ANKARA(ANKA) - Koç, "Sonuç olarak, çağdaş, özgürlükçü, demokratik, insan odaklı, güçler ayrılığına ve hukuk devletine dayalı, geniş uzlaşmalı bir anayasa yapmak iradesi ortada kalmış görünüyor" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenleyen Koç, son gelişmeler ve yürüyen süreçle ilgili değerlendirmelerin akla, "Başbakan ne istiyor?" sorusunu getirdiğini ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ortadoğu'da kendi çıkarlarına göre siyasi harita peşinde koşan egemen güçlerin taleplerini, iç ve dış politikada kararlılıkla uyguladığını belirten Koç, Başbakan'ın ayırca otoriter bir sistem arzu ettiğini, bunu da anayasa talebiyle örtüştürerek, farklı noktalardaki pazarlıklarla gündeme taşımaya çalıştığını söyledi.
Koç, terör örgütünün de nihai hedefine ulaşmak için adım adım ilerlediğini ifade ederek, Türkiye'nin "zokayı yuttuğunu" ileri sürdü. Koç, "İşin özeti şu, ortada bir masa var ve bu masada pazarlıklar yapılıyor. Bu masada açık ve net söylüyoruz, ulusal kimliğimiz ve cumhuriyetin temel değerleri pazarlık olarak ortada duruyor. Bu masada halkın demokratik iradesi göz ardı edilerek PKK örgütü lideri Öcalan'la bir muhataplık sergileniyor. Çünkü gelinen noktada Başbakanın ve AKP'nin asıl muhatabı, halkın demokratik talepleri değil, silahlı terör örgütü ve temsilcilerinin talebidir. BDP ise İmralı ile Kandil arasında postacı olarak tayin edilmiş, fiilen bir siyasi misyon taşımanın dışına itilmiştir. Sayın Başbakanın işi bundan sonra oldukça zor. Huninin geniş ağzı bitti artık, huninin daralan ağzı geldi. Başbakan artık mayın üzerinde oturuyor. Bundan sonra kendisine Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği sözleri yerine getirmesi talebiyle baskı yapılacaktır, yüklenilecektir" diye konuştu.
-"HÜKÜMET SÖZCÜSÜ KİM ARINÇ MI KARAYILAN MI?"-
Başbakanın kişisel çıkarlarını ön planda tuttuğunu belirten Koç, "Sorumuz açık ve net. Hiç küfür etmeden, saptırmadan açık ve namuslu bir cevabı bütün milletimiz bekliyor. AKP'ye samimiyetle oy veren yurttaşlarımız da bekliyor bu samimi cevabı. Soru şu, Sayın Başbakan bütün bu süreçlerde PKK'ya federasyon veya konfederasyon sözü verdin mi vermedin mi? Zor bir soru değil. Bunu millet merak ediyor. Bu sorunun muhatabı sensin, sen cevabını vereceksin" dedi. Koç, terör örgütü elebaşının süreç istediği gibi gitmezse "halk isyanı" tehdidini masada tuttuğunu da ifade ederken "Bu millet, AKP-PKK-BDP anlaşmasıyla gelecek, anayasaya da bu kirli ittifakın taleplerinin gerçekleşmesine de asla izin vermeyecektir" diye konuştu.
Koç, diğer yandan "Hükümet sözcüsü kim?" sorusunu gündeme getiren ilginç gelişmeler yaşandığını ifade ederek şöyle devam etti:
"Üç dönemi dolup, bundan sonra istirahate çekileceğini açıklayan, ama sağa sola laf yetiştirmeyi hala görev sayan Sayın Arınç mı? Yoksa bu işi bu sürecin sonunda yarı resmi bir sözcü görevi olarak üstüne alan Kandil'de ki Karayılan mı? Hükümet sözcüsü kim? Arınç mı, Karayılan mı? Dikkat ederseniz, süreçle ilgili Karayılan halkı bilgilendiren basın toplantıları yapıyor. Hükümet sözcüleri neyle meşguller, ayranla, çayranla... Görevi devretmişler. Birileri onlar adına süreci tarif ediyor. Israrla pazarlık yapılmadığını söylüyorlar, İmaralı'dan da mektupla, Kandil'den de basın toplantılarıyla, madde madde pazarlık metinleri ortaya sürülüyor."
-"ANAYASA İÇİN İKİ YOL VAR"-
Koç, yeni anayasa sürecinde iki yol olduğunu belirterek, "Ya siyasi partilerin temsil ettiği geniş bir toplumsal siyasi mutabakat zemininde, gerçekten sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasa yapma iradesi sergilenecek. Ya da o kapı tamamen kapatılıp çerçevesini bu yapılan pazarlıkların da oluşturduğu iktidar partisi AKP'nin çizeceği dayatmacı bir anayasa süreci işleyecek" dedi. Yeni anayasa için AK Parti'nin "başkanlık" taslağını geri çekmeyecek gibi göründüğünü ifade eden Koç, "Bu taslak geri çekilmeden geniş zeminde siyasal uzlaşmanın olması da mümkün gözükmüyor" diye konuştu.
