PKK lideri Mustafa Karasu İlker Başbuğ ve Gülen cemaati ile ilgili bomba iddialarda bulundu.
Terör örgütü PKK'nın Kandil grubu liderlerinden Mustafa Karasu, Oslo süreci ve hükümetin çözüm sürecini başlattığı dönemlerle ilgili tepki çekecek iddialar ortaya attı. ANF'ye konuşarak kapsamlı bir değerlendirme yapan Karasu kendilerinin dönem dönem çözüm için projeler ürettiğini iddia ederek Türkiye'nin çözüm için adımlar atmadığını öne sürdü.
Ancak iddialarındaki bazı çelişkili ifadeler dikkat çekti. Hem hükümetin görüşme taraftarı olduğunu ifade etmesi hem de hükümetin taleplere karşı çıktığını görüşmeleri bitirdiğini söylemesi göze çarparken aynı zamanda görüşmelere cemaatin engel olduğunu ve bundan dolayı hükümetin cemaatle arasının bozulduğunu iddia etti.
Oslo'da masayı deviren taraf olarak PKK'nın gösterilmesine de tepki gösteren Karasu Oslo'yu sızdıran çözümün olmamasını isteyenler olduğunu söyleyerek şok iddialarla Gülen cemaatini suçladı. Karasu, İlker Başbuğ ile ilgili de bomba iddialar ortaya attı. Erdoğan ve Başbuğ arasında tıpkı Büyükanıt'la yapılan gibi 2. Dolmabahçe görüşmesi yapıldığını ve orada PKK ve Kürt hareketi hakkında önemli kararlar alındığını iddia etti.
2009'un Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimler öncesi ateşkesin olduğunu belirten Karasu 2. Dolmabahçe görüşmesi iddiasında bulundu. Karasu, Erdoğan'ın 5 Kasım 2007'de dönemin ABD Başkanı Bush ile bir görüşme gerçekleştirdiğini ve bu görüşmede PKK ile ilgili kararlar alındığını iddia ederek PKK'nın tasfiye edilme sürecine girildiğini söyledi.
Erdoğan'ın 2008 yılında Dolmabahçe'de İlker Başbuğ ile Kürt sorununu görüşmek için toplandıklarını ve mutabakata vardıklarını belirten Karasu PKK'nın tasfiye kararı alındığını ve bunun mimarının da İLker Başbuğ olduğunu öne sürdü.
Karasu'ya göre Başbuğ, kendi çözüm önerilerini Erdoğan'a sunarak Kürt hareketinin psikolojik savaşla bastırılmasını istemiş. Karasu bunlarla amaçlananın DTP yani bugünkü adıyla BDP'nin zayıflatılması ve seçimlerde başarısız olmasının sağlanması olduğunu iddia etti.
Ardından Gülen hareketinin desteğiyle Erbil'de Kürt Konferansı düzenlendiğini ve burada da silah bırakma kararı aldırmanın hazırlığı olduğunun altını çizdi.
Karasu, yerel seçimler öncesi ilk defa karşılıklı bir ateşkes olduğunu söyleyerek İlker Başbuğ'un ordusunun hiç operasyon yapmadığını ve bunun da bir planın parçası olduğunu söyledi. Cemaat medyasının TRT 6 gibi adımların atılmasıyla hükümetin başarılı olarak gösterilip Kürt sorunun çözümü için ortam gelişti yayınları yaptığını söyleyen Karasu, hesapların tutmadığını öne sürdü.
Karasu iddialarına KCK operasyonu ile ilgili söyledikleriyle sürdürdü. 29 Mart seçimlerinden kendilerince başarılı çıktıklarını söyleyerek buna karşılık BDP ve Kürt siyasi hareketine operasyon düzenlendiğini öne sürdü.
KCK operasyonlarının başladığı gün İlker Başbuğ'un basın toplantısı düzenlemesine dikkat çeken Karasu açıklanan Kürt politikasını şu sözlerle eleştirdi: "Atatürk, 'Türkiye'de yaşayan herkese Türkiye halkı denir; ama bunların tümü de Türk milletini oluşturur' demiş! Başbuğ; 'farklı kimlikler olabilir, ama hepsi Türkiye halkını oluşturuyor ve Türk milleti oluyor' diyerek aslında kendisinin ve devletin yeni Kürt politikasını izah etti."
Oslo görüşmelerinin resmi olarak 2008 yılında başladığını söyleyen Karasu aracılık yapanın uluslarası bir kurum olduğunu dolayısıyla büyük devletlerle de ilişkisinin olabileceğini iddia etti.
2009 yazındaki Oslo görüşmelerinin Öcalan'ın hazırladığı yol haritası doğrultusunda olduğunu söyleyen Karasu, Hakan Fidan'ın da görüşmelere katıldığını öne sürdü. Ancak kendilerine cevap verilmediğini ve Beşir Atalay tarafından da olumsuz değerlendirmeler yapıldığını iddia etti.
Oslo görüşmelerinde devletin somut adım atmadığını ve amaçlarının dünya kamuoyuna 'bakın biz adım attık' havası vermek olduğunu ileri sürdü. Devletin PKK'dan yumuşamasını istediğini eğer siz bunu yaparsanız kimlik, dil ve kültür konusunda adımların atılabileceğini söylediğini belirtti.
HABUR'DAKİLER MECLİS'E GİRECEKTİ!
Karasu, Habur'dan gelenlerle ilgili çarpıcı iddialar öne sürdü. Habur'daki grupların Öcalan'ın gönderdiğini öne sürerek hatta Meclis'te bir görüşme konusunda anlaşıldığını ve hareketin görüşlerinin kamuoyuna anlatılacağını iddia etti.
Karasu, Öcalan'ın Oslo sürecinde de mektup gönderdiğini ve görüşmelerin bu doğrultuda belirttiklerini öne sürerek aracı kurumların var olduğunu belirtti.
ÖCALAN PROTOKOL HAZIRLAMIŞ!
Oslo görüşmeleri için Öcalan'ın 3 protokol hazırladığını iddia eden Karasu devletin 12 Haziran 2011'de yapılması gereken görüşmeye gelmediğini ve hükümetin protokolleri kabul etmediği belli oldu.
Oslo görüşmelerinin sızdırılmasının 2011 sonlarında olduğunu öne süren Karasu bunu yapanların barış sürecini istemeyenlerin olduğunu iddia ederek cemaati hedef gösterdi. Emre Uslu'nun hala 'PKK ile görüşmeye gerek yok, konuyu devlet çözer' dediğine dikkat çekerek PKK'nın Kürtlerin temsilcisi gibi görünmesini istemeyen çevre oldpunu söyledi.
Bunların başında Fethullah Gülen cemaati olduğunu öne süren Karasu her koşulda görüşmenin engellemesi için uğraştıklarını öne sürdü.
Karasu, cemaatin "PKK ile ilişki olacaksa sadece silah bırakma üzerine yapılmalı, PKK'nin teslim alınması üzerine konuşma yapılabilir; ama Kürt sorununun çözümü, özerklik, anadilde eğitim, kimlik sorunları ve diğer sorunların tartışılmasına gerek yok, eğer verilecekse devlet kendisi vermeli" yaklaşımıyla görüşmeleri engellediğini ve hükümetin de bunu öğrendiğini hatta cemaat ile arasındaki ilişkilerin bu nedenle koptuğu iddialarını ardı ardına sıraladı.
internethaber