LONDRA (İHA) - Ölümü üzerinden 6 yılı aşkın bir süre geçti ama Prenses Diana bir kez daha manşetlerde. Paris'te bir tünelde metal yığınına dönen araba... Acaba basit bir kaza mıydı, yoksa kaza süsü verilmiş bir cinayet mi?
Fransa'daki soruşturmadan herhangi bir komplo bağlantısı çıkmadı. Şimdi, sıra İngiliz savcılarda.
İngiltere'de bağımsız bir soruşturma açılabilmesi için önce Fransa'daki sürecin tamamlanması bekleniyordu. Fakat yeni bir soruşturmaya gerek var mı? Times, manşetten verdiği haberde 'Kraliyet ailesi öfkeli' diye yazdı.
Ama bir de öfkeli bir baba var. Paris'te, Diana'nın yanı sıra arabanın şoförü ve sevgilisi Dodi Fayed de ölmüştü. Gazeteler, Mısırlı milyarder işadamı Muhammed Fayed'in, 'oğlumu ve Diana'yı öldürdüler' iddiasını dün de yineledi.
Daily Telegraph'a göre şimdi bu soruşturma, 'Gerçekleri masallardan ayırmak için bir fırsat' olabilir. Fakat Guardian'ın başyazısına göre, bu koca bir vakit kaybı. Soruşturmanın ilk ayağında, İngiltere'deki en üst düzey emniyet müdürü, yığınlarca dosyayı inceleyerek komplo teorileriyle karşılaştıracak. Gazete, komplo teorisyenlerini fazla ciddiye almadı.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR Independent, 'Hala cevaplanmamış sorular var' diye yazdı. Independent'a göre, 'Ortada cinayete işaret eden tek bir delil bile yok ama kamuoyunun bir kısmının kafasını meşgul eden sorular ancak böyle bir soruşturmayla açıklığa kavuşabilir'. Gazete, ölümünden 10 ay önce Diana'nın kaleme aldığı bir mektupta, kocası Prens Charles'ı, 'Bir araba kazası süsü vererek' kendisine suikast planlamakla suçlayışını hatırlattı.
Independent, 'Diana hamile miydi, değil miydi?' sorusunun da komplo teorisyenlerini meşgul ettiğini bildirdi. Gazete, 'Mısırlı sevgilisinden doğacak bir bebek, İngiliz kraliyet ailesinin de muhtemelen ilk müslüman üyesi olacaktı' ifadesini kullandı.
Independent, bütün bu kuşkulardan temelli kurtulmak için sorulara kesin yanıtlar getiren bir soruşturmanın gerekliliğini savundu.
'YAŞASIN, KOMPLO TEORİMİZ OLDU" Times'daki yorum yazısında ise biraz sivri dilli bir üslupta, 'Nihayet paranoyak uluslar kulübüne İngiltere de üye oldu' denildi. Yorum yazısında, kimi ülkelerin toplumsal bilincine yerleşmiş komplo hikayelerinden bahsedildi. Fransa'yı geçen yüzyıl başında ikiye bölen Dreyfus davası ya da Amerika'da halen birçok kişinin sis perdesinin kalkmadığına inandığı Başkan Kennedy suikasti gibi.
Yazar Joanna Pitman, 'Biz İngilizler, yüzyıllardır bir komplo teorisinden yoksunduk. Nihayet artık bizim de bir tane var' dedi.
Ama bu espirili dile rağmen yazarın koyduğu toplumsal teşhis bir hayli kötümser. Times'ın yorum yazısına göre bir ülkede ne kadar çok komplo teorisi uçuşuyorsa, o toplumun kendine olan güveni ve istikrarı da o kadar sallantıda demek.
GÜNEY ASYA'DA BARIŞ ÜMİDİ
Gazetelerin başyazılarında dikkat çeken konulardan biri de Güney Asya'da esmeye başlayan dostluk rüzgarı. Financial Times'ın başlığı, 'Hindistan'la Pakistan arasında çözülen buzlar' şeklindeydi.
Financial Times'a göre Hintli ve Pakistanlı liderlerin Keşmir dahil aralarındaki anlaşmazlık konularını görüşmek için yeniden pazarlık masasına oturma kararı cesur ve olumlu bir adım.
Nükleer silahlara sahip iki komşu, Keşmir konusunda 2 kez savaşmış ve defalarca da savaşın eşiğine gelmişti. Financial Times, iki liderin barış girişiminden memnuniyet duysa da bir uyarısı var. Gazete, 'Keşmir'de çözümün kolay olacağını ummayın' dedi. Financial Times'a göre Keşmir'de kalıcı barışın sağlanması, 'En az Kuzey İrlanda ve Ortadoğu barış süreci' kadar çetrefilli bir sorun.
EURO NE ZAMAN? İngiltere, Avrupa'nın ortak para birimi euroya geçecek mi; geçecekse ne zaman? Spekülasyonların odağındaki konuda Independent, ortaya bir tarih attı: 2007.
Gazeteye göre başbakan Blair, önümüzdeki yıl Mayıs ya da Haziran aylarında yapılması beklenen genel seçimlerde İşçi Partisi'ni 3. bir dönem iktidara taşıyacak ve ardından euroyu halk oylamasına sunacak. Elbette önce seçimleri kazanması ve bu arada euro'nun da iyi bir performans göstermesi kaydıyla.
Acaba euro'yu kullanan ülkelerde durum nasıl? Fransızlar yeni paradan memnun mu? Fransız basınından Le Nouvel Obervateur, Fransa'da kamuoyunun eurodan memnuniyetsizliğine işaret eden anket sonuçlarını yayınladı. Gazeteye göre anket sorularını cevaplayanların yüzde 95'i, 'Fiyatlar aldı başını yürüdü' derken; yüzde 50'nin biraz üstünde bir oran, 'Euronun faydasını en çok para piyasasında çalışanlar gördü' diye düşünüyor. Anket sonuçlarına göre euronun sıradan Fransızlar'a bir hayrı dokunduğunu söyleyenler, yüzde 1'le sınırlı.
NORVEÇ'TE BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI Önce Fransa'da alevlenen başörtüsü tartışması Almanya'ya sıçradıktan sonra şimdi de diğer Avrupa ülkelerinde boy göstermeye başladı. Norveç'te bir mobilya dükkanında çalışan Müslüman bir kadın, başörtüsünü iş yerinde çıkarmasını isteyen patronlarının bu talebini reddetti. Norveç basınından Aftenposten gazetesi, mahkemelik olan taraflar arasında, kadın işçinin başörtüsü hakkını savundu. Norveç gazetesi, 'Kıyafetlerin yasaklanması için hiçbir neden yok; saygısızca bir yasak bu' dedi.
Norveç hükümeti, etnik ve dini kimliği hedefleyen ayrımcılığa son vermek için yeni bir yasa tasarısının hazırlığı içinde. Aftenposten gazetesi, tasarıdan sorumlu bakanın, 'Dini sembollerin giyilip takılması sadece yapılan işin standartlarına uymuyorsa yasaklanabilir' şeklindeki sözlerini alıntıladı. Gazete ardından sordu: 'Mobilya dükkanza ikiye bölen Dreyfus davası ya da Amerika'da halen birında başörtüsü takmanın ne riski olabilir ki?'
Aftenposten, Norveç ordusunda üniforma kurallarının son 10 yıldır dini hoşgörü esas alınarak saptandığını yazdıktan sonra, 'İşte özel iş yeri sahiplerinin ordumuzdan öğrenmeleri gereken bir uygulama' dedi.