ÇANAKKALE (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Atatürk Üniversitesi adına yürütülen ve Kazı başkanlığını Atatürk Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Prof. Dr. Cevat Başaran’ın yaptığı yaklaşık iki ay sürdürülen bu yılki çalışmalarda, kentin antik çağdaki durumuna ilişkin önemli bulgular elde edildi. Kazı çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Cevat Başaran, günümüze ulaşan kalıntıları M.Ö.8.yüzyıla kadar geri giden Parion’un antik çağda üzüm bağları, şarapları ve ön yüzünde gorgo başı bulunan sikkeleriyle ün salmış bir balıkçı kenti olarak bilindiğini belirterek, “Yaklaşık 60 kişilik bir ekibin gerçekleştirdiği bu yılki çalışmalar antik kentin beş ayrı bölgesinde sürdürüldü. Nekropol çalışmalarında üçü taş sandık mezar (lahit), biri küp olmak üzere toplam 20 mezar açılırken, iskelet kalıntılarıyla bunlara ait çok sayıda ölü hediyesi ortaya çıkarıldı. Özellikle taş sandık mezarlarda altın taç, eroslu küpe ve yüzüklerin yanı sıra imitaston (taklit) taçlar da bulundu. Bronz yapraklar ve terakota boncukların altın yaldızla boyanması sonrası elde edilen taçların yanı sıra aynı nitelikte kolye ve pazubentlere de rastlandı. Diğer mezar hediyeleri arasında pişmiş toprak ve cam gözyaşı şişeleri, içki kapları, pişmiş toprak kandiller, demir strigilisler (spor sonrası ter temizleme aleti) pişmiş toprak insan ve hayvan figürinleri, sikkeler ve bronz aynalar ele geçti. Antropolog S.Bekmez’in iskeletler üzerinde yaptığı araştırmalarda ise, iskeletlerin aşırı nem dolayısıyla fazla tahrip oldukları yaş ortalamasının düşük olduğu ifade edilirken, gömülerin genelde erişkin oldukları ve farklı sosyal yapıya sahip kişilerin aynı yere gömüldükleri belirtti” dedi.
Mezarların bazılarının restore edildiğini de belirten Başaran, “Kentin önde gelen yapılarından olan Antik Tiyatroda, sahne binasını ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalara da devam edildi. Bu çalışmalar sırasında çok sayıda mimari bezemeli blok, sütun başlık ve tambur parçaları ve kabartmalı friz bloku parçalarına rastlandı. Frizlerde capricorn (keçi başlı ve ayaklı balık gövdeli yaratık) yunus balığı ve üç yılanın çektiği bir araba içerisindeki tanrıça Ceres, köpekli erkek figürü resmedildiğini gördük. Bir başka firiz bloku üzerinde ise, erosların domuz avı sahnesine yer verildiğini gördük. Diğer mimari parçalar arasında alınlık ve arşitravla bezemeli tavan parçaları da bulunuyor” dedi.
Antik tiyatronun karşısında yer alan Roma Villası’ndaki çalışmalarda, mekanın ısıtma sistemine ilişkin sorunların çözülmeye başlandığını da ifade eden Prof. Dr. Cevat Başaran, “Buna göre, geçen yıl kazılan havuzlu mekanın batısındaki büyük mekanda yapılan derinleştirme çalışmasında tabanı sertleştirilmiş zemin üzerinde kare tuğla ayaklara ve iki delikli künklere rastlandı. Mekanın tamamında izlenen yoğun yanık ve is katmanından, buranın ısıtma sistemiyle ilgili olasılıkla bir ısı elde etme ve dağıtım mekanı (kalorifer yapısı) olabileceği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca çalışmalar sırasında geç dönemde bu mekanın bir çöplük olarak kullanılmasından çok sayıda kandil ve seramik ile cam parçaları, yapı tuğlaları, bezemeli mimari elemanlar ele geçti. Yamaç yapısındaki çalışmalar sırasında geç Roma ve Bizans dönemine ait korozyonlu sikkelerin yanı sıra seramik kaplar, yapı tuğlaları kırık cam kadeh ve pişmiş toprak figürin parçaları ele geçti. Kalıntılar arasında su kanal sistemleriyle tonozlu yapı odasının bulunması, “specar tube” adı verilen ve genelde geç roma dönemi hamamlarında duvar içerisine yerleştirilmiş ısı künklerinin de ele geçmesi, buranın bir hamam olabileceği düşüncesini akla getiriyor. Sondaj bölgesindeki çalışmalarda da ana yapıya ait olduğu düşünülen orijinal tabana inilerek düzgün kesme taşlardan oluşturulan bir zemin tespit edildi. Ayrıca geç dönemde yoğun tahribata uğrayan yapının antik çağdaki görkemini yansıtan üst yapı mimari elemanları ortaya çıkarıldı. Bunlardan biri olan yaklaşık 1 metre çapında ve 2 metre boyunda bir sütun gövdesi geçici olarak ayağa kaldırıldı. Arazide yapılan çalışmaların yanı sıra bir arkeoloji okulu niteliğindeki Parion kazı evindeki çalışmalarda da, küçük buluntular ve kapların restorasyonu ve konservasyonu ile profil çizim çalışmalarıyla çömlekçilik atölye çalışmaları yapılıyor” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının 135.000 TL. ödenek verdiği, kazı çalışmalarına, bölgenin önde gelen sanayi kuruluşlarından İÇDAŞ A.Ş'de ayni yardımların yanı sıra, sağladığı 65.000 TL ile sponsorluk desteğinde bulunuyor.