Lösemi nedeniyle birkaç yıl önce kemik iliği nakli geçiren ve 14 ay önce de Kovid'e yakalanan 56 yaşındaki Muzaffer Kayasan'ın PCR çilesi bitmiyor. En son 9 Şubat'ta tekrar kontrol için test yapıldığını ve hem varyant hem de PCR pozitifliğine bakıldığını söyleyen Kayasan, varyant belirlenemediğini ama PCR'ının 80'nci kez pozitif çıktığını söyleyerek, "14 aydır temassız kart gibiyim, sanal bir hayat yaşıyorum. Sevdiklerimle internetten görüntülü görüşebiliyorum" dedi.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ise bağışıklığı baskılanmış bu tip konakların çok özel vakalar olduğunu belirterek bu hastanın sürecinin çok uzun sürdüğünü ve literatürde de bu türden vakalara çok rastlanmadığını söyledi.
Prof. Dr. Yavuz, Omicron varyantının da bu şekilde bağışıklığı baskılanmış bir konaktan ortaya çıkmış olabileceği teorisini de hatırlatarak "Bu hasta da o nedenle sürekli takip altında" diye konuştu.
İstanbul'da yaşayan 3 çocuk babası 56 yaşındaki Muzaffer Kayasan, bundan 3 yıl önce lösemi nedeniyle İstanbul Tıp Fakültesi'nde kemik iliği nakli oldu. Tedavisi nedeniyle sürekli bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanmak zorunda kalan Kayasan, 2020 yılının Kasım ayında bu kez de koronavirüse yakalandı. Hastalığı atlatan ancak PCR testi 14 aydır bir türlü negatife dönmeyen Kayasan'ın durumu, doktorları tarafından da yakından izleniyor. Kayasan, varyant açısından da sürekli takip altında tutulduğunu söyleyerek "En son ayın 9'unda test yaptırdım. İki tane test yaptılar, birisi varyant testi, diğeri normal Kovid testiydi. Varyant yok ama PCR testim hala pozitif. Her şeyin lösemi ile ilgili olduğunu söylüyor doktorlarım. Lösemi hastalığından dolayı bu sıkıntıları bu zorlukları yaşadığım söyleniyor. Daha önce kemik iliği nakli olduğumda, ikinci senesinde çok iyiydim. Ot biçiyordum, bahçemde çapa yapıyordum. İlik naklimi İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde gerçekleştirdiler. Geçen sene nefes darlığı ile belirtilerim başladı. Mide bulantısı, yemek yiyememe ile kötüleşince test yaptılar. Kovid olduğumu öğrendim. Bu sefer de Kovid'den dolayı hastaneye yattım" dedi.
14 aydır hastanede ve evinde karantina altında olduğunu kaydeden Kayasan, "Lösemi olduğum için bağışıklık sistemimin çok zayıf olduğunu ve bu nedenle testimin pozitif çıktığını, ama aslında Kovid olmadığımı söylüyorlar. Yani Kovid'im ama değilim. '(Virüsün) partiküllerini taşıyorsunuz, onun için de test pozitif çıkıyor' diyorlar. Oğlum, kızım, torunum gelirse, çocuklara bir zarar veririm korkusuyla onlarla sadece WhatsApp'tan internet üzerinden görüntülü görüşebiliyorum. Psikolojik olarak insan çok yıpranıyor. Sürekli bugün mü öleceğim, yarın mı öleceğim diye düşünüyorum" dedi.
Hastanede yatarken, kanser hastalarının bile iyileşip gittiğini, kendisinin bir türlü normale dönemediğini söyleyen Kayasan, sözlerini şöyle noktaladı: "Akciğer kanseri hastası geldi, adam iyileşti gitti, Allah ömür versin; lösemi hastası geldi, iyileşti gitti; kalp hastası geldi, iyileşti gitti. Ben 14 aydır yaşıyorum ama iyileşemedim. Psikolojik olarak da bitmiş durumdayım. Beynim artık her gün bana 'Muzaffer bugün öleceksin' diyor. Her gün bir kere daha ölüyorum. Bir hastaya dersin ki 1 sene ömrün var, ona göre derim ki tamam şunu yapayım, bunu yapayım. Ama öyle bir durum da yok. Korona bitsin, negatife döneyim, ilk işim torunlarıma çocuklarıma, eşime sarılabilmek olacak. Doyasıya oyun oynamak istiyorum torunlarımla. Temassız kart gibi oldum, sanal bir hayat yaşıyorum 14 aydır. Varyant değilmişim ama ben Laz varyantıyım."
Bağışıklığı baskılanan hastalarda, uzamış Kovid pozitifliklerin görülebileceğini kaydeden Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, 14 aylık pozitiflik durumunun literatürde de çok nadir rastlanan bir durum olduğunu belirterek "Bağışıklığı baskılayan ilaçlar kullandığı için bu grup hastalarda uzamış PCR pozitifliği olabiliyor. Özel konak çünkü bunlar. Bu hastamızda da biraz daha uzun bir zaman söz konusu. Gerçekten süre çok uzun, dünya literatüründe de böyle çok vaka yok. Özel konaklarda çok farklı durumlar söz konusu olabilir. Bağışıklığın ne kadar baskılandığı ile ilgili. Mesela vücudun antikor üretme kapasitesi yoksa, çok uzun sürebiliyor gerçekten pozitiflik durumu" dedi.
Bu durumunun nedenlerinin henüz bilim dünyası tarafından da araştırıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, yanıtın henüz çok net olmadığını ama çeşitli teroiler üzerinde durulduğunu söyledi. Prof. Dr. Yavuz, "Birçok hipotez var bu konuda. Örneğin vücudun belli bölümlerinde, özellikle bağışıklık hücrelerinin ulaşamadığı bölümlerde, virüsün gizli kalabildiği ya da insanların bazı hücrelerinin içinde virüsün yerleşebildiği gibi hipotezler var. Bunlar üzerinde çalışmalar var. Ama esas sorun burada, hastanın altta yatan bağışıklığını baskılayan durumunun olması. Bu tarz hastalarda virüsün sürekli vücutta kalması ve bunda da sürekli başarılı olabilmesi, vücudun oluşturduğu belli antikorlardan kaçabilme özelliği kazanabilmesi vs, bunlar sıkıntı olabiliyor. Hatırlarsanız Omicron da ilk ortaya çıktığında, farklı senaryolar vardı ve bunlardan biri de aynen bu konakta olduğu gibi, bağışıklığı baskılanmış bir konakta uzun süren viral pozitiflik nedeniyle virüsün çok fazla mutasyon geçirmiş olabileceği şeklindeydi. Bu vakanın da zaten o yönde takipleri yapılıyor" diye konuştu.
Uzamış Kovid pozitifliklerinde bulaştırıcılığın büyük orandan beklenmediğini kaydeden Prof. Dr. Yavuz, bazı riskli durumlar için ekstra önlemler alınmasının tercih edildiğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: "Büyük oranda bulaşıcılık beklenmiyor bu tip hastalarda. Ama mesela böyle bir hastanın diyelim ki çalışıyorsa yaşlı bakım evi gibi risk yaratabileceği bir ortamda çalışması tercih edilmez. Yaptığı işin durumuna göre aşırı önlemler alınabilir. Ama normal koşullar altında işine dönmesi için virüsün temizlendiği ya da RNA'nın negatifleştiğinin gösterilmesi gerekmiyor, şu anda Türkiye'deki yasal çerçeve de bu şekilde zaten."
DHA