Asya borsaları, euro bölgesinin borç krizinin İtalya ve İspanya'ya da sıçrayabileceği kaygıları karşısında keskin bir düşüş yaşadı.
Japonya'nın Nikkei endeksi, açılışından dakikalar sonra yüzde 4'ün üzerinde düşüş yaşadı.
New York borsasının Dow Jones endeksi ise yüzde 4'ü aşkın düşüşle kapanmıştı.
Piyasalardaki düşüş karşısında Avrupa Komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Birliği'nin iki hafta önce üzerinde anlaştığı uygulamaların yetersiz kaldığını kabul etti.
Amerika'dan gelen olumsuz istihdam verileri de, ülkedeki ekonomik toparlanmanın boyutu hakkında olumsuz bir tablo çizdi.
Değeri zirve yapan altının bir onsu ise 1677 dolar'dan işlem gördü.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa'daki borç krizinin, euro bölgesi çevre ülkelerinin ötesine de sıçramaya başladığı uyarısını yaptı.
Barroso, Avrupa hükümetlerine gönderdiği mektupta, ülkeleri euro bölgesindeki krizi aşmak için "tam destek vermeye" çağırdı.
Hükümetlerin Avrupa Mali İstikrar Fonu'nu (EFSF) yeniden gözden geçirerek, krizin euro bölgesinde yayılması riskini azaltmaya çağırdı.
Avrupa Mali İstikrar Fonu, euro bölgesi hükümetlerinin Yunanistan'daki krize karşı 21 Haziran'daki anlaşma ile kurduğu yardım fonunun adı.
Fon, henüz tek tek tüm üye devletler tarafından onaylanmış değil.
Barroso, ESFS'nin bir an önce yürürlüğe gitmesi için onay prosedürlerinin hızlandırılması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği komisyonu başkanı ayrıca bono piyasalarının İtalya ve İspanya'ya yaklaşımlarının da kaygı verici olduğunu ifade etti.
Şimdiye kadar Yunanistan, Portekiz ve İrlanda kurtarma paketine ihtiyaç duyduklarını açıklamıştı.
Euro bölgesinin çevre ülkeleri olarak anılan bu üç ülkenin ardından İtalya ve İspanya'nın da krizin içine çekilme tehlikesi, Avrupa Komisyonu'nun bir kurtarma paketini karşılayamayabileceği endişesi yarattı.
İtalya ve İspanya para birimi olarak euro kullanan bölgenin üçüncü ve dördüncü en büyük ekonomileri.
Devletlere borç veren uluslararası bono piyasaları, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda'dan sonra İtalya ve İspanya'nın da borçlarını ödemeyememesinden kaygı duyduğunun işaretlerini vererek bu ülkelerin borçlanma maliyetlerini artırmıştı.
Buna karşılık başını Almanya'nın çektiği euro bölgesi ülkeleri ise dev bütçeli fonlar oluşturarak piyasalara güven telkin etme yoluna gitti.