HABER

"PKK'nın yapamadığını hükümet yaptı"

MHP lideri Devlet Bahçeli açılım görüşmelerinde sert eleştiriler yöneltti.

Görüşmelerde Ahmet Türk'ün ardın kürsüye MHP Lideri Devlet Bahçeli çıktı. İşte Bahçeli'nin konuşması:

MECLİS EN TALİHSİZ GÜNLERİNDEN BİRİNİ YAŞIYOR

"Terörle mücadelede vatan ve bayrak uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum. Bu şerefli mücadelede gazilik mertebesine ulaşan kahramanlarımıza sonsuz şükranlarımızı sunuyorum.

Bugün TBMM, 89 yıllık kutlu tarihinin en talihsiz günlerinden biri yaşanmaktadır. Bu çatı altında konuşulan konulardan üzüntü duymamak mümkündür. 7 yıldır Türkiye’yi derin uçuruma sürükleyenlerin, milletimizi bölme hayallerini mi tartışacağız?

Hükümet eliyle, Türkiye için bölünme modelleri arayışına girilmesine siyasi tarihimizde ilk defa görülmektedir.

Dün meclis’in ilk başkanı olan Mustafa Kemal’in Anadolu’ya çöreklenmiş işgalciler için verdiği mücadeleye bakınız, bugün aynı çatı altında bulunanların getirdiği düşüncelere bakınız.

Dün Malazgirt'ten bu yana bu toprakları vatan yapmak için can veren şehitlerimize bakın, Bugün şehidini sorgulatan bir anlayışın düştüğü çaresizliğe bakınız

Dün dağınık yoksul bir milleti bir araya getirerek yorgun küskün kitlelerden büyük bir millet yaratanlara bakın, bugün aynı muhteşem milleti 36’ya bölmeye çalışanlara bakınız.

Bugün burada neyi tartışacağız. Nasıl bölüneceğimizi mi? Kardeşlerimizi nasıl terk edeceğimizi mi?

Bugün burada hangi karara varacağız? Şehitlere nasıl ihanet edeceğimizi mi? Gazilerimizi bir kez daha nasıl yaralayacağımızı mı? Asker polis ve korucularımızın hatıralarını nasıl ayaklar altına alacağımızı mı?

NEYE DESTEK VERECEĞİZ

Aylardan beri konuşmak istiyordunuz, milletimizin şahitliğinde duymak istiyoruz. Maksadınız hangisidir. Bize neyi anlatmak istiyorsunuz. Bunların hangisini tartışıp, hangisini kabul edip, hangisine destek vereceğiz.

Allah esirgesin bunlara izin verirsek göz yumarsak, görmezden gelirsek, muhterem ecdadımıza ne diyeceğiz? Şayet varsa bir yolunuz siz söyleyiniz. Gafletteydik uyuyorduk güçsüzdük mü diyeceksiniz? Görmedik bilmedik düşünmedik mi diyeceksiniz? Oy peşindeydik mi diyeceksiniz? Bu mekanda ayakta alkışladığınız küresel güçler böyle itiyorlardı mı diyeceksiniz?"

Türkiye kardeşliğine birliğine musallat olan bu tehlikeyi elinin tersiyle iter. Yıkımın muhataplarına da hak ettiği dersi verir. Sarstığı kardeşliğin hesabını da mutlaka sorar.

Niyet sahiplerini uyarıyorum. MHP’nin Meclis’te bulunan 69 kişilik birbirinden değerli arkadaşlarım, al bayrağımıza kem gözle bakanların hakkından gelir. Bugün aldığımız oya bakıp, Türkiye’nin tamamıyız deyip duruyor

Hakkari’den Edirne’ye Van’dan İzmir’e kadar, bu kutlu vatanda yaşayan kardeşlerim hesaplarınızı boşa çıkartır. Bugün aziz milletimiz son derece endişelidir. Karşımızdaki sorun çok ciddi bir beka sorunudur.

