ANKARA(ANKA) – İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, Ergenekon davasına bakmakta olan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava görülürken sanık konumundaki İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferid İlsever ile Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk’un ev telefonlarının dinlenmesine karar verildiğini, bunun yasaya aykırı olduğunu bildirdi. Cengiz, “Bir yargıç, karara ‘terör örgütünün faaliyetlerinin önlenmesi’ için dinlenme yapıldığını yazmış. ‘İhsası rey’de bulunan bu yargıç nasıl adil yargılama yapacak” diye sordu.
Cengiz düzenlediği basın toplantısında Mahkeme Üyesi Hasan Hüseyin Özese’nin imzasını taşıyan 2008/855 Teknik Takip nolu bu kararın 29 Temmuz 2008 tarihinde, yani kovuşturma denilen mahkeme aşamasında alındığını bildirdi. Anılan tarihte İddianamenin verildiğini, mahkemece kabul edildiğini ve tensip yapılarak duruşma günün belirlendiğini kaydeden Mehmet Cengiz şu iddialarda bulundu:
“-Kendileri cezaevinde ama ev telefonları dinleniyor. Bundan daha vahimi, ev telefonlarının dinlenmesine karar verilen Doğu Perinçek ve Ferid İlsever, o tarihte tutukluydular. Cezaevinde bulunan bu kişiler hakkında, evlerindeki telefonların dinlenmesine karar verilmesini, hukukla, akılla, izanla açıklamak mümkün değildir.
-Yargılayan mahkeme yetkisini polise devrediyor. Mevzuatımızda, soruşturma aşamasında görev yapmış yargıcın kovuşturmada görev alamayacağı belirtilmişken; kovuşturmada görevli bir yargıcın, o davada yargılanan sanıkların ev telefonlarının dinlenmesine polisin isteğiyle karar vermesi kabul edilemez. Kovuşturma aşamasında delil toplama yetkisi davaya bakan mahkemeye aittir. Bu kararla, yetki polise devredilmiş olmaktadır.
-“MAHKEME ÜYESİ KARARINI DAVA SÜRERKEN VERMİŞ”-
-Peşin hükmünü açıklayan yargıç adil yargılama yapabilir mi? Üstelik Sayın Özese’nin imzasını taşıyan bu kararda, ev telefonlarının dinlenme amacının, Doğu Perinçek, Ferid İlsever ve İlhan Selçuk’un ‘terör örgütünün faaliyetleri’ kapsamında ‘gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilmesi’ olduğu söylenmektedir. Bu ‘ihsas-ı rey’ yani, oyunu önceden açıklamak değil midir? İkisi cezaevinde tutuklu bulunan ve kimlikleri kamuoyunca bilinen bu seçkin şahsiyetlerin ‘terör örgütünün faaliyetleri kapsamında eylem gerçekleştirmeyi planladıkları’nı söyleyen ve bu gerekçeyle ev telefonlarının dinlenmesine karar veren bu yargıç, nasıl bir adil yargılama yürütecektir.”
İP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz, mahkeme başkanının “Biz bir hafta önce yaptığımız tensiple bu sanıkların ikisinin tutukluluklarının devamına karar verdik, cezaevinde bulunan bu kişilerin ev telefonlarının –üstelik bu gerekçeyle- dinlenmesi kanunsuz ve anlamsızdır” demesi gerekirken aksini yaptığını belirterek, şu iddialarda bulundu:
“-Güven sarsıcı bir gelişme de Ergenekon davasının 25 Ağustos 2009 günlü duruşmasında yaşandı. Tutuklu sanık eski polis memuru Aydın Yüksek, Mahkeme üyesi Sedat Sami Haşıloğlu’nun ‘seninle konuşmamız lazım’ diyerek kendisini odasına çağırdığını, odada ‘Mahkeme Başkanı da konuşmasın istiyor, duruşmada açıklamalar yapmanı istiyoruz’ dediğini belirtti. Tutanaklara geçen bu beyan üzerine, Mahkeme ve Mahkeme Üyesi Sedat Sami Haşıloğlu’ndan açıklama yapmasını istedik. Üç celsedir bekliyoruz. Konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Aydın Yüksek’in bu tehdit ve şantajına yanıt derhal tahliye edilmesi oldu.”
-“YARGICIN SUÇ İŞLEDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR”-
-Daha önce savunma hakkı kapsamında İddianameye ve Mahkemenin uygulamalarına eleştirilerde bulunan sanıklar ve avukatlar hakkında suç duyurularında bulunan Mahkemenin, Aydın Yüksek’in bu somut beyanları hakkında suskun kalmasının anlamlı olduğunu belirten Mehmet Cengiz, “Aydın Yüksek’in bu açıklaması yer bırakmayacak kadar açık ve net olup tutanaklara geçmiştir. Mahkeme heyeti ve yargıç Haşıloğlu bu suçlamaya hiçbir yanıt verememiştir.”
İP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz, yaşananların üstü örtülebilecek, suskunlukla geçiştirilebilecek bir konu olmadığını, Aydın Yüksek’in bu açıklamasının yargılama boyunca ortaya çıkan somut gelişmelerle de doğrulandığını belirtti. Aydın Yüksek ‘in kendisine verilen destek ve yardımla kaldığı cezaevinde adeta bir savcı gibi Doğu Perinçek hakkında belge ve bilgi toplama çalışmaları yürüttüğünün bilindiğini kaydeden Cengiz, “Zaman zaman da Mahkemeye dilekçeler vererek İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’e yönelik iftiralarda bulunmaktaydı. Şimdi Aydın Yüksek’in son açıklamasından, bu çalışmalarının sebebi anlaşılmaktadır” dedi. Yargıçlardan açıklama beklediklerini anlatan Cengiz, “Yargı öncelikle güven gerektirir. Belirttiğimiz olgular karşısında Ergenekon Davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan güven verecek açıklamalar yapmalarını bekliyoruz. Makul süre içinde açıklama yapılmaması halinde yasal yollara başvuracağız” diye konuştu.