean Paul, dünyanın büyük değişim gösterdiği çeyrek yüzyılda görev yaptığından, tarihte büyük yeri olan gelişmelerin birinci elden parçası oldu. Savaş verdiği komünist rejimin çöktüğünü, Berlin duvarının yıkıldığını, ticaret merkezlerine düzenlenen saldırıları gördü. Irak savaşı sırasında ABD'ye açıkça kafa tuttu ve İsrail'in Filistin politikasını açıkça eleştirdi. Özellikle İslam ve Hristiyanlık arasında "dinler arası diyalog" kampanyasına öncülük etti.
Dinlerin kardeşliği adına Vatikan'da konserler, seminerler düzenlenmesine önayak olan Papa, koalisyon güçleri Irak operasyonunu başlattığı yıl Ramazan ayında Katolikleri ve Yahudileri Müslümanlarla birlikte oruç tutmaya çağırdı. Vatikan da kendisi de dostluk amacıyla oruç tuttu. Papalığı boyunca 23 Müslüman ülkeye dostluk ziyaretlerinde bulundu. 1979 yılında ziyaret ettiği Türkiye'ye bu sene yapması beklenen ikinci ziyareti sağlık sorunları sebebiyle iptal etmek zorunda kaldı.
Papa II. Jean Paul sadece dinleri değil, Hristiyanlık içinde ayrı mezhepleri de birbirine yakınlaştırmak için çalıştı. Kardinal olarak katıldığı 2. Katolik Konseyi'nde alınan "Hristiyanlığı birleştirme" kararını, Ortodoks, Protestan kiliselerle aradaki buzları eritme çabalarıyla hayata geçirmeye çalıştı. Fener Patrikhanesi için çok büyük önem taşıyan, Haçlı seferlerinde İstanbul'un yağmalanmasıyla Roma'ya getirilmiş iki azizin kemiklerini, Fener Patriki Bartolemeo'ya 2004 yılında iade etmesi de bu çabanın bir ürünüydü.
'MEDYATİK PAPA'
Üçüncü bin yılın Papa'sı olan 2. Jean Paul, 27'nci yılını sürdürdüğü Papalık görevi boyunca dünyada hızla gelişen medya ve reklam sektörünün odak noktası oldu. Farklı hobileri olan, halka yakın bir Papa olarak tanınan Jean Paul, medyanın sunduğu imkanları sonuna kadar kullandı. Yaptığı tüm seyahatlerle, açıklamalarıyla, dağ gezintileri, hastalıklar asında görüldüğü yoıyla medyaya önemli bir malzeme olan Papa II. Jean Paul, gelişen iletişim ağı sayesinde daha önce hiç bir Papa'nın ulaşamadığı bir kitleye ulaştı. Hatta bir pop yıldızı gibi ikonlaştırıldı.
Medya sayesinde dünyanın gözü önünde Roma Olimpiyat Stadı'nda maç izledi, çok sevdiği dağlarda kayak, trekking yaptı. Jübile sırasında gençlere Katolikliği aşılamak, kilisenin gençleri reddetmediğini göstermek için kurulan 'Papa Boys' örgütü mensupları, vücutlarına Papa dövmeleri yaptırarak, ilahileri rap şarkılar haline getirerek Katolik Kilise'nin "pop" versiyonu oldular. Papa, İsviçre'de düzenlenen "Gençlik Günlerine" katılarak gençlere hitap etti.
21.Yüzyılın sadece iletişim değil ulaşım teknolojisini de sonuna kadar kullanan Jean 2. Paul, tarihin en çok seyahat eden Papa'sı oldu. Papa Jean 2. Paul, İtalya içinde ve dışında 250 seyahate çıktı, bin 022 şehre uğradı. 27 yıl boyunca toplam 1 milyon 247 bin 613 km yol yaptı. Bu, Dünya çevresinde 31,9 kez dolaşmak ya da Dünya ile Ay arasında 3,2 kez gidip gelmek anlamına geliyor. Görevinin 822 gün 4 saat 30 dakikasını seyahatlerde geçirdi.
