Pınar Gültekin'in ailesinin avukatı Rezzan Epözdemir, dava dosyasındaki adli tıp raporuna göre, Pınar Gültekin'in 16 Temmuz 2020 tarihinde katil zanlısı Cemal Metin Avcı tarafından, bir varilin içerisinde henüz yaşarken diri diri yakıldığını, üzerine beton dökülerek hunharca ve vahşice katledildiğini belirtti. Soruşturmanın başından itibaren, mağdur aile vekili olarak bu cinayetin tek başına işlenemeyeceğini ifade ettiklerini söyleyerek “Cinayetin işlenmesine ve suç delillerinin gizlenip yok edilmesine yardım eden başkaca faillerin olduğunu iddia etmekteyiz. Yargılama dosyasına sunduğumuz iddia ve delillerimiz uyarınca, bu cinayetin tek başına işlenmesi hayatın olağan akışı, mantık ve fizik kurallarına aykırıdır" dedi.
Avukat Rezzan Epözdemir, katil zanlısı Cemal Metin Avcı'nın, soruşturmanın başından itibaren haksız tahrik indiriminden faydalanmak için gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu belirterek, üç haksız tahrik savunmasının da gerçek dışı olduğunun net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. Katil zanlısı Avcı'nın gerçek dışı iddialarla cinayeti meşrulaştırmaya ve haksız tahrik indirimi ile alacağı cezayı indirmeye çalıştığını belirten Avukat Epözdemir, “Bu kapsamda soruşturma aşamasında 'Bana şantaj yaptı, menfaat talep etti, aileme söylemekle tehdit etti' şeklinde beyanlarda bulundu. Ortada ne bir mesaj, ne tehdit ne şantaj beyanı bulunamadı. Bu tutmayınca mahkeme aşamasında, kurgu haksız tahrik savunmasını değiştirerek bu sefer cezaevinden mahkemeye gönderdiği mektupta 'Benim hemcinslerimle videomu çekti, menfaat talep etti, bir savcı ile de ilişkisi vardı, beni tehdit etti' şeklinde akıl tutulması mahiyetinde bir beyanda bulundu. Dosyada, telefonlarda, maillerde herhangi bir video yok, ilişki yok. Disiplin soruşturmasında üniversite hocaları dahil bütün herkes dinlendi ve bu iddianın gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Bu yol da tutmayınca duruşmada 3'ncü kez 'haksız tahrik' savunması değiştirildi. Ceza Muhakemeleri Kanunu 201. maddesine göre çapraz sorgu yapılırken kendisine sorduğumuz sorulara cevaben; 'Çantasından bıçak çıkardı ve beni bıçakladı, bu durumun üzerine kendimi kaybederek hiddetlendim ve öldürdüm' şeklinde kurgu haksız tahrik savunması yaptı ama nafile. Bu değişen üçüncü haksız tahrik savunması da tutmadı. Çünkü ortada bıçak yok, adli tıp raporuna göre bıçak kesisi yok, adli tıp raporunu tanzim eden doktorun duruşmadaki beyanlarına göre koldaki yaralanma 'sıyrık' şeklinde ve bıçak kesisi ile oluşturulmasına imkan yok" ifadelerini kullandı.
Bugünkü haberlerde bahsi geçen cezaevinden gönderilen mektuptaki iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu belirten Epözdemir, "Türkiye'nin en temel kanayan yarası olan 'kadın cinayetleri'ne karşı; yargı, siyaset, sivil toplum örgütleri, yazılı ve görsel basının birlikte, bütüncül, yeknesak bir mücadele vermesi gerektiği açıktır." dedi.
Epözdemir, "Burada en önemli görev, yazılı ve görsel basın ile kitle iletişim araçlarına düşmektedir. Kadın cinayetlerini meşrulaştıran, normalleştiren ve özendiren bir dilin kullanılmaması ve bu konuda özen ve hassasiyet gösterilmesi gerekir. Bir kadını, önce varile koyup sonra diri diri yakıp, üzerine beton dökülerek gerçekleştirilen bu vahşeti, hiçbir şey meşrulaştıramaz" diye konuştu. (DHA)