ANKARA(ANKA) - ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2013 narkotik raporunda, son yıllarda birçok "etnik Kürt uyuşturucu kaçakçısının" faaliyetlerini Türkiye'nin daha büyük şehirlerine ve diğer Avrupa ülkelerine doğru genişlettiği belirtildi. Raporda, 2012 Şubatında ABD Hazine Bakanlığı'nın, Moldova ve Romanya merkezli önemli bir uyuşturucu kaçakçılığı ağı işleten Kürdistan İşçi Partisi (PKK) destekçisine yaptırım uyguladığı, Temmuz ayında da yaklaşık bin 700 Türk güvenlik mensubunun, PKK'nın güneydoğuda yaptığı uyuşturucu kaçakçılığına yönelik büyük bir operasyon düzenlediği bildirildi. Raporda "kar amacı gütmeyen" sektörün terör finansmanına karşı "savunmasız" olduğu belirtildi, hükümetin bu sektöre desteğinin zayıf olduğu iddia edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Narkotik ve Kolluk İşlemleri Bürosu'nun, 2013 Uluslararası Narkotik Kontrol Strateji Raporu yayımlandı. Raporda, Türk güvenlik birimlerinin yasadışı uyuşturucu kaçakçılığını çökertme yönündeki taahhütlerine güçlü şekilde bağlı kaldıkları belirtildi. ABD'nin Türkiye'nin uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve finansal suçlarla mücadele yeteneğini güçlendirmek için güvenlik birimleriyle çalışmayı sürdüreceğinin belirtildiği raporda, "ABD aynı zamanda bir bölgesel lider olarak Türkiye'nin uyuşturucuya mücadelede eğitim öğretim çalışmalarını desteklemeye de devam edecektir" denildi.
-RAPORDA PKK-
Raporda PKK terör örgütünün uyuşturucu bağlantısı hakkında şu paragraf yer aldı:
"Türk kökenli eroin kaçakçıları, Afganistan'dan Türkiye'ye uyuşturucu kaçırılmasını kontrol ve finanse eden gümrük kaçakçılarının, laboratuvar operatörlerinin ve kara para aklayan kişilerin bulunduğu kavşakta çalışıyor. Türkiye'de birçok büyük uyuşturucu kaçakçısı etnik Kürt ya da İranlı. Son yıllarda birçok etnik Kürt kaçakçı faaliyetlerini Türkiye'nin daha büyük şehirlerine ve Avrupa'nın diğer ülkelerine genişletti. 2012 Şubatında, ABD Hazine Bakanlığı, Moldova ve Romanya merkezli önemli bir uyuşturucu kaçakçılığı ağı işleten Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) destekçilerine yaptırım uyguladı ve Temmuz ayında, tahminen bin 700 Türk polisi ve askeri, PKK tarafından güneydoğu Türkiye'de gerçekleştirilen uyuşturucu kaçakçılığına yönelik büyük çaplı bir operasyon yaptı."
Uyuşturucu kaçakçılığının Türkiye'de aklanan kara para için tek kaynak olduğu belirtilen raporda, "Türkiye'de terörizmin finansmanı ve uyuşturucu kaçakçılığına karıştıklarından kuşkulanılan terörist örgütler ve diğer yasadışı faaliyetler de bulunmaktadır" denildi. Raporun Türkiye bölümünde şu ifadelere yer verildi:
"Kara para aklama bankalarda, bankacılık dışı finansal kuruluşlarda ve yeraltı ekonomisinde yer alıyor. Konuyla ilgili bilgisi bulunan gözlemciler ekonomik etkinliğin yarısı kadarının kayıt dışı işyerlerinden kaynaklandığını tahmin ediyor. Türkiye'de kara para aklama yöntemleri arasında şunlar bulunuyor: Sınırlardan büyük çaplı para kaçırılması; ülke içi ve dışına banka transferleri; ticari dolandırıcılık ve gayrımenkul, altın ve lüks arabalar gibi yüksek değerdeki malların satın alınması. Türkiye merkezli kaçakçılar parayı ve altını kuryeler, yeraltı bankacılık sistemi aracılığıyla transfer ediyor ve Pakistan ya da Afganistan'daki narkotik tedarikçilerine ödemeleri banka transferleriyle yapıyorlar. Fonlar sıklıkla Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan ve diğer Orta Doğu ülkelerindeki banka hesaplarına transfer ediliyor."
Rapora göre, Türkiye'de paranın yasal olarak sadece bankalar ve yetkili para transfer şirketleri üzerinden taşınabilmesi gerçeğine karşın Türkiye'ye getirilen uyuşturucu ve bunun ülke içinde taşınması kayıt dışı olarak gerçekleştiriliyor. Havale denilen bankacılık sisteminin bir parçası olduğuna inanılan döviz büroları, kuyumcu dükkânları ve diğer işyerleri, sadece şayet işyeri doğrudan var olan bir uyuşturucu ya da bir başka suç araştırmasıyla doğrudan bağlantılı ise soruşturuluyor.
