Etli dilimlere sahip olması ve sulu, güzel bir lezzet sunması sebebiyle senelerdir büyük bir beğeniyle tüketilen portakal; C vitamini ve diğer mineraller açısından oldukça zengindir. Bazı yabancı ülkelerde altın elma adıyla da tanınır. Sağlığı koruma konusunda vücuda birçok katkı sağlıyor. Turunçgiller familyasına mensup olan portakal genelde 2 ile 10 metre arasında boy uzunluğuna sahip ağaçlarda yetişir.
Ülkemizde daha çok Akdeniz Bölgesi'nde yetiştirilen meyvede C vitamini haricinde B vitamini, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi beden için son derece yarar sağlayan mineraller de bulunur. Organik asit, şeker ve lif bakımından da son derece zengin bir yiyecek olan portakal, sadece etli kısmıyla değil sulu olarak tüketildiğinde de bedenin direncini artırmasına yardımcı olur. İçeriğindeki C vitamini ile meşhur olan portakalın en yaygın tüketim araçlarından birisi hastalıklara karşı bedenin direncini yükseltip çabuk iyileşmek ve sonbahar ile kış aylarında grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara yakalanmamaktır.
Miktar: Bir adet orta boy
Kalori (kcal): 103
Yağ (g): 0,26
Karbonhidrat (mg): 25,85
Protein (g): 2,07
Amerikan Kalp Birliği adlı kurum tarafından gerçekleştirilen bir araştırmanın sonucunda elde edilen verilere göre portakal, kadınlarda iskemik kalp krizi riskini yüzde 19'a kadar engelleyebiliyor. İçeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde kan akışının daha sağlıklı gerçekleşmesini sağlayan ve iç sistemlerin doğru bir şekilde çalışmasına destek olup vücudun direncini yükseltirken kalp hastalıklarına yakalanma ihtimalinizi düşürüyor.
Kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden biri olarak hayatımızda önemli bir yer tutan portakal, soğuk havaların gelmesiyle beraber başlayan grip ve nezle gibi hayat kalitesini düşüren ve salgın riskini yükselten hastalıklara karşı bedenin direncini yükseltiyor. Bağışıklık sisteminin daha kuvvetli olmasına katkı yapan portakal, bedendeki toksin maddelerin atılmasını kolaylaştırıyor ve vücudu rahatlatıyor.
Bedenin direnci arttığı zaman da olası bir salgın halinde ya da virüsle karşı karşıya kalma durumunda beden daha güçlü oluyor ve hastalık vücudu esir alamıyor. Eğer bünye halihazırda hastalığa esir düşmüşse bağışıklık sisteminin güçlenmesi sayesinde hastalığın süresi kısaltılabiliyor ve hasta, hastalığın etkilerinden daha rahat kurtulabiliyor.
Bazı uzmanlara göre yeni doğan bebekler ilk iki sene boyunca doktor tarafından belirlenen miktarlar eşliğinde olmak kaydıyla muz ve portakal tüketmeli. Bu tip meyvelerin tüketimi ne kadar düzenli ve ayarında gerçekleşirse çocukların lösemi hastalığına yakalanma ihtimalleri o kadar azalır. Son derece etkili bir antioksidan olma özelliği taşıyan portakal, kansere neden olan radyasyonlu hücrelerle savaşıp kanser ihtimalini düşürme konusunda insanlara gayet iyi bir şekilde yardım eder. Diğer taraftan portakal tüketerek bedene fazla posa alınması halinde kolorektal kanseri riski de azaltılmış olur.
Portakalın cilde faydalarına bakacak olursak; düzenli bir şekilde tüketildiği zaman güneşten gelen zararlı ışınlar ve negatif etkilerin cilde zarar vermesini önlemeye yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Doğal bir antioksidan özelliği taşıyan C vitaminini bünyesinde bolca barındıran portakal kırışıklıklar başta olmak üzere birçok cilt problemi ile karşılaşma ihtimalinizi de düşürüyor.
Elbette halihazırda cildinizde bazı kırışıklıklar varsa düzenli portakal tüketerek onlardan daha hızlı kurtulmayı da hedefleyebilirsiniz. Cilt sağlığını korumakla beraber cildin genç görünmesini ve ilerleyen zamana rağmen yaşlılık belirtilerinin daha hafif bir şekilde vuku bulmasını destekleyen portakal, cilt üzerinde kolajen oluşumunu sağlayıp diğer cilt problemleriyle de savaşmanıza yardım eder.
Portakalın suyu günlük düzenli bir biçimde tüketilirse böbrek taşı başta olmak üzere sağlığı tehdit eden ve böbreklerin düzgün çalışmasını önleyen birçok böbrek rahatsızlığının durdurulmasına destek olur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta ise portakal suyunun doğru bir biçimde tüketilmesidir. Eğer çok fazla içerseniz yarar almayı beklerken birtakım zararlar ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Asitli ve şekerli bir yapısı olduğu için böbrek sağlığını korumak için bu portakal suyunu çok içmeniz halinde diş çürümelerinden başlamak kaydıyla birçok hastalığa yelken açmış olursunuz.
Gözlerde sarı lekelerin oluşmasıyla meydana gelen maküler dejenerasyonu önlemek adına A vitamininde yer alan karotenoid bileşiklerini bedenimize doğru bir şekilde takviye etmemiz gerekir. Bu bileşenler portakalın bünyesinde zengin bir şekilde bulunur. Beta karoten, lutein, zeaxntin gibi önemli bileşenleri bünyesinde barındıran portakal içeriğindeki A vitamininin de desteği ile göz sağlığını koruma konusunda bedene yardımcı olur. Ayrıca portakaldaki mineral ve vitaminleri almanız halinde gece görüş yetilerinizin gelişmesi ve gözlerin ışığı daha kolay absorbe etmesi gibi güzel etkilerden de faydalanabilirsiniz Göz sağlığına diğer bir katkısı ise katarakt ihtimalini düşürmesidir.
Portakal kabuğunun faydaları arasında dişleri ve cildi beyazlatması gibi son derece önemli bir etki de bulunur. Bu etkiden yararlanmak için portakalın kabuğundan bir macun hazırlayarak dişlere sürebilirsiniz ya da kabuğun iç kısmını direkt olarak dişlere sürüp sararmış dişlerin beyazlamasını sağlayabilirsiniz. Cilde uygulamak için de aynı yöntemi benimseyebilirsiniz. Portakalın kabuğu cilt lekelerinin ortadan kaldırılmasına, tıkanıklık sorununa sahip olan gözeneklerin açılmasına, cildin parlak ve daha beyaz görünmesine destek olur. Ayrıca selülitlere karşı da azımsanmayacak bir etkisi vardır.