ANKARA (İHA) - İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MazlumDer), başörtüsü konusundaki açıklamalarında "görevi kötüye kullanma' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama' suçunu işledikleri iddiasıyla İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör hakkında suç duyurusunda bulundu.
MazlumDer Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar ve beraberindeki bir grup, Ankara Adliyesi'ne gelerek suç duyurusu dilekçesini Müracaat ve Suçüstü Savcılığı'na verdi. Dilekçede, İÜ Rektörü Prof. Dr. Parlak'ın bir televizyon kanalının haber bültenine katılarak, "Türban, cumhuriyet kazanımlarına ters. Bizim örf ve adetlerimize uygun değil. Tamamen Arap dünyasından, Vahhabi'den, Emevi'den gelen bir tür. Bu gerginlik bizi bile etkileyecek. Belki hiç hakkımız olmadığı halde türbanlı bir öğrenciye,
cumhuriyet ilkelerinin kıyafetlerine aykırı diye hak ettiği notu vermeyeceğiz" dediği hatırlatıldı.
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şengör'ün ise kamuoyuna yansıyan ve Üniversitelerarası Kurul'un tüm üyelerine gönderdiği mektubunda, dinin dogmalar çerçevesinde kurulduğunu ve dogmaları reddetmeyen kişinin üniversiteye giremeyeceğini beyan ettiği sözlerine yer verilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Şüpheliler, bulundukları makam ve görevleri ifade ederken başörtülü öğrencilere hak ettikleri notu vermeyeceklerini, başörtülü öğrencilerin üniversitenin kapısından içeri giremeyeceğini ifade etmektedirler. Şüpheliler, Anayasa veya kanunlarda bir değişiklik olsa da bunu kabul etmeyeceklerini, başörtüsü ile esasında kanunlara uygun bir şekilde öğrenim gören kişilerin öğrenimlerini engelleme adına görevlerini ve yetkilerini kötüye kullanacaklarını açıkça ifade etmektedirler."
Başörtüsü konusundaki açıklamaları nedeniyle iki akademisyenin 'görevi kötüye kullanma' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama' suçunu işledikleri iddia edilen dilekçede, öğretim görevlileri hakkında kamu davası açılması istendi. Konuya ilişkin adliye önünde bir açıklama yapan Beytar, Türkiye'deki kronikleşmiş insan hakları ihlallerinden birisinin, devletin halkın din ve vicdan hürriyetine koyduğu vesayet olduğunu savundu.