TÜRKİYE'YE ZİYARET
1978 yılında Papa olan Jean 2. Paul'ün ilk yurt dışı gezilerinden biri Türkiye oldu. 1979'da Türkiye'yi ziyaret eden Papa, Vatikan'daki Türkiye Büyükelçisi'ne yazdığı mektupta bu seyahatini, "Ülkenize yaptığım ziyaret, sizlerin farklı kültürler arasındaki ruh uyuşumu olarak tanımladığınız, değişen bir dünyada farklı kültürlerden insanların bir arada nasıl yaşabileceğini bizzat görme imkanı tanıdı. Ziyaretim, topraklarında Hıristiyanlığın doğuşunun ilk tohumlarının atıldığı ülkeye saygılarımı sunma imkanı da sağladı. Aziz Paul burada doğmuştu, İncil'i yazan diğer Azizler de bu topraklardan geçmişti. Hıristiyanlık inanışını şekillendiren ilk Konseyler bu topraklarda yapılmıştı. Yaptığım ziyaret sırasında Türkiye'nin sadece tarihine değil, millet olarak günümüzde başardıklarına da hayran kalmama neden oldu" diyerek özetliyordu.
SUİKAST
13 Mayıs 1981'de halka hitap etmek için San Pietro Meydanı'na gelen Papa II. Jean Paul, saat 17.17'de duyulan dört silah sesinden sonra sekreteri Stanislao'nun kollarına düşer. Daha önce Milliyet gazetesinde "Papa'yı öldüreceğim" iddiaları yer alan suikastçı Mehmet Ali Ağca, olaydan kısa süre sonra Venedik Meydanı'nda tutuklanır. Ağca'nın kurşunlarından iki tanesi Papa'ya ikisi turist kadınlara isabet eder. Papa, Agostino Gemelli Hastanesi'nde acilen ameliyata alınarak pankreasına isabet eden iki kurşun çıkarılır. Ağca'nın 1981'de başlayan Rebbibia Hapishanesi macerası 2000 yılına kadar sürer. Papa, suikast girişiminden iki yıl sonra Ağca'yı hapishanede ziyaret ederek affettiğini bizzat söyler. Bu ziyaretten sonra Ağca ailesi ile Papa arasında özel ilişki doğar. Jean Paul II, Ağca'nın annesiyle 1987-1994'de olmak üzere, ağabeyiyle ise 1996 -1997'de olmak üzere ikişer kez görüşür. Bu görüşmelerinde Ağca ailesi, Papa'dan, Mehmet Ali Ağca'nın Türkiye'ye gönderilmesi için yardım isterler. Ağca'nın iyi halden hapis cezası kademeli olarak bin 305 gün kısaltılır. Ağca, 1999 yılında Papa'ya bir mektup yazarak, 2000 yılında gerçekleşecek Jübile'den önce Türkiye'ye gönderilmesi için araya girmesini ister. Ağca bu mektuptan kısa süre sonra Türkiye'ye gönderilir.
PAPALIĞIN TARİHÇESİ
Katolik dünyasının en büyük dini otoritesi olan Papalığın kuruluş temelleri Milattan Sonra 2. yüzyıla dayanıyor. Roma İmparatorluğu döneminde oluşan ilk küçük Hıristiyan cemaatleri, başlarındaki papaz tarafından yönlendiriliyorlardı. Papazla birlikte her cemaatin bir deconi bir de şeytan çıkarıcısı olurdu. Bu kişiler arasında hiçbir hiyerarşik ayrım yoktu. Roma İmparatorluğu içinde Hıristiyan cemaatlerin büyümesi ve güç kazanmasıyla daha sağlam bir organizasyona ihtiyaç duyuldu. Önce piskoposlar sonra da başpiskoposlar ortaya çıktı. Hazreti İsa'dan sonra dördüncü yüzyılda bölge piskoposlukları oluştu ve bu yüzyılda Hıristiyan aleminde 5 önemli başpiskoposluk vardı; 'Roma, İskenderiye, Costantinopolis (İstanbul), Hatay ve Kudüs'. Bu arçiveskovların kendi içlerinde kabul ettikleri doktrinler bölgesel kabul ediliyor, biraraya gelerek aldıkları kararlar "ekümenik" tabir ediliyordu.
