HABER

Parkinson hastalarına hem tıbbi hem sosyal destek

Genellikle 65 yaş üstü kişilerde görülen ve yaşam kalitesini düşüren parkinsonun etkilerini azaltmak için Medipol Üniversitesi Hastanesi bünyesinde kurulan Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi, hastaların gerekli tüm tedaviye tek merkezden ulaşmasını sağlıyor - PARMER Nöroloji Uzmanı Dr. Başak Bolluk Kılıç: - "Hasta yakınları ve hastaların sosyal etkinlikleri için planlanmış bir merkez burası. Ekim ayında açıldı. Hat sanatı atölyeleri planlıyoruz. Medikal tedavi desteği sunmanın yanında sosyal ve fiziksel tedavi desteği sunmak için kurduğumuz bir merkez burası" - Parkinson hastası Halil Baylan: - "Yeniden kaliteli yaşamıma döndüm. Artık daha keyifli yaşıyorum"

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - Genellikle 65 yaş üstü kişilerde görülen ve yaşam kalitesini düşüren parkinsonun etkilerini azaltmak için Medipol Üniversitesi Hastanesi bünyesinde kurulan Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER), hastaların gerekli tüm tedaviye tek merkezden ulaşmasını sağlıyor.

Beyin cerrahı, nörolog, psikolog gibi uzmanların bulunduğu merkez, parkinson ve diğer hareket bozukluğu hastalarını bir bütün olarak ele alıp, gereken tüm tedavi hizmetlerini sunuyor.

Hastalara yönelik perküsyon atölyesinin de gerçekleştirildiği merkezde, hasta ve hasta yakınları için bilgilendirme seminerleri, hastaların sosyalleşmesini sağlamak amacıyla hat, resim gibi atölyeler düzenlenmesi de planlanıyor.

PARMER Nöroloji Uzmanı Dr. Başak Bolluk Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada PARMER'in parkinson ve hareket bozuklukları hastalarının gelişmiş tüm tedavilere ulaşabilecekleri bir merkez olduğunu söyledi.

Merkezin SGK kapsamında olduğunu belirten Kılıç, "Hasta yakınları ve hastaların sosyal etkinlikleri için planlanmış bir merkez burası. Ekim ayında açıldı. Beyin pilli takılı 329 hastayı bir araya getirerek dünya rekoru kırdık. Kendi işini bile zor yapabilen durumdaki parkinson hastalarımız perküsyon çaldı. Hat sanatı atölyeleri planlıyoruz. Medikal tedavi desteği sunmanın yanında sosyal ve fiziksel tedavi desteği sunmak için kurduğumuz bir merkez burası." diye konuştu.

Kılıç, PARMER'de beyin cerrahı, nörolog, psikolog gibi uzmanlardan oluşan yetkin bir kadro olduğunu aktardı.

Hastayı bütüncül ele almayı hedeflediklerini vurgulayan Kılıç, şöyle devam etti:

"Hasta geldiğinde bir parkinson hastalığı varsa ya da başka bir nörolotik hastalığı varsa nörolog tarafından mı takip edilmesi gerekiyor yoksa beyin cerrahı tarafından ameliyat mı edilmesi gerekiyor, bunu değerlendiriyoruz. Muayenesi, ilaçlı-ilaçsız testleri yapılıyor, sonrasında psikolojik ve hafıza testleri yapılıyor, sonraki aşamada tedaviye ne yönde devam edeceğimize karar veriyoruz. ameliyat gerekiyorsa, beyin pili takılıyor, pil ayarı yapılıyor. Ameliyata gerek yoksa ilaçlı takibi sağlanıyor. Fizik tedavi, denge, konuşma egzersizin ihtiyaç duyuyor bu hastalar çünkü sadece ilaçla yönetebileceğimiz bir hastalık değil. Fizik tedavi merkezimize yönlendiriliyor. Psikoloğumuz hasta ve hasta yakınına destek sağlıyor."

Parkinsonun beyinde dopamin eksikliğinden kaynaklanan bir hastalık olduğunu hatırlatan Kılıç, hareketlerde yavaşlama, vücutta tutukluk veya titreme, yüz ifadesinde azalma gibi belirtileri olduğunu anlattı.

Kılıç, hastalığın tedavisinde egzersizin çok etkili olduğunu dile getirerek, "İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda ya da yan etkileri ortaya çıkmaya başladığında cerrahi tedavi veya bağırsağa yerleştirdiğimiz bir pompa yardımıyla daha farklı bir ilaç tedavisi metodumuz var. Dopamin artık hücrelerden salgılanamıyor, ağızdan ilaç yoluyla dopamin veriyoruz." diye konuştu.

Parkinsonun 65 yaş üzerinde her yüz kişiden birinde, 85 yaş üzerinde ise 5'inde görüldüğünü dile getiren Kılıç, birçok hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin önemli olduğunu dile getirdi.

- "Artık tenis oynuyorum"

Parkinson hastası Halil Baylan da derin bir depresyonda olduğu düşüncesiyle yaklaşık 8 yıl önce hastaneye gittiğini söyledi.

Baylan, psikiyatristin kendisine parkinson teşhisi koyduğunu ifade ederek, "İlk duyduğumda korktum. O zaman parkinsonun tedavisi yok diye biliniyordu. Aslında ben vücudumda değişiklik olduğunu düşünmüyordum ama yakınlarım yüz ifademin değiştiğini söyledi." dedi.

Yaklaşık 5 yıl süren ilaç tedavisinin ardından hastalığının ilerlediğini aktaran Baylan, şöyle devam etti:

"Vücuduma hiç tarif edemediğim bir baskı ve sıkışma geliyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Ayağımdan giren ağrı belime kadar devam ediyordu. Yaklaşık 9 ay önce beyin pili ameliyatı oldum. Ameliyattan sonra 2 gün yattım. Yeniden kaliteli yaşamıma döndüm. Artık daha keyifli yaşıyorum. Eşimle parkinson dönemindeki kadar hiçbir zaman birbirimizi yıpratmadık. Parkinson çok zor bir hastalık. 50 yıllık evliyim, son bir yıl çok zordu. Ameliyattan 20 gün sonra tenis oynamaya gittim. Pilates yapıyorum, günde 3 kilometre yürüyorum."

Halil Baylan'ın eşi Fehime Baylan da parkinson hastasının kendi öz bakımını yapamadığı için çok kırıcı olduğunu, bakan insanın da elinden bir şey gelmediğini ifade ederek, şunları anlattı:

"50 yıllık evliyiz ve biz bu parkinson dönemindeki kadar hiç birbirimizi yıpratmadık. Sanki bir çukurdasınız ve çıkamıyorsunuz. Ateş düştüğü yeri yakar. Parkinson hastaları bir kenarda kalıyor. Bu kader diye görülüyor. PARMER, parkinson hastaları için inanılmaz bir umut."

En Çok Aranan Haberler