Suruç patlamasının ardından ülke genelindeki faaliyetlerinin şiddetini arttıran PKK’nın, Türkiye’de gerçekleştirdiği eylemleri ‘iç işleri meselesi’ kavramının dışına çıkarmayı amaçladığını söyleyen Naim Demirel, örgütün gizli planına dikkat çekti. Demirel, PKK’nın kendisini belli formatlar altına sokarak meseleyi uluslararası bir sorun haline getirmeye çalıştığını söyledi.
15 Ağustos 1984 yılında Eruh-Şemdinli baskını ile başlayan PKK’nın Türkiye’deki eylemlerinin sona erdirilmesine yönelik olarak 2009’da gerçekleştirilen Oslo görüşmeleri ile çözüm süreci için düğmeye basılmıştı. 20 Temmuz’da Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’ndeki Amara Kültür Merkezi önünde meydana gelen patlamada 34 kişinin hayatını kaybetmesi sonrasında ise ülke genelindeki PKK eylemleri yeniden hareketlendi. Türkiye’deki eylemlerine devam eden PKK’nın, mevcut çatışmaları uluslararası bir sorun haline getirmeye çalıştığını belirten Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Naim Demirel, “Çatışmaların uzaması uzun vadede Türkiye’ye itibar kaybettirir” dedi.
Yaşanan eylemleri Türkiye’nin iç işleri meselesi olarak değerlendirmek gerektiğini ifade eden Naim Demirel, “PKK, uluslararası hukuka göre bir terör örgütüdür ve 30 yılı aşkın süredir devam eden terör eylemleri Türkiye’nin iç işleri meselesidir. Ancak dünyadaki pek çok devlet tarafından terör örgütü olarak adlandırılan PKK, kendisini belli formatlar altına sokarak meseleyi uluslararası bir sorun haline getirmeye çalışıyor. Türkiye ve PKK’nın meselenin tarafları olması gibi bir durumu söz konusu olamaz çünkü bir yanda meşru olan Türkiye Cumhuriyeti, diğer yanda ise PKK terör örgütü var. Uluslararası hukuka göre bu ikisi taraf değildir. Bu tür ifadelere karşı dikkatli olmamız lazım” diye konuştu.
“KONTROLSÜZ HİÇBİR NOKTA KALMAMALI”
Uluslararası hukuka göre Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet olmasının bir gereği olarak sınırları içerisindeki kalkışmaları bastırması gerektiğini belirten Naim Demirel, “Uluslararası hukuka göre devletin bağımsız egemen otorite, halk ve ülke gibi 3 temel unsura sahip olması gerekir. Türkiye ile PKK’nın arasındaki mücadele bir terör hareketidir. Türkiye’nin uluslararası bir sorumluluğu yoktur. Kanunun kendisine müsaade ettiği sınırlar içerisinde silah kullanarak bu kalkışmayı bastırmak zorundadır. Aksi takdirde bunun sonu kontrol kaybına ve meseleye uluslararası toplumun el atmasına kadar gidebilir. Bir ülke, toprakları içerisinde iğne ucu kadar otoritesiz alan bırakamaz. Dolayısıyla devlet meşru zemin içinde güç kullanmak pahasına da olsa başka hiçbir güce müsaade edemez. Aksi halde devlet kalitesi sorgulanmaya başlanır. Bu nedenle devletin kontrolü bırakmaması gerekir” dedi.
“TÜRKİYE’YE İTİBAR KAYBETTİRİR”
Çatışmaların uzamasının başka anlamlar taşıyabileceğine işaret eden Naim Demirel, “Çatışmaların uzaması uzun vadede Türkiye’ye itibar kaybettirir. Silahlı çatışmaların değerlendirilmesinde kullanılan silahların ağırlığı ve çatışmaların uzun süre devam etmesi de uluslararası ilgiyi oraya çeker. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir noktasını kontrolsüz bırakmamalıdır ve çatışmalar hızlıca sonlandırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
(İHA)