Haftalık olarak yayımlanan World’s Fair dergisinin 1933 yılında basılan bir sayısında yayımlanan “Bebekleri Kurtarmak” isimli makalede şunlar yazıyordu: “Bu bebekleri gördüğünüzde (aynı anda en fazla 25 bebek görme şansına sahipsiniz) bu garip yaratıkların nasıl büyüyüp de bir insan olacağına anlam veremiyorsunuz. Sağlıklı bir erkekten veya kadından daha çok birer maymuna benziyorlar.” Bu makale kuvözde tutulan prematüre bebekleri anlatmak için yazılmış bir yazıydı. O yıllarda hastaneler prematüre bebekleri tedavi etmiyor, bakımını üstlenmiyordu. O dönemde hastanede erken doğum gerçekleştiren bir kadın şunları söylüyordu: “Bana hiç yardım etmediler, tek söyledikleri ‘bebeğin ölecek, çünkü o bu dünyaya ait değil’ oldu. Ancak bebeğin babası onunla ilgilenebilecek birini tanıyordu; Martin Couney. İşte o efsane adam...
Prematüre bebekler için yaptığı şeyle tıp tarihini değiştirdi!
Martin Couney bir doktor değil, herhangi bir üniversiteden aldığı bir doktor diploması yok. Kendisinin, kuvözleri Avrupa’da popüler hale getiren Fransız doktor Pierre-Constant Budin’in çırağı olduğunu iddia ediyor.
Ancak bu iddiasını destekleyen herhangi bir bilgi, belge veya kanıt mevcut değil. Erken doğan bebeklerin bakımı için kuvözler 1880’lerde Paris’te geliştirildi. Kuvözleri ilk defa 1896 Berlin Fuarı’nda görücüye çıkaran isim Martin Couney idi. O günden sonra tabiri caiz ise fuar fuar gezen Couney nihayet 1903 yılında ABD’ye yerleşti ve 1940’lara kadar sürecek prematüre bebek sergileri de başlamış oldu.
Prematüre bebekleri görmek için 25 cent ödemeniz gerekiyordu ve o paralar bebeklerin bakımına harcanıyordu. Prematüre bebek sergisini gezmek için ödemeniz gereken ücret 25 cent idi.
Bu paralar bebeklerin bakımı için oluşturulan kasaya gidiyordu. Şu an kulağa çok saçma ve korkutucu gelse de o dönemde yaşam ile ölüm arasındaki bir seçimden ibaretti bu. Daha sonraları “Kuvöz Doktoru” olarak anılacak olan Martin Couney’nin bebek sergisi o yıllarda Coney Island’daki en popüler aktiviteydi.
Martin Couney’nin gerçek bir doktor bile olmadığı söylentileri dolaşmaya başlamıştı. Serginin gerçekleştirildiği yıllarda erken doğan bebekler genetik olarak kusurlu görülüyor ve tabiri caiz ise ölüme terk ediliyorlardı.