Pkk'lılar, Yüksekova'da Baba Ve Oğlunu Kaçırdı

YÜKSEKOVA Olay, ilçeye yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Büyükçiftlik Beldesi'nde meydana geldi. Önceki gün, AK Parti üyesi Nurettin Toktamış'ın beldedeki evine gelen bir grup PKK'lı terörist, Nurettin Toktamış'ın oğlu Cevat Toktamış'ı yanlarına alarak beldeden ayrıldı. Annenin jandarmaya haber vermesinden bir gün sonra dün gece yine beldeye gelen PKK'lılar, bu kez de Nurettin Toktamış'ı yanlarında götürdü.
Güvenlik güçleri, baba- oğlu kurtarmak için bölgede geniş çaplı operasyon başlatırken, Yüksekova Kaymakamı İbrahim Çenet, olayla ilgili sosyal paylaşım sitesi facebook'taki sayfasından olayla ilgili açıklama yaptı, duygularını paylaştı. Kaymakam Çenet, büyük bir üzüntü yaşadığını belirterek şu yazıyı paylaştı:
"Yüksekova'ya ilk geldiğimde birçok insan ziyaretime gelmiş, 'Hayırlı olsun' demişti. Zaman içinde gördüm ki bu şehrin insanları ekseriyetle kadirşinas insanlar, evine git, işyerine git, kapıları ve gönülleri sonuna kadar açıktır. İşte bunlardan biri de Nurettin Toktamış idi. Büyükçiftlik'ten hanımı ve oğlu ile hayırlı olsuna gelmişti. Hal hatırdan sonra ben, 'Bacım sen nasılsın?' diye sorduğumda utangaç bir tebessümle bakmıştı, sonra Nurettin, sadece Kürtçe bildiğini söyleyerek bize tercümanlık yapmıştı. Nurettin aynı zamanda Büyükçiftlik beldesinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nde siyaset de yapıyordu. Ara ara gelir uğrar; köylünün işlerini bize ulaştırır; biz de yardımcı olmaya çalışırdık. Son zamanlarda beldede geçmişinde uzun yıllar kendi partisinden, şimdi ise HDP'den siyaset yapan biri tarafından sürekli 'Seni örgüte diyeceğim, oğlunu dağa kaldıracağım, gününü göreceksin' diye tehdit edildiğini söylüyordu. İşte hiç kimseye bir zararı olmayan bu adamın geçenlerde gece evine örgüt mensupları gelmiş. Düşünün bir kere destur yok, namahreme saygı yok. Alıp götürmüşler önce oğlunu. Nurettin gururludur, ertesi gün jandarmaya bile gidip şikayetçi olmamış. Sonunda Türkçe de bilmeyen eşi ana yüreğidir, dayanamayıp gitmiş jandarmaya, Kürtçe 'Oğlumu götürdüler' demiş. Bir asker çevirmiş artık dediklerini. Şimdi de Nurettin'i gece gelip evinden götürmüşler. Burada onurlu siyasetten bahsedenler, ben soruyorum; Bu mudur onurlu siyaset? Tehditle şantajla insanları ille bir partiye zorla oy mu verdirmektir? Kendi insanını sırf benim gibi düşünmüyor diye dağa mı kaldırmaktır? Peki bu siyasetse o zaman hukuk ve demokrasi nedir? Demokrasi buysa neden insanlar oy veriyor o zaman? Nasıl olsa siz herkes adına karar veriyorsunuz. Üzüldüğüm şu ki, bunu yapanlar dün Saddam'ın Halepçe'de zulmünden kaçıp da bizim kapımızı açtığımız insanlar. Ama en çok da Nurettin'in hanımına üzüldüm."