Siyasi partilerin eylemleri, devletin bağımsızlığına aykırı olamaz. Bunu aykırı hareket edilmesi anayasal suçtur. Hükümet milli güvenliği sağlanmasından, TBMM’ye karşı sorumludur. TBMM’nin üyeleri görevlerine başlarken, devletin varlığı ve bağımsızlığını korumak için büyük türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir.

PKK açılımımın bununla değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Türkiye’de milli varlığımızı hedef alan terörle karşı karşıyadır. Güvenlik güçlerimiz 6 bin şehit vermiş, PKK terörü 5 binden fazla vatandaşımızı katletmiş. 12 bin vatandaşımız gazi olmuştur.

2002 yılına gelindiğinde terörün beli kırılmış bitme noktasına gelmiştir. AKP hükümeti terörün sıfır noktasına geldiği bir terör almıştır. Etnik bölücülük mevzi kazanmıştır. Bugün yüce meclisin önüne PKK açılımıyla çıkan AKP, terör örgütüne teslim olma noktasına gelinmiştir. Terörle mücadele bitmiş, terörle müzakere süreci başlamıştır.

PKK'NIN YAPAMADIĞINI HÜKÜMET YAPIYOR

Hükümet bölücülüğün önünü açmıştır. PKK açılımıyla yapılmak istenen, terörün silahla yapamadığını siyasetle yapılmasıdır.

Yüce meclis maalesef bugün PKK’ya teslimin belgesi olan bu yıkım projesini görüşmektedir. Yapılmak istenilen, bireysel kültürel haklar değil, oluşturulmak istenen bir azınlığın, siyasi azınlık haklarını kullanmak istemektir.

Terör örgütü ve etnik bölücülerle, aynı kefeye konulacak ve PKK’nın bu vatandaşlarımızın sözcüsü olduğu gibi düşünce oluşacaktır. Böyle bir yaklaşım bu vatandaşlarımıza yapılacak bir iftira olacaktır. AKP’nin açılım sürecinin temeli bu nedenle yanlıştır sakattır.

Bu vatan bundan bin yıl önce gerçek sahibini bulmuştur. Aradan geçen 10 asır, büyük bir milleti ortaya çıkarmıştır. Bunun adı Türk milletidir. Bizleri bir araya getiren acılarımız anılarımız zaferlerimiz ve coşkularımız olmuştur.

Bin uzun yılda, kız alıp vermiş fetihlere katılmış, işgale direnmiş, birlikte üzülüp sevinmiş ve gülmüştür. Evlatlarımız bu değerle şehit olmuştur.

Bizi bugüne getiren kökenimiz, mezhebimiz, inancımız ne olursa olsun bizim adımız Türk milletidir. Son 200 yılda yaşanan oyunların çoğu bizi Anadolu’dan göndermek için yapılmıştır.

Türkleri Anadolu’dan atma hayali günümüze kadar ulaşan vazgeçilmez bir emeldir. Bir sır gibi taşıdıkları amaçları gerçekleştirmenin yollarını her fırsatta aramışlardır.

TERÖRİSTBAŞI BİLE DEMOKRASİ DİYOR

Buranın adı Türkiye, milletinin adı ise Türk milletidir. Ya bu toprak üzerinde yaşayan bir millet bir ve bütün tutulacaktır ya da Türk milleti Anadolu’dan atılacaktır.

Bunun adı tarihi şark meselesidir ve tarafları bellidir. Bir yanda Türk milleti bir yanda yedi düvel. Bir yanda inançlarımız ve bayrağımız diğer yandan haçlı zihniyeti.

Bugün adının maskelerinin değişmiş olması emellerini değiştirmemiştir. Adına ne denilirse denilsin, ister çare ister fırsat ister açılım dayatılmak istenenler şark meselesinin bugüne gelmesidir.

Yüksek siyaset kaynağını coğrafyadan alır. Her coğrafyanın doğal politikaları vardır. Coğrafı aynı duruyorken, 10 asırdır bu topraklardan yükselen dinamikleri değiştirirseniz, uyarıyorum ki coğrafya da dağılır.

