HABER

'Parmak çocuk' yaşatılmaya çalışılıyor

TRABZON (İHA) - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi'nde erken doğum sonucu 6.5 aylıkken dünyaya gelen 'parmak çocuk', 24 gündür yaşam mücadelesi veriyor.

Konuyla ilgili olarak bilgi veren KTÜ Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Yakup Aslan, 27 haftalıkken dünyaya gelen kız bebeğin akciğerlerinde ve bağırsaklarında doğduğunda sorun olduğunu ancak bu sorunları 24 gün içinde çözdüklerini söyledi. Prof. Dr. Aslan, bebeğin şuanda sadece tansiyon düşüklüğü problemi bulunduğunu ve tedaviye oldukça iyi cevap verdiğini belirtti.

Bebeğin kilosunun 750 gramdan 870 grama ulaştığını ve bu problemi de giderdikten sonra bebeği anne sütüyle beslemeye başlayacaklarını belirten Prof. Dr. Aslan, Zeynep-Recep Dilsiz çiftinin ikinci çocuğu olan bebeğin, Tıp Fakültesi'nde dünyaya gelmesinin bebek için bir şans olduğunu kaydetti.

"Bebeğe kısa süre içinde müdahale edip, tedavisi zamanında yapıldığı için problemleri aştık" diyen Prof. Dr. Aslan, "Çocuğun şimdiye kadar yapılan kontrollerinde akciğer, beyin ve göz gibi hayati organlarının gelişiminde herhangi bir problem tespit etmedik. Yenidoğan bebekler arasında tıbbın 'yaşayabilir' kabul ettiği en küçük bebek, 22 haftalık ve 500 gram ağırlığındadır. Bu bebek gibi daha önce de söz konusu kilo ve haftaya yakın birkaç bebeği yaşatmayı başardık. Şimdiye kadar yaşattığımız en küçük bebek, 1996'da 550 gram ağırlığında ve 26 haftalık dünyaya gelmişti" dedi.

Türkiye'de son dönemlerde daha çok çocuk sahibi olamayanların başvurduğu ve devlet tarafından da desteklenen mikroenjeksiyon yönteminin giderek yaygınlaştığını ve bu yöntemde gebeliğin garanti olması için çoğul gebelik yönteminin tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Yakup Aslan, şunları söyledi:
"Ancak bu yöntemde gebelik garanti olsun diye birden çok yumurta döllendirilmektedir. Bu durum ise erken doğum ihtimalini doğurmaktadır. Karadeniz Bölgesi'nde son günlerde prematüre doğumlarda bir artış gözlenmektedir. Bunun birçok nedeni bulunmaktadır. Prematüre doğumların en önemli nedenlerinden birisi özellikle halkın suni döllenme dediği mikroenjeksiyon yöntemi ile alakalıdır. Bu son zamanlarda devlet tarafından da desteklenmektedir. Bu tür gebeliklerde bebekler çoğul gebelik olarak doğmaktadır. Geçenlerde de bu şekilde yediz bebekler doğmuştu. Çoğul gebeliklerde bebeklerin erken doğum ihtimali yüksektir. Aslında bunu kadın doğumcuların önlemesi mümkündür ancak gebelik garanti olsun diye birden çok yumurtayı döllendirmeleri, sonuçta bu tür doğumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır."
Prematüre doğumların bir diğer önemli nedeninin de ekonomik olduğuna dikkat çeken Aslan, "Ekonomik durum, insanların yaşam tarzlarını etkilemektedir. Geçim sıkıntısı çeken insanlar doktor kontrollerine gidememekte, beslenme yetersizlikleri çekmektedir. Bunun yanında anne adaylarının da çok genç yaşta olmaları ve enfeksiyon geçirmiş olmaları gibi nedenler de prematüreyi artıran etkenler arasında bulunmaktadır" diye konuştu.

Erken doğum vakalarındaki artışın Çernobil ile bağlantısı bulunmadığını kaydeden Aslan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Prematüre doğumların Çernobil ile direkt alakası bulunmuyor. Çernobil daha çok sakat doğumlara yol açıyor. Gerçekten Türkiye'nin en yüksek anormal doğan bebekleri bölgemizde bulunuyor. Bunların elbette radyasyonla ilgisi var. Ama erken doğumların direkt bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Bu tür doğumlar daha çok sosyal çevre, ekonomik koşulların yetersizliği, annenin yaşam tarzı, geçirilen enfeksiyonlar, annenin yaşının ve beden boyutlarının küçük olması gibi nedenlerle alakalıdır."
Parmak çocuğun yaşama şansının yoğun bakım servisinde doğması nedeniyle yüzde 70-80'lerde olduğunu belirten Aslan, "Ancak bu tür bebeklerde tamamen sağlıklı yaşamaları diğer bebekler gibi değil. Prematüre bebekler dikkatli davranılmadığı zaman yaşasalar bile birtakım sorunlarla yaşayabiliyorlar. Bu tür bebekler yoğun bakım şartlarında doğarlarsa tamamen sağlıklı olma ihtimalleri var. Aksi takdirde ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz" dedi.

En Çok Aranan Haberler