AK Parti'nin masayı terk etmek için bahane aradığını iddia eden Koç, "Kamuoyunu tatmin edecek gerekçe bulamadılar ve bu alanda sıkışmış durumdadırlar. Kendi siyasi takvimlerini bir an önce uygulamaya sokmak istiyorlar. Sonuç olarak, çağdaş, özgürlükçü, demokratik, insan odaklı, güçler ayrılığına ve hukuk devletine dayalı, geniş uzlaşmalı bir anayasa yapmak iradesi ortada kalmış görünüyor. Başbakan ve emrindeki AKP'nin bu konuda samimi olmadığı ortaya çıkmıştır. Başbakan kendi hırslarını, beklentilerini kovalamaktadır. Recep Tayyip Erdoğan ve demokrasi sözcükleri yan yana gelemeyecek kadar yabancı kavramlardır artık. Başbakan her şeyden önce, her işten sorumlu sorgulanmayan, denetlenmeyen, otoriter bir tek adamlık istiyor. Bu açık. Bu amacına da görüldüğü gibi PKK ve BDP ile yürümek istiyor. Ankara'da uzlaşmaya dayalı anayasa yapma sürecini bu yüzden tıkıyor. Yerine İmralı- Kandil pazarlıklı, masadaki her bir tarafların kendi isteklerini karşılayacak bir dayatma anayasası planlıyor. Hep söyledik, yine söylüyoruz. Bu yolla toplumun önüne bir anayasa taslağı getirirse, bu anayasa taslağının adı; bu milletin anayasası olmaz; AKP-PKK-BDP anayasası olur."
-1 MAYIS OLAYLARI: "29 EKİM GÜNÜ ANKARA ULUS MEYDANINDA İNŞAAT MI VARDI?"-
Koç, İstanbul'da 1 Mayıs kutlamalarında yaşanan olaylarla ilgili ise "gazlı, tazyikli sulu, coplu bir demokrasi uygulamasına" tanık olunduğunu ifade etti. İçişleri Bakanı Muammer Güler ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun bu sürecin "kahramanları" olduğunu söyleyen Koç, "Nedir bu çekince; "Efendim, inşaat var, çok derin çukur var.' Önlem alınır. Çekincen ne? Peki 29 Ekim günü Ankara Ulus Meydanında inşaat mı vardı" diye sordu.
Bir rejimin baskıcı ve otoriter bir rejim halini almaya başladığı zaman en büyük korkusunun meydanlar olduğunu belirten Koç, Ak Parti'nin de meydanlardan, kalabalıklardan, demokratik tepki gösteren yığınlardan ve bunun örnek teşkil ederek tekrarlamasından korktuğunu ileri sürdü. CHP'nin alanlardaki demokratik mücadelesini sürdüreceği mesajını veren Koç, "Korkunun ecele faydası yok. Siyaset meşru zemininde gidecektir ama sokak susmayacaktır. CHP de bundan sonra çok daha farklı, sokak boyutundaki eylemlerle de AKP'nin korkusunun üzerine gidecektir" diye konuştu.
-ZEYİD ASLAN'A: "DİSİPLİNİ MİSİPLİNİ YOK, O ÇATI ALTINDA GÖREV YAPAMAZ"
TBMM Genel Kurulu'ndaki küfürlü ifadeleri nedeniyle disipline sevk edilen AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'la ilgili de, "Benim milletvekilliğimde 11 yılım bitti. Birçok tartışmaya, kırıcı üsluba tanık olduk. Ama Salı günkü gibi, ben meclis çatısı altında hiçbir ifadeye tanık olmadım. Bu sözleri bir milletvekili sıfatıyla TBMM'de ifade eden, sinkafın en gelişmişini söyleyebilen bir kişinin o çatının altında görev yapması dahi kabul edilemez. Bu işin disiplini misiplini yok" dedi.
Koç, bir gazetecinin AK Parti'nin "Biz gereğini yaptık, CHP de Kamer Genç için gereğini yapacak mı?" şeklinde bir açıklama yaptığını söylemesi üzerine, "Kamer Genç'in söyledikleri içinde sinkaf var mı? Rahmetli annelerle, eşlerle ilgili sövgü var mı? Mukayese edilebilir mi? Bu soruyu bile kusura bakmayın zül sayıyorum" diye konuştu.
Koç, gazetecilerin MYK'da bir revizyon olacağı yönündeki iddiaları hatırlatarak, "Toplantında Genel Başkanın bu yönde bir açıklaması oldu mu" yönündeki sorusu üzerine, "Hayır. Bu konuda bir açıklaması olmadı" dedi. Koç, atamanın ne zaman yapılacağına ilişkin bir soru üzerine de tüzüğe göre iradenin genel başkanda olduğunu söyledi.
-"REFERANDUMA GİDERSE HODRİ MEYDAN"
Koç, yeni anayasayla ilgili CHP'nin süreçteki tavrının ne olacağının sorulması üzerine, "Taslağımız orada; 171 maddeden oluşan bir taslağımız var. CHP'nin önerisi ortada. Hangi yola gideceğini göreceğiz. Ama sonuçta 330 sayısı BDP desteğiyle hesaplanıp sokakta da PKK desteğiyle bir referanduma giderse, o zaman "hodri meydan diyoruz. AKP-BDP-PKK Anayasasını bu millet referandumda değerlendirecektir" yanıtını verdi.