Başka kentlerin yeni coğrafyalar dağıtılırken, onu göremezseniz ortaya dağılma ve yıkılış çıkacaktır. Bu kaçınılmaz akıbeti değiştirecek tek bir olumlu örneğe tarih sahne olmamıştır. Coğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz, devletimiz tartışılırsa bayrağımız, bayrağımız tartışılırsa varlığımız ortadan kalkacaktır.

Bir kez daha düşününüz. Bir kez daha oynanan oyunun bütününü, dün bugün gelecek vizyonuyla değerlendiriniz. Karşınızda yeni bir Sevr dayatması olduğunu göreceksiniz. Hükümetin isim zinciri arasında en sonunda karar kıldığı kavram, milli birlik projesi reçetesi de demokrasidir. Bu da herkes için hoşa gidecek bir kavramdır. Bunların hangi niyetleri kapsadığını açıklayacak değilim. Ancak çağımızın en önemli kavramı demokrasidir. Demokrasi bir yandan ülkelerini toplumlarını güçlü hale getiren yönetimlerin kuvvet kaynağı olmuştur.

Terörist başı bile kuracağı sözde devletini demokrasi eksenine oturtmaya çalışmıştır.

Hükümetin Kürt sorunu diyerek başlattığı açılım süreci de kısa zamanda demokrasi ambalajıyla kaplanmıştır.

Başbakan Erdoğan, gittiği her yerden demokrasinin eksikliğinden bahsetmeye başlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı da konuşmasında, farklılaşma odaklı düşüncelerini demokrasiye atfetmiştir.

DÖRT MADDELİK ÖNERİ

Bugün gerçekten bir demokrasi sorunu varsa bunun önündeki engellerde devlet yapımızda ve yasalarımızda değildir.

Ferdin sahip olduğu haklar dışında, bir topluluğa değişik adlar altında siyasi haklar vermeye çalışmanızı kabul edemeyiz. Böylesi teklifler anayasa’ya aykırıdır.

Şayet ülkemizdeki insanlarımızın bir kısmında, kendilerini ifade edememe sorunu var ise bu sorununun çözümündeki engel anayasal değil sosyolojiktir.

Yaşadığı buhran ve yoksulluk, anasının dilinden değil sahip olduğu kısır toplumsal ekonomik çemberden kaynaklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyet, hangi etnik kökene ayrımcı muamele etmiştir? Kucaklayıcı gönlüne sığınmak isteyen hangi toplumu reddetmiştir?

Hangi bakana, hangi işadamına farklı muamele yapılmıştır? Kim ülkemizde kökeni nedeniyle, siyasete, bürokrasiye giremediğini ifade edebilir?

Kim, general büyükelçi vali olamayacağını söyleyebilir? İşte bu yüce meclis çatısı altında, ve hükümet bünyesi içinde yer alan arkadaşlara lütfen bakınız. Düşüncelerine katılmayız ama aileleriyle doğdukları yörelerle de iftihar ederiz. Hepsi bizim milletimizin evlatlarıdır.

Bu yörelerden gelen sayın üyelere hayatının her alanında kapı açan bir hukuk sistemi neden birilerini dağa çıkmaya sevk etmeye neden olsun.

Türk milleti zaten birdir, devleti birdir, vatanı birdir, bayrağı birdir, lisanı birdir.

Terörist adı üstünde eline silah alarak kan akıtan canilerdir. Bunlar yasal yoldan hakkını arayamamış olan masumlar değildir. Bizden çözüm istiyordunuz. İşte bizim çözüm önerilerimiz:

- Yurt içinde ve dışındaki bütün teröristler teslim olmalıdır.

- Tamamı Türk adaleti hesap vermeli, ve hükme rıza göstermelidir.

- Hükümetin de ilk görevi tamamını teslim almaktır.

- Yokluk işsizlik çemberini kırarak bu mevkilere ulaşmak için yol açıkmış evlatlarımızın önünü açmaktır.

En Çok Aranan Haberler