İLK PAPA: AZİZ PETER
V. yüzyılda büyük tartışmalar sonrası Roma'da ilk cemaati kuran Aziz Peter, primus inter pares (ilk papa) kabul edildi. Onun ardılı olan Roma Piskoposu'nun, ekümenik Katolik Kilise'nin başkanı olması kararı alındı. Papalık unvanı bu şekilde doğmuş oldu. Ancak bu birlik, zaman içinde Papa'nın yetkisini tanımayan Hıristiyan grupların ayrı mezhepler kurmasıyla bozuldu. Papa diğer mezhepler tarafından da saygı görse de sadece Katolik mezhebi mensupları tarafından "ruhani lider" ve "kilisenin çobanı" olarak kabul ediliyor.
Teorik olarak herkes Papa olabilse de uygulamada sadece Kardinaller Papa olabiliyor. Kardinaller tarafından düzenlenen ve Conclave denilen törenle, herhangi biri "Hazreti İsa'nın vikarı" gösterilebilir ve 'Veskov' ilan edilerek Papa unvanını alabilir. Ancak teoride mümkün olan bu uygulama pratikte pek kullanılmıyor. Conclave töreni için bir araya gelen Kardinaller, kendi aralarından uygun gördükleri birini Papa seçiyorlar. 1378-89 yılları arasında Papalık yapan VI. Urban'dan bu yana sadece kardinaller Papa oluyor.
CONCLAVE TÖRENİ NEDİR?
Papa öldükten sonra yerine yenisinin seçilmesi için yapılan törene Conclave deniyor. Dünyanın dört bir yanındaki 75 yaş ve altı Kardinallerin katıldığı Conclave, latince Cum (ile) Clavis (anahtar) kelimelerinden geliyor. Kardinallerin tamamen "Kutsal Ruh" tarafından yönlendirildiğine inanılan bu süreç boyunca dünyayla tamamen bağlantıları kesilerek Vatikan'ın içinde Conclave için ayrılan 2 katlık bölüme kilitleniyorlar.
Kardinaller, Conclave alanında kendilerine ait hücrelerinde istihareye yatarlar. Birbirleri ve dışarı ile haberleşmeleri imkansızdır. Conclave işlemlerine, Papa'nın ölümünü izleyen 10 gün içinde başlanır. Öncelikle Papa'nın alnına üç kez dokunularak vaftiz adı ile çağrılır. Papa'nın ölümü ilan edilerek, bu otoritenin unvanını simgeleyen "Balıkçı Yüzüğü" (İlk Papa sayılan Aziz Peter balıkçı olduğundan) çıkarılarak, her papanın kendine özel mührü kırılarak Papa'nın ölümü resmileştirilir.
OYLAMA KAĞITLARI YAKILIYOR
Kardinaller Conclave boyunca bir sabah bir akşam olmak üzere iki kez oylama yaparlar. Her oylamanın sonunda eğer bir sonuca varılamadıysa, oylama kağıtları saman karıştırılarak dumanı siyah çıkacak şekilde yakılır ve duman, oylamanın yapıldığı Sistin Şapeli'ne yakın bir pencereden dışarı verilir. Siyah duman, hala Papa'nın seçilemediği anlamına gelir. Oylama sonuca ulaşınca kağıtlar saman karıştırılmadan yakılır ve çıkan beyaz duman, yeni Papa'nın seçildiğinin müjdesi olur. Oylama sonucunda 2/3lük çoğunluk sağlandıysa, kardinallerin oturdukları sandalyenin başlıkları çıkarılır, sadece Papa seçilmiş olan kardinalin sandalyesinin başlığı bırakılır. En fazla 120 Kardinal seçmelere katılabilir. Kardinallerin Papa'nın hayatta olduğu dönemde yerine kimin geçeceği hakkında anlaşma ya da görüşme yapması kesinlikle yasaktır