HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, 24 Haziran seçimlerinin ardından değerlendirme toplantısı yaptı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan tehdit içerikli bir telefon aldığını söyleyen Buldan, "Soylu, Ağrı Doğubeyazıt'ta gerçekleştirilen infazın sorumlusunun partimiz olduğunu iddia etti. 6 milyondan fazla insanın oyunu alan bir partiyi bu tür suçlamalarla karartlamalarına asla izin vermeyeceğiz. Soylu'nun bir partinin Eş Genel Başkanı'nı arayıp tehdit etmesi kabul edilemez. Herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek. İçişleri Bakanı bugüne kadar yapması gerekenleri yapmadı, HDP ile uğraştı. Ortada hepimizin kınadığı bir olay var. Gidip suçluları yakalamak yerine partimizle uğraşmaya devam ediyor, tıpkı seçimde olduğu gibi. Bütün bu sözlerini kendisine iade ediyoruz" diye konuştu.
'HDP'YE OY VERENLERİN MESAJLARINI ALDIK'
Buldan ve Temelli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Bizler, HDP'ye oy verenlerin mesajlarını aldık ve beklentilerini boşa çıkarmayacak bir siyasi hatla mücadelemize devam edeceğiz. Bu seçimlerde türlü nedenlerle bizlerden oylarını esirgeyenlerin veya tereddüt yaşayanların da mesajlarını aldık; eksik ve zaaflarımızı bir an önce gidererek onların gönüllerini ve desteklerini kazanmak doğrultusunda çabalardan geri durmayacağız.
24 Haziran seçimleri OHAL gölgesinde, adil ve eşit olmayan koşullarda, demokratik meşruiyeti bulunmayan bir ortamda yapılmıştır. Seçime katılım oranı demokratikliğin veya meşruiyetin karinesi olamaz. HDP'nin demokratik siyasetten tasfiye edilmesi, sandığa gömülmesi girişimleri ve bir bütün olarak çöktürme planı durdurulmuş ve boşa çıkarılmıştır. HDP etrafında örülmeye çalışılan tecrit çemberi kırılmış, bir eşik aşılmıştır.
'DÜNYA SİYASET TARİHİNDE İLK KEZ BİR CUMHURBAŞKANI ADAYI KAMPANYASINI HÜCREDEN YAPMIŞTIR'
Dünya siyaset tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı adayı kampanyasını bir hücreden ve siyasi rehine olarak sürdürmüştür. Keyfilik ve hukuksuzluk sona erdirilmeli, yaklaşık 4.5 milyon oy almış olan Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır. Kasım 2015 seçimleri ile karşılaştırıldığında, toplam oy artışımız 725 bindir. İstanbul ve İzmir'de 7 Haziran seviyesinin üzerine çıkılmış ve HDP 3'üncü parti olmuştur. Hâlâ bir Türkiye partisi olmadığımızı iddia edenlere bu tabloya bakmalarını salık veririz. Erkek egemen bir tablonun tek istisnası kendi grubu içinde eşit temsile tam ulaşamamış olsa da 26 kadının meclise girmesini sağlayan HDP'dir. Eşit temsil hedefine ulaşamamanın bir eksiklik olduğunun farkındayız, bu konudaki çalışmalarımızı derinleştireceğiz.
'KÜRT İLLERİNDE 120 BİN CİVARINDA OY KAYBIMIZ OLMUŞTUR'
Üzülerek belirtelim ki, Kürt illerinde 120 bin civarında bir oy kaybımız olmuştur. Bu sonuç ağır baskılardan, sandık taşımalardan, zorunlu göçlerden, devletin Cumhur İttifakı ve özellikle MHP lehine seçimlere müdahale etmesinden kaynaklanmıştır. Her şeye rağmen bölgede daha başarılı bir sonuç elde edememiş olmamızı kendi eksiğimiz olarak görmekteyiz. Değerlendirmelerimizi tamamlayıp, yanlışlarımızı ve eksiklerimizi aşma, halkımızın eleştirileri doğrultusunda kendimizi düzeltme konusunda kararlıyız.
HDP'nin bu seçimlerdeki bir hedefi de tek adam rejiminin kurumsallaşmasını engellemekti. Ne yazık ki bu hedefe ulaşılamamıştır. Bu sonuçta Millet İttifakı'nın demokratik muhalefetin gelişmesi konusundaki ürkek ve kaygılı tavrının rolü büyüktür. Şu çok açık ki, Türkiye gayri meşru faşizmi ve tek adam rejimini kurumsallaştırarak değil ancak demokrasi mücadelesinin birikimini daha ileriye taşıyarak yolunu açabilir. Sandık hiçbir şekilde faşizmi meşrulaştırmanın aracı haline getirilemez. Demokratik toplumsal muhalefet kendisine güvenmeli; karamsarlığa kapılmadan ve geri çekilmeden, kendi iç dayanışmasını pekiştirerek yeni hedeflere kilitlenmelidir. Seçim süreci iyi bir sinerjiyi açığa çıkarmıştır, hiç kimsenin bunu heba etme hakkı yoktur.