Raporda Türkiye'yle ilgili kimi saptamalar da şöyle:
"-Türkiye yasadışı uyuşturucu kaçakçlığı için önemli bir transit ülke olmaya devam ediyor. Eroin, afyon ve kokain genel olarak Avrupa piyasalarına Türkiye üzerinden kaçırılıyor. Metamfetamin ve amfetamin türü uyarıcılar Ortadoğu'daki pazarlara ve Asya'daki başka yerlere Türkiye üzerinden ulaştırılıyor. Büyük miktarda afyonlu uyuşturucu ve uyuşturucu hazırlamada kullanılan ön kimyasal Türkiye'de ele geçirilmeye devam ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti uluslararası uyuşturucu kontrol yükümlülüklerini sürdürmeye kararlı.
-Türkiye üzerinden kaçırılan eroinin büyük bölümü, Türk kökenli kaçakçıların dağıtımın büyük bölümünü kontrol ettikleri Batı Avrupa'da piyasaya sunuluyor. Türkiye aynı zamanda Batı Avrupa'ya, Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan rotası üzerinden Afganistan kökenli kaçak afyon için bir transit yolu işlevi görüyor.
-Türkiye'deki bazı suç unsurlarının İran içinde Türkiye sınırına yakın yerlerde eroin laboratuvarından çıkar sağladıkları belirtiliyor. Eroin Türkiye'ye giderek artan şekilde Afganistan'dan nihai ürün şeklinde geliyor.
-Esrar, haşhaş gibi Türkiye'ye özellikle yerel tüketim için Afganistan, Lübnan ve Arnavutluk üzerinden geliyor.
-Türkiye ve Hindistan, ABD ve uluslararası kuruluşlar tarafından meşru afyon üreten iki ülke olarak tanınıyor.
-2012'nin ilk dokuz ayında Türk yetkilileri 11.1 ton eroin ele geçirdi, rakam 2011'de ele geçirilenin iki katı. Ele geçirilen uyuşturucu hap miktarı yüzde 30 arttı. 2011'de 70 kilo metamfetamin ele geçirilmişken miktar 2012'de 446 kiloya çıktı."
-"KAR AMAÇLI OLMAYAN KAMU SEKTÖRÜ TERÖRİZMİN FİNANSMANINA KARŞI SAVUNMASIZ"-
Raporda Türkiye'de "kar amaçlı olmayan kamu sektörünün" terörizmin finansmanına eğilimli olduğu, bu durumu önlemeye yönelik olarak parlamentoya getirilen daha önceki yasal düzenlemelerin FATF tarafından yetersiz bulunduğu belirtildi. Türkiye ise son düzenlemeyle bu konudaki eksiklikleri tamamen ortadan kaldırdığını savunuyor. ABD Dışişleri narkotik raporuna şöyle devam edildi:
"Türk hükümetinin kar amacı gütmeyen sektörü, terörizmin finansmanına karşı savunmasız. Türkiye'de bu konuları soruşturmakla yetkili olanlar, kolluk yeteneği, denetim ve sosyal erişim zayıf ve kapsamlı bir yaklaşım yoluyla bu tehdide etkin bir şekilde karşı koymada gerekli araç ve ekspertizden yoksun, tüm bu alanlar güçlenmeye muhtaç. Kar amacı gütmeyen sektör, terörün finansmanı faaliyetleri temelinde düzenli denetime tabi değil ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nden "kara paranın aklanması/terörizmin finansmanıyla mücadelede yeterli sosyal hizmet erişimi ve rehberlik almıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü hayır işleriyle uğraşan kuruluşlar için ruhsat vermekte ve bunları denetlemektedir. Ancak 70 bin kuruluşu denetleyecek müfettiş sayısı yetersiz.
Üzerine gidilmesi gereken diğer bir önemli zayıflık da Türkiye'nin kara parayla aklamayla mücadelesi. Bu konu; tüketici bazında alınması gereken önlemlerin iyileştirilmesini, sınır dışı havale transferleriyle nakit transferlerinin uluslararası standartlara göre yapılmasının sağlanmasını, finansal karakterli olmayan kuruluş ve mesleklerin incelenip ve raporlama gerekliliklerine tabi olmalarının sağlanmasını, daha fazla veri toplama ve analizine olanak sağlayacak mali istihbarat biriminin kapasitesinin artırılmasını içeriyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadele çerçevesi ve uygulama eksikliklerinin iyileştirilmesinde yeterli kaynakların kullanılmasını sağlamalıdır."